Hükümet Sözcüsü,
Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Cemil Çiçek,
Türkiye ve ABD'nin stratejik ortak olduklarını, ilişkilerin her iki
ülkenin de yararına olduğunu belirterek, ''İnanıyorum ki bu ilişkiler aynı derecede hatta daha ilerlemiş ve çok yönlü olarak sürdürülecektir. Türkiye böyle bir arzunun ve kararlılığın içerisindedir'' dedi.
Çiçek,
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamaya, Cumhuriyetin kurucusu Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 70. yılında, Türkiye'ye kazandıklarından dolayı saygı ve rahmetle andığını belirterek başladı.
Bakanlar Kurulunda, ''Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanun Tasarısı''nın ele alındığını bildiren Çiçek, ihtiyaçları karşılamak ve edinilen tecrübeler ışığında bu alanı tek bir
çatı altında toplamak amacıyla böyle bir
kanun tasarısının hazırlandığını söyledi.
Bu kanun tasarısıyla finansal kiralama şirketlerinin sahip olduğu asgari ödenmiş sermeye tutarının günün şartlarına uygun hale getirildiğini kaydeden Çiçek, şirketlerin etkin denetim ve gözetimleri için gerekli altyapının oluşturulduğunu, şirketlerin faaliyet izni alabilmeleri için kanunda öngörülen asgari sermayelerinin yüzde 5'i tutarında
sisteme giriş payı ödemelerinin hükme bağlandığını ifade etti.
Finansal kiralama işleminin ve tanımının uluslararası standartlara uygun hale getirildiğini belirten Cemil Çiçek, tasarı ile mevzuata aykırı işlemlerin yapılmasını önlemek için idari ve adli cezalar başta olmak üzere önemli
düzenlemelerin yapıldığını bildirdi.
AB İLE İLİŞKİLER
Dışişleri Bakanı ve
Başmüzakereci Ali
Babacan'ın geçen hafta AB üyesi bazı ülkelere ziyaretler gerçekleştirdiğini belirten Çiçek, Türkiye ile ilgili AB İlerleme Raporu'nun yayınlandığını anımsattı.
Geniş ölçüde bu konunun değerlendirildiğini anlatan Bakan Çiçek, Fransa'nın dönem başkanlığında iki başlığın açılmasının söz konusu olduğunu dile getirdi.
''Bilgi topluluğu ve medya'' ile ''sermayenin serbest dolaşımı'' başlıklarının açılabileceğini düşündüklerini kaydeden Bakan Çiçek, Türkiye'nin görüşünün de AB makamlarına bildirildiğini ifade etti.
Çiçek, şöyle konuştu:
''İlerleme Raporu'yla ilgili bir değerlendirme yaptık. Daha evvelki Bakanlar Kurulu toplantılarında AB Genel Sekreterliğinin ilgili kuruluşlardan aldığı görüşler çerçevesinde bir
taslak metin hazırlanmıştı. Biz bunu Bakanlar Kurulu'nda değerlendirdik, gerekli katkıyı sağlamak üzere konuyla ilgili 87
sivil toplum kuruluşuna gönderildi.
Şu ana kadar BBP dışında, hiçbir partiden lehte veya aleyhte, katkı niteliğinde herhangi bir
cevap gelmemiştir. Hükümet olarak kendilerini bir şekilde bilgilendirmiştik.
Ulusal Program ile ilgili BBP dışında başka bir cevap gelmedi.
Ayrıca 87 kuruluştan da 51'inden bu konu ile ilgili cevap geldi, katkı vermek adına.
Sayın Babacan, AB Genel Sekreterliği, bu gelen cevaplar ışığında kendileri de bir toplantı yaptı. Bu cevapları da dikkate alarak metin son olarak ilgili kuruluşlara gönderilmiş oluyor. Önümüzdeki günlerde metin şekillenecek.
Ayrıca, AB Genel Sekreterliği, Dışişleri Bakanlığımız, bu İlerleme Raporu ile ilgili ayrıntılı bir inceleme yapıyor. Bu
raporda, eski raporlara göre daha dengeli olarak niteleyebileceğimiz hususlar olduğu gibi,
itiraz ettiğimiz, itiraz etmemiz gereken, çok doğru bulmadığımız hususlar da var. Bunlarla ilgili Türkiye'nin görüşlerinin AB'ye iletilmesi gerekiyor. Bununla ilgili çalışma da yapılıyor. AB ile ilgili bu konular üzerinden değerlendirmeler yapıldı.''
