İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesi
heyetinin verdiği kararda, eldeki
belge, bilgi ve bilirkişi raporları dikkate alındığında kuvvetli suç şüphesinin devam ettiği vurgulandı. Kararda hakimin tutuklama ve
tahliye kararlarında takdir hakkını sınırsız, keyfi ve sorumsuz kullanamayacağı kaydedildi.
İstanbul 12.
Ağır Ceza Mahkemesi Üye
Hakimi
Oktay Kuban, avukatlarının talebi üzerine
emekli Orgeneral Çetin Doğan, Emekli
Tuğgeneral Süha Tanyeri, Emekli Korgeneral
Engin Alan, Tümamiral Ali
Semih Çetin,
Albay Ümit Özcan, emekli Albay
Suat Aytın, emekli Tuğgeneral
İzzet Ocak, emekli Albay
Kubilay Aktaş, emekli Albay Bülent Tunçay, Albay
Mustafa Önsel, Albay Abdullah Zafer Arısoy, Astsubay Musa Fariz, Yarbay Hanifi
Yıldırım, Albay Recep Yıldız, Yarbay Ali Rıza
Sözen, Albay
Yüksel Gürcan, Albay Levent Çehreli, emekli
Tümgeneral Bekir Memiş, Tümgeneral
İhsan Balabanlı'yı tahliye etmişti.
Kuban, tutuklanma talebiyle
mahkemeye sevk edilen Korgeneral
Yurdaer Olcan ile Tümgeneral Abdullah Dalay'ı da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmıştı.
Soruşturma kapsamında 11.
Ağır Ceza Mahkemesi de emekli Tümamiral Özer
Karabulut'u tahliye etmişti.
Soruşturma savcıları tahliye edilen toplam 22
şüpheli hakkındaki kararlara
itiraz etmişti. Savcıların itirazını değerlendiren 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 21 şüpheli hakkında
yakalama kararı çıkardı.
Mahkeme kararında 19 kişi hakkında tahliye kararı veren hakim Oktay Kuban'a atıfta bulunularak, 'hakim
yasa ile çerçevesi çizilmiş takdir hakkını sınırsız, sorumsuz ve keyfi kullanamaz' denildi.
Mahkeme, Kuban'ın kararını somut olgularla çelişen soyut gerekçeye dayalı usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtti.
İlk tutuklama kararından sonra itiraz üzerine üç kişilik hakimler heyeti tarafından denetlenen ve kesinleşen tutuklama kararlarından sonra CMK 104/1 maddesi uyarınca
soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında tahliye talebinde bulunmanın mümkün olduğunu hatırlatan mahkeme heyeti, "Verilecek tahliye kararının hukuka, usule ve tutuklama tedbirinin ruhuna uygun olması için, tutuklama nedenlerinde şüpheliler lehine yeni olguların ortaya çıkması gerekir. Aksinin kabulü tutuklama tedbirinin amacına uygun düşmeyeceği gibi, ilk tutuklama kararından sonra itiraz üzerine üç kişilik hakimler heyeti tarafından denetimden geçen ve kesinleşen kararın bir gün sonrasında başka bir
nöbetçi hakimlik kararıyla ortadan kaldırılması anlamına gelir ki, bu durumda hakimlik kararlarının üç kişilik heyetten oluşan ve denetim mercii olan heyet kararlarına üstünlüğü anlamına gelir. Bu da yasanın özüne ve hukukun ruhuna uygun düşmeyecektir. Aksinin kabulü, takdir hakkının kişilerin güç, nüfuz ve sosyal konumlarına göre kullanılması anlamına gelir, bu durum ise Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı ve takdir hakkının keyfiliği olarak algılanabilir." ifadesini kullandı.
İlk tutuklama kararının
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliği tarafından verildiği ve bu karara yapılan itirazların aynı mahkeme heyetince reddedildiği belirtilen kararda verilen ve kesinleşen tutuklama kararlarından sonra tutuklama şartlarından şüpheliler lehine yeni olgular ve değişiklik bulunmadığı kaydedildi.
Kararda, "İlk tutuklama tarihinden bu yana, tutukluluk süresinde makul süre yönünden tartışmayı gerektirecek bir sürecin de bulunmadığı, şüphelilerin üzerine atılı eylemin CMK 100/3-a-11 maddesinde düzenlenen 'Anayasal düzeni ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan sayıldığı tüm evrak kapsamından açıkça anlaşılmaktadır." denildi.
Dosyada mevcut somut belge, bilgi,
kayıt ve bilirkişi raporları dikkate alındığında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir olguların bulunduğuna dikkat çekilen kararda, nöbetçi hakim Oktay Kuban tarafından 1 Nisan'da, dosyada somut olgular ile çelişen soyut gerekçeye dayalı tahliye kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtildi. Bu nedenle mahkeme 19 şüpheli hakkındaki tahliye kararının kaldırılmasına karar verdi ve şüpheliler hakkında yakalama emri çıkardı.
Soruşturma kapsamında ifade verdikten sonra tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Korgeneral
Yurdaer Olcan ve Tümgeneral Abdullah Dalay hakkında da yakalama emri çıkarıldı.
İki şüpheli hakkındaki kararda şüphelilerin üzerine atılı eylemin CMK 100/3 maddesinde sayılan anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlardan olduğu belirtildi.
Dosyada mevcut somut belge, bilgi, kayıt ve bilirkişi raporları dikkate alındığında kuvvetli şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğu vurgulandı.
Dalay ve Olcan hakkında "
Türkiye Cumhuriyet yürütme organını cebren ıskat ve vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs etmek" suçundan yakalama emri çıkaran mahkeme, Özer Karabulut hakkında yapılan itirazı ise reddetti.
(CİHAN)