Bahçeli, "Erdoğan, dövizin pahalanmasında bir numaralı suçludur. Döviz borçlusu vatandaşlarımız Erdoğan'ın şamarını yemiştir. Döviz cinsinden yükümlülükleri bulunan şirketler Erdoğan'ın ceremesini çekmiştir. 'Merkez Bankası yönetemiyorsa hesabını verecektir' diyen Erdoğan, sanki sütten çıkmış ak kaşıktır. Ortada vahim bir yanlış, cehalet ürünü bir zorlama vardır. Çıkan dövizin hesabını ahlaken önce Erdoğan vermelidir" diye konuştu.
Bahçeli, "Yaşanan ekonomik temelli sıkıntı ve açmazlar Hükümet'in iddialarını tümden yalanlamakta, tümden rafa kaldırmaktadır.
Acı gerçekler iktidarın ipliğini pazara çıkarmaktadır. Örtülemez, kapatılamaz, saklanamaz devasa sorunlar Başbakan ve Hükümeti'nin siyasi aldatma ve kandırma mekanizmasını çürütmektedir. Kaygıyla izliyoruz ki, Türkiye'nin ekonomik güvenliği, ekonomik dinamizmi, ekonomik direnci sorumsuz ve savurgan iktidar tarafından devamlı zayıflatılmaktadır" dedi.
"AKP, DURMAK YOK ÇALMAYA YÜZSÜZCE DEVAM DEMİŞTİR"
Bahçeli "Birkaç gündür, Birleşik Krallık menşeli bir bankanın İsviçre koluyla ilgili çarşaf çarşaf medyaya yansıyan haberler hepimizin dikkatini çekmiştir. Söz konusu bankanın, usulsüz ve ahlak dışı para transferlerine ev sahipliği yaptığı ileri sürülmektedir. 1988-2007 yılları arasında 188 ülkeden 120 milyara dolara yaklaşan 30 binden fazla hesapla ilgili sızıntı ülke ve dünya gündemine oturmuştur. Ayrıca bu bankada 2 bin 711 Türk vatandaşının 3,5 milyar dolara yakın parasının bulunduğu anlaşılmaktadır. İşin daha da tuhaf yanı, AKP iktidara geldiğinde Türk vatandaşlarına ait 800 hesap varken, 5 yıl içinde bu sayı 2 bin 711'e çıkmıştır. Muhtemelen şu anda bu miktar daha da fazladır. Her şey meydandadır; AKP, durmak yok çalmaya yüzsüzce devam demiştir. Başbakan İsviçre bankalarına kaçırılan paraları, açılan gizli hesapları baz alarak kişi başına düşen milli gelir hesabı yapıyorsa, emin olunuz ki, açıkladığı rakam çok eksik ve yetersizdir" diye konuştu.
"DAVUTOĞLU, SEN GİT DE SARAYDAKİ ABİN GELSİN"
Bahçeli, "Yanımızda ne ihanetten dört köşeye dönmüş millet hasımları, ne de kalbi silindire çevrilmiş şeref fukaraları bulduk. Siz kendinize bakın, kendi derdinize yanın, kendi çukurunuzda birbirinizle uğraşın. Sayın Davutoğlu 12 yıl boyunca paraleli çizen siz, doğrudan sapan siz, 17-25 Aralık çemberine sığan siz, PKK'nın simetrisi olan siz, Oslo'da ihanet karesine giren siz, Türkiye'ye BOP prizmasından bakan yine sizsiniz. Onun için Sayın Davutoğlu, sen git de saraydaki abin gelsin; karşımıza 17-25 Erdoğan çıksın" dedi.
"DÖVİZ BORÇLUSU VATANDAŞLARIMIZ ERDOĞAN'IN ŞAMARINI YEMİŞTİR"
Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü; "Erdoğan'ın Latin Amerika ülkeleri ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında; 'doların alçalması-yükselmesi, bu süreci değerlendirmek bana ait bir şey değil' demesi tamamen sorumsuzluk örneğidir. Merkez Bankası'na saldıran, faizin aşağılara çekilmesini dayatan, piyasaları ve yabancı yatırımcıları endişelendiren Erdoğan, dövizin pahalanmasında bir numaralı suçludur. Döviz borçlusu vatandaşlarımız Erdoğan'ın şamarını yemiştir. Döviz cinsinden yükümlülükleri bulunan şirketler Erdoğan'ın ceremesini çekmiştir. 'Merkez Bankası yönetemiyorsa hesabını verecektir' diyen Erdoğan, sanki sütten çıkmış ak kaşıktır. Ortada vahim bir yanlış, cehalet ürünü bir zorlama vardır. Çıkan dövizin hesabını ahlaken önce Erdoğan vermelidir. Merkez Bankası'na Hükümet cenahından da arka arkaya tenkit gelmektedir. Öyle bir hava estirilmektedir ki, Hükümet faiz insin derken, Merkez Bankası buna yanaşmamakta, faiz lobisine hizmetkarlık yapmaktadır. Madem ekonominin temel kaideleri görmezden gelinmektedir; o halde Erdoğan ve vesayet altındaki Hükümet Merkez Bankası Kanunu'nda değişiklik yaparak faizle istediği gibi oynayabilecektir. Bu konuda önlerinde bir mani hal yoktur" dedi.