ABD'DEKİ SEÇİMLER
Kurul'da, geçen hafta yapılan ABD
başkanlık seçiminin de ele alındığını bildiren Çiçek, yeni bir başkanın seçilmesiyle birlikte Senato ve Temsilciler Meclisi'nin kompozisyonunda da bir değişim olduğunu söyledi. Çiçek, ''Yeni bir başkanın seçilmiş olması bakımından Türk-ABD ilişkileri açısından bu seçimin değerlendirilmesi gerekiyordu'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, ABD'ye yapacağı ziyaret dikkate alındığında, bu seçim ve yeni seçilen Başkan'ın, Türk-ABD ilişkilerinin genel istikameti bakımından ne anlam ifade ettiği konusunun değerlendirildiğini söyledi.
Cemil Çiçek, ''Türkiye ve ABD stratejik ortaktır. Ve geriye dönük de yarım yüzyıldan fazla ABD ile ilişkilerimiz var. Bu ilişkiler her iki ülkenin de yararınadır. İnanıyorum ki aynı derecede hatta daha ilerlemiş ve çok yönlü olarak sürdürülecektir. Türkiye böyle bir arzunun ve kararlılığın içerisindedir. İnanıyoruz ki bundan sonra da bu böyle devam eder'' diye konuştu.
Çiçek, toplantıda ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve kendilerinin
yurt ziyaretleri hakkında görüş alışverişinde bulunulduğunu kaydetti.
TERÖRLE MÜCADELE
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Çiçek,''Terörle mücadelede, TSK'nın bazı istekleri oldu. Bunlarla ilgili hükümetin verdiği net bir karar var mı?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Bunların başında yeni bir yapılanmaya gidilmesi konusu var. Bu çalışma
İçişleri Bakanlığı bünyesinde sürdürülüyor. Mümkün olan en kısa zamanda da nihai şeklinin verilmesi arzu edilmektedir. Bu çalışma yapılıyor. Yeniden yapılanmayı önemsiyoruz. Önemsediğimiz için biraz teferruatlı mevcut incelemelerimiz var, başka ülkelerde bu işler nasıl gidiyor, bunu kendi tecrübelerimizle ortaya koyarak, değerlendirme yapılması gerekiyordu.
Bütçe dönemine girmiş olmamız sebebiyle bugün İçişleri Bakanlığının
bütçesi vardı
Plan Bütçe Komisyonu'nda. En kısa sürede bu gündeme gelmiş olacak.
Zaten,
Adalet Bakanlığı bünyesindeki çalışmalar belli bir noktaya gelmişti. Bundan sonraki toplantı da Sayın Başbakan'ın ABD dönüşü olabilir. Bundan sonraki toplantıda, bu ve benzeri konularda, daha başkaca daha
küçük çaplı çalışmalar var. Bundan sonraki toplantıda karara bağlanır diye düşünüyoruz. Çalışmalar devam ediyor. Çok fazla da uzun süreceğini sanmıyorum.''
Hükümet Sözcüsü,Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Türkiye'nin
AB üyeliği konusundaki siyasi kararlılığında bir eksilme, bir
zayıflama söz konusu değildir'' dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasındaki açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiçek, Ulusal Program ile bir soru üzerine,
Avrupa Birliği İlerleme Raporu ile Ulusal Program arasında bir bağlantı olduğunu ifade etti. Çiçek, şunları söyledi:
''İlerleme Raporunu da bir başka yönden inceliyoruz. Orada katıldığımız hususlar var, itiraz ettiğimiz hususlar var.
Aslında bir
takım uygulamalar var ki AB'de yeknesak değil. Belli değerleri, belli ilkeleri korumak kaydıyla her ülke kendine göre o konuda bir çözüm getirmiş. O nedenle AB'nin bizden istediği bazı hususlar var ki biz zaten Türkiye'de bunları uygulama olarak onlara benzer tarzda uyguluyoruz. Aldığımız bazı kurumlar var ki AB'den almışız ama şimdi İlerleme Raporunda bunların değişmesi gerektiği yolunda bir kısım talepler, vesaireler ya da çalışmalar var. Bu yeterince orada uygulanmamış. Bazıları da farklı. Onun için bu incelemeyi yapıyoruz. Daha dengeli bir rapor olduğunu söyledim, ama itiraz edilecek hususları da bizim cevabi yazımızda ortaya koymamız lazım. Türkiye'nin taahhüdünün de bu değerlendirmelerle birlikte yapılması gerekir diye düşünüyoruz.''
