MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, hükümetin
terörle mücadele adı atında yapılan çalışmaların
ülkeyi bölme noktasına geldiğini, bu konuda verilen tavizlerin ise Türk milletinden saklandığını iddia etti.
TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hükümetin demokratik
açılım ve
terörle mücadelede uzlaşma arayışlarına karşı çıkan Bahçeli, "Türk milletinin bir ve bütün yaşayabilmesi süreç ilerledikçe daha da zorlaşmakta ve asgari tahammül ve saygı üzülerek ifade etmeliyim ki zafiyet geçirmektedir. Özellikle ikinci dil konusundaki dayatmaları hepiniz yaşayarak görüyorsunuz. Ve hatta Türkçe'nin, tarifi yapılan bir coğrafya parçasında, ikinci dil olarak kullanılacağına dönük küstahça ve aşağılık ifadelere şahit oluyorsunuz. Dilini eğitimde, mahkemede, sağlıkta ve her alanda kullanan alt kimlik unsurlarının, millet olmasının ve sonucunda kaçınılmaz olan siyasi bağımsızlıklarının önüne nasıl geçileceğiyle ilgili bir değerlendirmesi olan hali hazırda var mıdır? Sosyolojik ufalanma riski
şaka ya da bir vehmin ürünü değildir. Demokratikleşme ve
özgürlük adına bunu alkışlayan bedbahtlar ise nasıl bir karanlığın ve bunalımın yaklaşmakta olduğunu göremeyecek kadar ahlaklarını ve seciyelerini kaybetmişlerdir. Alt kimliklerin duygusal boyut kazanması, öncelikle
Başbakan Erdoğan'ın ve hükümetinin kirli politikaları sonucunda gerçekleşmiştir. Ve süreç hızlanmıştır. Bölücü talepler ise şantajların gölgesinde yoğunlaşmaktadır. Nitekim 'Demokratik
Türkiye, özerk
Kürdistan' beklentileri eşliğinde, milletimizi v
e devletimizi parçalayacak öneriler, hükümetin hoşgörülü tutumundan dolayı gemi azıya almıştır." diye konuştu.
ÖZAL'IN ÖLÜMÜ
Bahçeli,
merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlendiği iddialarına da karşı çıktı. Geçmişte tereddüt uyandıracak bazı olayların ve
şüpheli vakaların bugüne taşınarak tartışılmasının doğru olmadığını ileri süren Bahçeli, son günlerde, 1990'lı yıllarda yaşanılan ve üzerinde kuşkular bulunan bazı olayların tekrar ısıtılıp gündeme taşındığını söyledi. Bunların başında Özal'ın
ölümüne dair iddialar olduğunu ifade eden Bahçeli, "Başta ailesi olmak üzere, rahmetli Özal'ın bir suikasta
kurban gittiğine dönük beyanatlar ve görüşler sürekli olarak dillendirilmektedir. Bahsedilen kişinin, 17
Nisan 1993 tarihinde
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyorken hayata
veda etmesi ve ölüm şekli üzerindeki esrar perdesinin aralanamamasının iddia edilmesi bizim konuya dair bakışımızı etkilemektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı'nı koruyamayacak kadar aciz ve takatsiz bir ülke değildir.
Çankaya Köşkü, mütareke döneminin işbirlikçi sarayı gibi çaresiz, güçsüz ve zavallı bir mekân olmamıştır. Bu tartışmaların son bulması için, yürütülen
soruşturma bir an önce sonuçlandırılmalı ve milletimizin kafasında oluşan soru işaretleri ortadan kaldırılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın Özal'ın ölümünü ilişkin sözlerini hatırlatarak, "
İmralı canisinin, rahmetli Özal'ın ölümüyle ilgili yorum yapması ve Hakk'a kavuştuğu aynı günde kendisiyle görüşüleceğini dile getirmesi ilginç ve manidar bir durumu da ortaya çıkarmıştır. Yani burada, terör konusuyla Özal'ın ölümü ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Lütfen dikkat buyurunuz, geçmişte
PKK terörüyle müzakere arayışları ve görüşme ortamlarının tesisi için gösterilen yoğun gayret, deyim yerindeyse rahmetli Özal'ın ölümüne neden olmuş gibi bir izlenim ortaya çıkmıştır." dedi.
"HÜKÜMET TÜRKİYE'Yİ BU ŞAİBELERDEN KURTARMALI"
Bahçeli, uçağı şüpheli bir şekilde düşen dönemin
Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümüne ilişkin ise şunları söyledi: "Terörün tırmandığı bir dönemde
Jandarma Genel Komutanlığı görevini icra eden bu değerli şahsın, bir
uçak kazasında ölmesi,
doğal olarak bazı kuşkuları beraberinde doğurmuştur. Terörle mücadele hedefine gölge düşürmeden ve dedikoduların önüne geçmek maksadıyla rahmetli Eşref Bitlis'in ölümüyle ilgili tereddütler de ivedilikle giderilmeli, konu bütün yönleriyle açığa kavuşturulmalıdır. Geldiğimiz bugünkü aşamada, AKP hükümetini, bu iki önemli mesele üzerine kararlılıkla eğilmeye davet ediyorum. Ve hükümette yer alan bir başbakan yardımcısına düzenlendiği iddia edilen suikast girişiminin ise gerçek olup olmadığının ve bu konuda hangi bilgi ve belgelere ulaşıldığının da bir an önce açıklanması gerektiğine inanıyorum. Türkiye'yi bir ara en üst düzeyde meşgul eden ve kozmik odalara girilmesinin de gerekçesi olan bu suikast iddiasının, ne boyutta olduğunu milletimiz bilmelidir ve aynı zamanda da gerçekleri öğrenmesi hakkıdır. Türkiye bu şaibelerden kesin olarak kurtulmalıdır.
Karanlık mihrakların
operasyon arenası olmaktan sıyrılmalıdır."
YARGI KONUSU
Bahçeli konuşmasında
Anayasa değişikliği kapsamında yeniden şekillenen
Anayasa Mahkemesi ve
HSYK seçimlerine de değindi. Bahçeli, yargının siyasallaştığını iddia etti. "Türkiye, Başbakan Erdoğan patentli bir yargı kuşatması ve kriziyle karşı karşıyadır." diyen Bahçeli, "
Yargının
siyaset yörüngesine oturtulması ve AKP zihniyetinin
adalet mekanizmasında
egemen kılınması için sürdürülen sistemli çabalarda yeni ve ileri bir aşamaya geçilmiştir." görüşünü dile getirdi.