MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, “Hukukun siyasi amaçlara alet edildiği,
adaletin siyasi
iktidar tarafından korku,
baskı ve yıldırma silahı olarak kullanıldığına dair endişeler
toplumumuzda giderek yaygınlaşmaktadır” dedi.
Bahçeli, TBMM'deki Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, geçtiğimiz hafta Şırnak'ta şehit olan 2 askere rahmet, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Türk Milletine
başsağlığı dileklerini iletti.
Nisan ayının 20'sine rastlayan haftanın
Kutlu Doğum Haftası olduğunu anımsatan Bahçeli, 1989 yılından beri kutlanan haftada “peygamberimizin örnek ahlakı, güzel sözleri ve manevi mirasının bir kez daha insanlığa ve inananlara anlatılacağını” söyledi.
Bahçeli, “Nüfusu 1,5 milyarı aşan
İslam aleminin, yüce peygamberlerinden alacakları maneviyat yüksekliğine, O'nun İslam'ı tebliğ için gösterdiği
ilahi sabra, mücadeleye, yöntemlerine ve muhteşem ahlakına her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu düşüncesindeyim. Bugün
Türkiye Cumhuriyeti, yaşadığı sorunlara rağmen çağdaş bir devletin,
Müslüman bir toplum üzerinde nasıl yükselebileceğinin başarılı bir örneği olarak karşımızdadır. Bunda elbette ki
Selçuklu ve
Osmanlı imparatorluklarından devraldığımız Türk-İslam
medeniyet mirasının etkisi vardır” diye konuştu.
“HERKES, TÜRK ADALETİNE GÜVENMELİ”
Soruşturma ve yargılama safhalarının parça parça sürdürüldüğü tefrikaya dönen hukuki süreçler, kamuoyunda sürekli tartışılan bir huzursuzluk kaynağı haline geldiğini ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
“Hukukun siyasi amaçlara alet edildiği, adaletin siyasi iktidar tarafından korku, baskı ve yıldırma silahı olarak kullanıldığına dair endişeler toplumumuzda giderek yaygınlaşmaktadır. Herkes Türk adaletine güvenmeli ve hukuki süreçlerin sonuçlarını soğukkanlılıkla beklemelidir. Ancak, bu süreçlerin zamana yayılarak sürekli gündemde tutulmaması, adil yargılama ilkesine uygun olarak biran önce tamamlanması da toplumsal güven ve huzur açısından büyük önem taşımaktadır.
Beklentimiz, suç ve suçluyu tasnif ederken masum olabilecek insanların haysiyetlerini incitecek davranışlardan uzak durulması, adli uygulamaların elbette ki hukuka uygun ve ancak insani ölçüleri de dikkate almasıdır. Aksi tutumların devamı halinde adalet siyasetin ve ideolojik çekişmelerin gölgesinde kalarak güven kaybedecektir. Bugün geldiğimiz noktada bu hususların tüm ilgili taraflarca anlaşılması ve değerlendirilmesi, bir zorunluluk halini almıştır.”
“DEVLETİMİZİN MANEVRA ALANLARI SINIRLANMIŞTIR”
Uluslararası ilişkilerin merkezinde, Türkiye'nin vazgeçilmez hak ve menfaatleri, Türk milletinin bekası, Türk kültür ve tarihinin şeref ve haysiyetinin yer alması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Bugünkü siyasi sınırlarımız kendiliğinden oluşmamış ve kolaylıkla elde edilmemiş, dönemin küresel güçlerinin Türklüğe biçtikleri ve dayattıkları sınırlı bir alanın reddedilmesi sonucunda kanla yazılmıştır” dedi.
Bahçeli, 86 yıl
boyunca, nispeten istikrarlı bir çizgi izlemiş olan Türk dış siyasetinin bütün dengelerinin,
AK Partinin iktidarı döneminde bozulduğunu ileri sürerek, şöyle devam etti:
“Türkiye,
Başbakan Erdoğan'ın ruh halini kendi ağzından tam anlamıyla yansıtan '
kuzu kuzu yaptırırlar' anlayışıyla taviz üstüne tavizler vererek, tam bir boyun eğmişlik hali, maalesef diplomasiye ve dış politikaya hakim olmuştur. AKP hükümetinin duyarsızlığını ve teslimiyetini fırsat bilen bütün ülkeler Kıbrıs'tan,
Ermeni meselesine, Ruhban okulundan, sözde ekümenik iddiasına, Iraklı aşiret reisleri ile ilişkilere, küresel terörün önlenmesinde Mehmetçiğe verilen uluslararası görevlere kadar her alanda dayatma listelerini birbiri ardınca sıralamaya başlamışlardır.
