Ekonomiden Sorumlu
Devlet Bakanı Ali
Babacan, "
Elektrik fiyatlarında 2011 sonuna kadar herhangi bir değişiklik yapmama kararı aldık, TL olarak. 2010-2011 kritik yıllarımızdır, doğalgazda da
Türk Lirası olarak fiyatlarda herhangi bir değişiklik yapmama kararı aldık" dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısında konuşan Bakan Babacan, şu anda Türkiye'nin risk
priminin Avrupa'nın birçok
ülkesinden aşağıda olduğunu kaydetti.
Elektrik fiyatlarında 2011 sonuna kadar herhangi bir değişiklik yapmama kararı aldıklarını belirten Bababcan, "
Doğalgaz fiyatlarında, biliyorsunuz BOTAŞ'ın sıkıntıları var
vergi borcu var, daha önceki dönemlerden birikmiş, 7-8 milyar neredeyse o vergi borcu, ki o borcu da
zaman içerisinde ödemesi gerekiyor. Biz buna rağmen 2010-2011 kritik yıllarımızdır, doğalgazda da Türk Lirası olarak fiyatlarda herhangi bir değişiklik yapmama kararı aldık. Orta vadeli programımızı 2011 bütçemizi buna göre hazırladık.
Akaryakıt üzerindeki ÖTV'yi 2011 sonunda kadar TL olarak sabit tutacağız" diye konuştu.
Sosyal güvenlik primlerinde yüzde 5
indirim yaptıklarını fakat bu primi, o dönemde yaparken bir
teşvik uygulaması olarak getirdiklerini anımsatan Babacan, "Ve şöyle de bir genel kuralımız var iki teşvik aynı anda uygulanmaz diye. Yani o yüzde 5'lik teşviki alıyorsa bir işverenimiz o zaman bir başka teşviki paralelinde alamıyor yada seçmek zorunda kalıyor. Şimdi yüzde 5'i biz bir teşvik olmaktan çıkarıyoruz. Genel uygulama haline sokuyoruz. 49 ilde 2012 sonuna kadar hem işveren primi ödenmeyecek, aynı zamanda yeni teşvikte biliyorsunuz 3 yıl, 5 yıl, 7 yıl gibi sürelerde işveren primi ödenmeyecek ve yine bölgeden bölgeye değişiyor. Geçen yıl Haziran'da şöyle bir unsur getirmiştik 3 aydır işsiz birini işe aldığınızda 6 ay boyunca işveren primi ödenmiyordu. Bu teşvik olarak görülüyordu ve yüzde 5 ile aynı anda uygulanamıyordu. Şimdi bunu uygulanabilir hale getiriyoruz. Bir yandan yüzde 5 indirim alırken hem de yeni bir
eleman aldığımızda, 3 aydır işsiz olan herhangi bir kişiyi aldığımızda 6 ay boyunca işveren primini devlet olarak biz ödüyoruz. Tabii bu 49 ilin haricindeki yerlerde" dedi.
Türkiye'de uygulanan serbest kur rejiminin değişmeyeceğini belirten Babacan, serbest
sermaye hareketlerinin de serbest olmaya devam edeceğini kaydetti.
İhracatçı için kurun önemine işaret eden Babacan, "Ancak kur her şey değildir. Kur yükselirse her şey güzelleşecek, kur düşünce her şey kötü olacak… o noktaya getirmemek lazım ama önemli bir faktördür.
Problem Türk Lirası'ndan öte gelişmiş ülkelerin para birimlerinde. O ülkelerin paralarının değeri düşüyor. Yani gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, gelişmiş ülkelerin paraları hızla değer kaybediyor" dedi.
Ocak 2009'dan bu güne kadar gelişmekte olan bazı ülke para birimlerinin dolar karşısında değer kazanmasını örnekleyen Babacan, bu zaman diliminde Türk Lirası'ndaki dolara göre olan değerlenmenin pek çok ülkeye göre daha az olduğunu ifade etti.
Kur probleminin sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın yaşadığı bir sorun olduğunu söyleyen Bakan Babacan, "Bu dünyanın genel dengeleriyle ilgili bir mesele. Ülkeler tedbirler alıyorlar. Ne yapıyorlar? Yüzde 2 vergi koydu. O günlerde açıklama yaptı. 'bu bir işe yaramıyor' diye. Yüzde 2'nin hiçbir faydası olmadı yüzde 4 yaptılar. Hiçbir faydası olmadı. Şimdi yüzde 6 yaptılar. En çok değerlenen brezilya parası; yüzde 31.
Hani yüzde 1'den bahsediyorlar, yüzde 1 vergi koysak bu işler çözülür diye. Yüzde 6 yapıyorlar hiçbir işe yaramıyor.
Bu dönemlerde hükümetler üzerinde hep bir
baskı oluşur. Eğer sağlam bir duruş varsa tamam. Eğer ortamda biraz zayıflık varsa 'çok baskı var bari bir şey yapalım'... O adımı attıysan herkes susar 1-2 ay izler, bakalım ne olacak diye. 2 ayı geçiririz. Ondan sonra da duruma bakarız. Biz bunu yapamayız, gerçekçi olmak zorundayız. Gerçekten attığımız taş isabet edecekse bunu yapalım. Ama sırf günü kurtarmak için, 'işe yaramayacağını biliyoruz ama bir süre sükunet olur'… Bunu yapamayız, kendimizi kandıramayız. Aldanan da olamayız, aldatan da olamayız.
Temel politikalar çok çok önemli. Uzun vadeli bakmak zorundayız. Türkiye, cari açığı olan bir ülke. İddialı söylüyorum; kur ne olursa olsun, Türkiye hızlı büyüdüğü dönemlerde Türkiye cari açık verecek bir ülke. En azından 3-4 yıl böyle. Ne olursa olsun hızlı büyüyecekse Türkiye, cari açık verecek. Niye?
Enerjiyi dışardan almak zorunda olan bir ülkeyiz. Ne zaman ki nükleer tesisimiz biter, elektriğimizi üretmeye nükleer tesiste başlarız belki doğalgazı biraz daha az kullanırız. Ne zaman ki Karadeniz'de petrol buluruz… Bunu da Enerji Bakanımız bana söyledi 'Bugün bulsak 8 sene sonra ancak çıkarıp satmaya başlarız.' diyor. Demek ki enerji de biz yıllarca dışa bağımlı olacağız. Enerjide dışa bağımlı olduğumuz sürece de cari açık vereceğiz."
Vergi borçları yapılandırılıyor