Açıklamanın doğrudan suçlayıcı ve ön yargıları dayanak aldığını iddia eden
Eminağaoğlu, soruşturmada tarafsız kalması gereken
Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın nerede ve nasıl durduğunun, hem de anılan soruşturmanın şekli anlamda yürütülüp, sonuç kararın
savunmaya gerek duyulmadan peşinen verildiğinin açıkça ortaya çıktığını ileri sürdü.
Yazılı açıklama yapan Eminağaoğlu, bilgi ve belgelerin saklandığını savundu.
Teftiş Kurulu'na ait savunma istek yazısı imzasız örneğinin sadece bunu yazan kişilerde/başmüfettişlerde bulunması gerekirken bir basın organında ve internette yayınlanmasının da soruşturmanın hukuk içinde yürütülmediğini gösterdiğini iddia eden Eminağaoğlu, "Teftiş Kurulu Başkanlığı, soruşturmanın kendi tüzük ve yönetmeliğine de dayanılarak bağımsız
mahkemelerden aldığı kararlar uyarınca yürütüldüğünü ifade etmiştir. Bu ifade, yargı üzerindeki
tavsiye ve telkini de aşan
baskı ve
vesayet halinin ikrarıdır. Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 'mahkemelerin bağımsızlığı' kuralını, sadece ve sadece kendi talep ettiği kararları aldığı mahkemeler konusunda vurgulama gereği duyması dikkat çekicidir." dedi.
Mahkemelerin görevlerinin sadece
yasa ile düzenlenebileceği kuralına rağmen,
Adalet Bakanlığı'nca çıkartılan Teftiş Kurulu Yönetmeliği ile Bakanlık'ça talep edilmesi halinde
yargıç ve savcıların iletişimlerinin tespitleri gibi konularda mahkemelere' görev yüklendiğini vurgulayan Eminağaoğlu, "Yönetmelikle mahkemelere görev yükleyen de mahkemelerden bu kararları alan da Adalet Bakanlığı'dır. Müfettişlerin reddedilemeyen bu talepleri ile vesayet altında tutulmaya çalışılan ve gizli tutulan bu mahkemeler için 'mahkemelerin bağımsızlığı' vurgusunun yapılma gereğinin hissedilmesi, maskelenmeye çalışılan yargı üzerindeki baskının ulaştığı boyut açısından önemlidir." ifadesini kullandı.
Amacın meslektaşları üzerinde baskı oluşturmak olduğunu ileri süren Eminağaoğlu, yargıyı hizaya getirmek, yargıyı baskı altına almak olarak ortaya çıktığını savundu.
"
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararlarına karşı
itiraz mercii olarak görev yapması nedeniyle çok önceden ve aylarca takibe uğrayan meslektaşımızın, bu bağlamda vermiş olduğu Cumhurbaşkanı ile ilgili
dosya halen nerededir?" diye soran Eminağaoğlu, şunları kaydetti: "Bu sorunun yanıtı, baskının nedenini ve neden sürmekte olduğunu da ortaya koymaktadır. Söz konusu karar ve dosyanın, hukuk neyi gerektiriyorsa o işleme tabi tutulması gerekirken, inceleme adı altında o dosyanın aylardır bekletilmesi, mahkeme kararlarının da artık beklentilerle örtüşmediği durumlarda uygulanmadığı bir dönemin başladığını göstermektedir. Adalet Bakanlığı hukuk içerisinde hareket etmeli, yapılan yanlışlardan dönmelidir. Hiçbir hukuk devletinde eşine ve örneğine rastlanmayan bu davranışlar, yargı üzerinde yaratılan baskıyı ve baskının da ulaştığı boyutu yansıtmaktadır."
(CİHAN)