"AKP'NİN İKTİDARINDA EKONOMİ DÜZLÜĞE ÇIKAMAYACAKTIR"
"Bugün Erdoğan yüzünden döviz artmakta ve memurumuz kaybetmektedir" diyen şunları söyledi; "Bahçeli, "Çünkü maaşları erimektedir. Sayıları 12 milyonu aşan işçilerimiz kaybetmektedir, çünkü ücretleri buharlaşmakta, kendilerine çok görülen kıdem tazminatı reel olarak azalmaktadır. Emeklilerimizin umutları solmakta, esnafımızın uykuları kaçmaktadır; çünkü dövizin bedelini ödeyecek onlardır. Şirketlerin bilançoları bozulmaktadır; çünkü döviz kurundaki her artış girdi maliyetlerini yükseltmektedir. Bize göre Recep Tayyip Erdoğan suç işlemiş, ekonomik tetikçilerin eline koz vermiş, Türkiye üzerinde hesabı olan mihraklara destek sağlamıştır. Türkiye ekonomisi imdat çağrısı vermekte, rüşvet ve yolsuzluk faillerinin emellerine mahkûm edilmektedir. Erdoğan, paralel diyerek ve bir ara 'zaten battı' suçlamasıyla malum bir bankanın yönetimine kanunsuz şekilde el koydurmuştur. Ekonominin kuralları yok sayılmakta, vatandaşlarımızın ekonomik güvenliği, ekonomik ihtiyaçları ve ekonomik talepleri dikkate değer görülmemektedir. Erdoğan gerilim mucidi, kavga meraklısı, kutuplaşma mimarıdır. Erdoğan'ın olduğu yerde ekonomi belini doğrultamayacaktır. Biliniz ki, AKP'nin iktidarında ekonomi düzlüğe çıkamayacaktır."
"ERDOĞAN, TÜRKİYE'NİN SİNİR UÇLARIYLA OYNAMAKTADIR"
Bahçeli, "Başkanlık sistemi olsaydı, bugün çok farklı yerlerde olurduk' diyen Erdoğan, ülkemizi siyasi kamplaşmanın doruklarına çıkarmış, demokrasiyi aşındırmış, bireysel hak ve özgürlükleri budamıştır. Türkiye'nin başına böyle bir Cumhurbaşkanı gelmemiştir. 'Alışılmış Cumhurbaşkanı olmayacağım' diyerek yetki alanlarını geçen, göreviyle ilgili sınırları aşan Erdoğan, Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamaktadır. Tamamen kendisine odaklanmış, tamamen kirli çamaşırlarını aklamanın hevesine kapılmıştır. 92 yıllık Cumhuriyet döneminde gelmiş geçmiş hangi Cumhurbaşkanı bu kadar frensiz, kontrolsüz, kuralsız hareket etmiştir? Birliği temsil etmekle görevli bir Cumhurbaşkanı, bir parti adına ne zaman oy istemiş, alenen miting organize etmiştir? Erdoğan bizim Cumhurbaşkanı Yeminin muhtevasını bilmediğimizi iddia etmektedir" dedi.
"DİLEĞİM BU TASARININ MECLİS GÜNDEMİNE HİÇ ALINMAMASIDIR"
Bahçeli, "Kamuoyunda iç güvenlik paketi olarak bilinen kanun tasarısının görüşülmesi AKP tarafından ertelenmiştir. Dileğim bu tasarının Meclis gündemine hiç alınmaması, hiç getirilmemesidir. Anayasa'ya aykırı olan, hukuk devleti prensiplerini iğfal eden iç güvenlik paketinin polis devletini tesis edeceği, can ve mal güvenliğini sakatlayacağı kuşkusuzdur. AKP'nin maksadı molotof atanları, maske takanları cezalandırmak değildir. Eğer hedef buysa hiçbir güvenlik görevlisinin elini tutan yoktur. Teröristler bırakınız molotofu, elinde uzun namlulu silahlarla korkusuzca dolaşmakta, önüne gelene şiddet uygulamaktadır. AKP, korku devletinin yasal kılıfını hazırlamaktadır. AKP, azdırdığı teröristleri bahane göstererek muhalif sesleri kısmaya, demokratik tepkileri bastırmaya çalışmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi iç güvenlik yasa tasarısının çok tehlikeli sonuçlara meydan vereceğini gördüğünden esastan itiraz etmektedir. Başbakan hafta sonu, partisinin İstanbul il kongresinde, adımın Devlet olduğunu, ama devlete sahip çıkmadığımı, iç güvenlik paketine niçin hayır dediğimi, neden vandallarla tenkit ettiğimi sormuştur" dedi.
"BİZ YILLARCA TÜRK DEVLETİNİN İZZET VE İFFETİNİ SAVUNUYORKEN ACABA SEN NERELERDE GEZİYORDUN?"
Bahçeli, "Davutoğlu için atış serbesttir, mikrofon müsaittir, nasılsa kendisini çılgınca alkışlayan bindirilmiş kıtalar hazırdır. Sayın Davutoğlu, bilmiyorsan sana öğreteyim; adım Devlet olduğu kadar devletime sahip çıkarım, milletime asla toz kondurmam. Biz yıllar evvel ya devlet başa ya kuzgun leşe diyorken; biz yıllarca Türk devletinin izzet ve iffetini savunuyorken acaba sen neredeydin, nerelerde geziyordun? Vandallarla, işbirlikçilerle, ihanetten vicdanları kapkara olmuş hainlerle düşüp kalkan sensin ve Hükümeti'ndir" diye konuştu.
DHA