Devlet şefkatiyle büyütülen 'Boğazın Prensleri',
Anadolu'da yükselen üvey kardeşlerini sofrada görmek istemiyor.
İthal ikameci bir serada devletin şefkatiyle büyüyen Türk sermayesinin biricik kuruluşudur
TÜSİAD.
Gücünü sadece üyelerinden alan, kurumsal yapılanması oldukça zayıf bir kuruluş olan TÜSİAD, başkanlarının gücüyle ve siyasal duruşuyla paralel bir aktör olarak hayatımızı etkiler.
Türkiye’nin yaşadığı askeri müdahalelerden önce yayımladığı
gazete ilanlarıyla, yaklaşan bir darbenin zeminine
asfalt dökmesiyle
demokrasi tarihinde hiç de iyi hatırlanmayan bir kuruluştur TÜSİAD.
1980 darbesine kerhen verdiği
destek ile itibarsızlığının en yüksek noktasına ulaşan TÜSİAD, burada elde ettiği tecrübe ile önemli atılımlar yaptı. Dünya da değişiyordu. Sadec
e devletin
tüketici olduğu bir ekonominin ayakta kalması imkansızdı.
İhracat yapmayanın şansı yoktu. İşte bu tablo etrafında;
Bülent Eczacıbaşı başta olmak üzere birkaç dönem oldukça ciddi demokrasi raporları yayımlayan kurum, bu performansını uzun süre sürdüremedi ve genel olarak idare-i maslahatçılığını devam ettirdi.
28
Şubat’ta da demokrasi dersinden kalan TÜSİAD, Ömer Sabancı'nın başkanlığında da AKP’nin baş muhaliflerinden oldu.
Aslında istikrar en çok onların işlerine geliyordu, AKP iktidarında servetlerini katlamışlardı ama serde
laiklik vardı işte. Adam Smith’e kitaplarını yedirecek bir tavırdı. AKP döneminde kazanıyoruz ama oyumuzu falanca partiye veriyoruz itiraflarını gazete manşetlerinden hep birlikte okuduk.
İşte bu TÜSİAD, bugünleri görmüş olacak ki, en son yaptığı seçimde, üyeleri arasında en silik ancak medya gücü en yüksek kişiyi başkan yaptı. Çünkü, bu riskli günlerde, kimin kazanıp kimin kaybedeceğinin kestirilmeyeceği bu günlerde; TÜSİAD
akıl üretmeyi değil, poz vermeyi
tercih ediyordu.
Bir
ilköğretim öğrencisi edasıyla önündeki metinleri okuyan Arzuhan Yalçındağ’ın tek eksiği iki taraftan örgülü saçları ve kırmızı kurdeleleriydi.
Şimdi sürekli bir uzlaşmadan bahsediyor TÜSİAD. Birbiriyle denk olmayan kurumlar ve olaylar arasında bir simetrik ilişki kurmaya çalışıyor. TÜSİAD çok kritik anlam kaymalarına yol açıyor.
Boğazın prenslerinin saltanatı sallanıyor. Düne kadar TÜSİAD patronlarının mallarını satarak ailelerini geçindiren perakendecilerin
Anadolu kaplanı olup
üretim yaparak, ihracat yaparak karşılarına çıkmalarından fena halde rahatsızlar. Siyasi arenada bu gidişe bir dur diyecek
yandaş bulma gayretindeler.
Kısacası; TÜSİAD, TÜSİAD'lığını yapıyor.
İYİBİLGİ