Milletimiz için ne büyük talihsizliktir ki,
seyahat ederek itibar kazandığını zanneden bir zihniyet maalesef işbaşındadır. Bu zafiyetiyle AKP hükümeti, Türkiye üzerinde hesapları olan mihrakların ve çıkar çevrelerinin de
ümit ve geçim kapısı haline gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 86 yılık politik birikimlerini ve avantajlarını çözüm adı altında yabancılara birer birer teslim eden AKP zihniyeti, devletimizin manevra alanlarını giderek sınırlamıştır.”
“İHANETE HIZ VERMİŞLERDİR”
AK Parti zihniyetinin “ABD'nin bölgesel projelerinin ve AB'nin iç ve dış politikalarını Türkiye için tek kurtuluş ve iktidarı için meşruiyet fırsatı olarak gördüğünü” söyleyen Bahçeli, Türkiye'nin haysiyetiyle sürekli oynanmasına göz yumulduğunu iddia etti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları söyledi:
“AKP hükümetince verilen taahhütlerin, imzalanan belgelerin, yapılan anlaşmaların ve onaylanan dayatmaların bizi götüreceği nihai netice, maalesef Türkiye'nin onurunun zedelenmesi, milli birliğinin parçalanması ve dönüşü olmayan bir stratejik uçuruma düşülecek olmasıdır. Son günlerde başta Sayın Cumhurbaşkanı'nın açtığı yolda ve hükümetin girdiği çıkmaz sokakta ilerleyen
Ermenistan ile ilişkiler ve sözde Ermeni soykırım iddialarının içte ve dışta aldığı yeni boyut, bu kapsamda ele alınmalı, hükümetin sonu gelmeyen tavizlerinin, karşılık bulmayan adımlarının beklenen sonucu olarak görülmelidir.
Bugün dış dayatmaların toplumda neden olacağı tepkileri asgariye indirmek ve iç kamuoyunu yönlendirmek için
Erbil,
Brüksel,
Washington ve
Erivan lobileri hükümetle tam bir
işbirliği ve eşzamanlı adımlarla ihanete hız vermişlerdir.
Hükümet baştan yanlış kurguladığı gelişmelerin mahkumu haline gelmiş, asılsız Ermeni soykırımı iddialarını sözde önleme adına Ermenistan'la tek taraflı ilişki kurma ve üstelik iddiaları da zımnen kabul etme noktasına kadar sürüklenerek, Türkiye'yi giderek daralan bir husumet kıskacının içine düşürmüştür. Bugün, her uluslararası ilişkide bir dayatma unsuru ve ilişkilerin devamında bir ön şart haline gelen
Ermeni meselesi, giderek içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.”
DEĞİŞTİRİLEN 301. MADDE
AK Parti'nin, Türkiye'ye yönelik soykırım iddiasını ve
toprak taleplerini tırmandırarak sürdüren Ermenistan'a, sınır kapılarını açmayı dile getirdiğini, ecdadın yargılanması konusunda ümit ve cesaret verdiğini savunan Bahçeli, “Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisinin değiştirdiği Türk
Ceza kanununun 301. maddesine ilişkin baskıların odağında da Ermeni soykırımı yalanının Türkiye'de serbestçe
taraftar bulmasını sağlamak yatmaktadır. Yapılmak istenen, aydın geçinen bazı çevrelerin Erivan'ın ağzıyla konuşarak Türk milletinin ve tarihinin karalanmasının önünü açmaktı. AKP buna yeltenmiş, ancak tepkimizden dolayı şimdilik istediğine tam anlamıyla kavuşamamıştır” diye konuştu.
Geçen yıllardan beri AB ile ilişkilerde Türkiye'yi ilgilendiren her raporda, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunların çözülmesinin ön şart olarak açıkça yer aldığına da değinen Bahçeli, Türkiye'den Ermenistan'la ön şartsız olarak diplomatik ilişki kurulmasının, sınırın açılmasıyla uygulanan ambargonun kaldırılmasının açıkça istendiğini söyledi.
ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretinde benzer taleplerin gelmesinin Hükümet üzerindeki dayatmaların dozunu artırdığını ifade eden Bahçeli, “Adına 'normalleşme' denilerek, bir yandan Ermenistan'la ikili, üçlü görüşmelerle; maç
izleme bahanesiyle yürütülen ilişkilerle süreç Ermenistan'a tek taraflı taviz verme aşamasına kadar dayanmıştır” dedi.
AA