TÜRKİYE'NİN TEK GÜNDEMİ AB DEĞİL
Çiçek, ''AB İlerleme Raporunda Türkiye'deki reform sürecinin hızlandırılması yönünde bir algılama var. Bu konuyu değerlendirdiniz mi? Daha hızlı bir sürece girilecek mi AB konusunda?'' sorusuna da şu yanıtı verdi:
''AB'de, raporda dile getirilen bir kısım hususlar Türkiye'den yansımalardır.
Basında çıkan bir kısım haberler orada da belli bir algılamaya sebebiyet veriyor.
Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki siyasi kararlılığında bir eksilme, bir zayıflama söz konusu değildir. Türkiye bunları yapmaya çalışıyor. Ancak Türkiye'nin de işleyen bir mekanizması, kendi sistemi var. Türkiye'nin tek gündemi AB değil. Diyelim ki dünyada bir
ekonomik kriz var, Türkiye'ye de yansımaları var. Bununla ilgili siz bir
yasal düzenleme yapmak istediğinizde bu acil bir konu olduğu için öne alıyorsunuz. Nitekim bazı varlıkların Türk ekonomisine kazandırılmasıyla ilgili bir yasa çıkarıyoruz. Geçtiğimiz hafta başladı, bu hafta da devam edecek.
Bir kısım işler var ki AB'den ayrı da olsa Türkiye için hayatidir ve önceliklidir. İster istemez bunlara öncelik veriyorsunuz. İkinci olarak, bazı yasal düzenlemeler var ki bunlar anayasa ya da daha önceki taahhütleriniz gereği belli tarihe kadar yetiştirmeniz gerekiyor. Bununla ilgili bir yasal düzenleme yapacaksanız ister istemez bu da onun önüne geçmiş oluyor.
Denetim mekanizmaları da var. Muhalefet bir
gensoru vermişse, 'gensoru dursun. Biz filanca yasayı görüşeceğiz' diyemezsiniz. İç tüzükten kaynaklanan bir mecburiyet sebebiyle 10 gün içinde görüşülmek mecburiyetinde. Bu ve bir çok sebepten dolayı bazı konularda dışarıdan algılanış şekliyle bir yavaşlama var gibi görünüyorsa da bu doğru değil. Ulusal Program çerçevesinde 131 civarında yeni yasal düzenleme gerekiyor. Biz bunlardan 30 tanesini TBMM'ye göndermişiz. Bu kadar yasayı yok farz edip 'Hiçbir şey olmadı' demek bence çok doğru olmaz. 30 tane yasanın nasıl yasalaşacağı ise sırf hükümetin arzusu, kararı ile olacak bir konuda değil. Türkiye bir parlamenter sistem. Hükümet bu noktadaki niyetini ortaya koyar, kendi üzerine düşeni yapar. Bundan sonrası parlamentonun gündemi ile alakaladır. İktidar ve muhalefetin bu işleri uzlaşarak, öncelik vererek çıkarması gerekmektedir.''
Cemil Çiçek, bu konuda Bu konularda değerlendirme yapanların biraz bilgi eksikliğine dayalı olarak bu değerlendirmeleri yaptıklarına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu yazılar yazılıyor. Tabii iç kamuoyunda böyle bir kanaat olunca AB'den de sanki bu işler Türkiye'de yavaşladı gibi gözüküyor. Türkiye'de yasa çıkarmak cepten sigara çıkarmak gibi de değil yani. Bunun kendine göre bir iç tüzüğü var, gereği var. Geçmişte bazı işler hızlı gitti, ama bu defa iki partili parlamento yok. TBMM'de başka partiler de var. Eskiden bir madde 20 dakikada geçiyordu. Şimdi en az 1 saatte çıkıyor. Tüm bunların hesabını Brüksel'dekiler yapmayabilir, ama Türkiye'de yazanların bunları değerlendirme konusu yapmaları uygun olur diye düşünüyoruz. Şundan herkesin emin olması lazım; Bu Hükümet AB konusunu önemsiyor. Bunu öncelikli bir konu olarak görüyoruz. Bununla ilgili çok çalışma yapıldı ve yapılacaktır''
DOĞAL GAZ ZAMMI
Çiçek,
doğal gaza zam konusunun Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınıp alınmadığına ilişkin bir üzerine de ''Biz 18
Kasım 2002'de işbaşına geldiğimizden beri eğer bir zaruret varsa bu zamları yaptık. Zaruret yoksa, elektrik başta olmak üzere hiçbir şeye zam yapmadık. Demek ki bir zaruret varsa bu yapılıyor. Zam ihtiyacı olmadığı sürece biz bugüne kadar zam yapmadık'' dedi.