AA1425R GENBTtur
-MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ ÇANKIRI'DA: (2)
-''TAHTEREVALLİNİN BİR KENARINDA AKP VAR, BİR KENARINA
CHP'Yİ OTURTMUŞLAR.
İKİSİ DE BİRBİRLERİNİ GERİLİM STRATEJİSİYLE BESLİYORLAR. BİRİSİ LAİKLİĞE
OYNUYOR, BİRİSİ İNANCI İSTİSMAR EDİYOR''
-''BU İŞSİZ GENÇLİĞİ HAFİFE ALMA SAYIN BAŞBAKAN. BU SADECE AKP'Yİ GÖTÜRMEZ,
BU SADECE BİR İKTİDARIN ÇÖKÜŞÜ OLMAZ''
MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, ''Tahterevallinin bir kenarında AKP var, bir kenarına ana muhalefet Partisi diye CHP'yi oturtmuşlar. İkisi de birbirlerini gerilim stratejisiyle besliyorlar'' dedi.
Partisinin Çankırı'nın Belediye Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuşan Bahçeli, AK Parti'nin gerilim stratejisi takip ettiğini iddia ederek, ''Bu gerilim stratejisiyle bu kutuplaşma, cepheleşme ve kamplaşma getirilmektedir'' ifadesini kullandı.
AK Parti'nin bu stratejiyle kendisine yönelen tepkileri, oy verenlere yönelttiğini de savunan MHP lideri, şöyle konuştu:
''İnançlı-inançsız, laik-antilaik, dinci-gerici gibi ayrımlarla Türkiye'yi iki kutupa bölmeye ve bir kutup üzerinde de kendisinin hanedanlığını kurmaya çalışıyor. Bu bir oyundur. Ve bir tahterevalli
siyaseti kurulmuş.
Hani tahteravalli oyunları vardır; Bir uçta birisi oturur, bir uçta birisi oturur; birisi kalkar birisi iner. İşte, iç ve dış odaklar, bazı
sermaye grupları, bazı yandaşlar, bazı medyalar bu tahterevallinin bir ucuna ağırlık verirse diğer ucu havaya kalkıyor, ya
iktidar oluyor ya da belediye başkanlıklarını kazanıyor. Hak ediyor mu, hayır. Bu oyuna maalesef CHP de düşüyor. Tahterevallinin bir kenarında AKP var, bir kenarına Ana muhalefet partisi diye CHP'yi oturtmuşlar. İkisi de birbirlerini gerilim stratejisiyle besliyorlar. Birisi laikliğe oynuyor, birisi inancı istismar ediyor. Ve böylelikle, inananlar-inanmayanlar, laikler-laik olmayanlar gibi bir suni kavgaya, kendi geleceklerini korumak ve varlıklarını sürdürmek için bir tahterevalli oyunu oynuyorlar. Bu oyuna maalesef medyamız da alet oluyor.''
Mahalli idareler seçimlerine 19 siyasi partinin girdiğini hatırlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ama televizyonlara bakıyorsunuz, sadece ve sadece bu iki partiyi gösteriyor. Sabahleyin Çorum'da miting yaptık. Sordum, 'Bizden önce kim geldi?' AKP geldi, CHP geldi. 'Ne konuştular?' Birbirlerine olmadık şeyler söylediler. 'Memleket meselesinden konuştular mı?', hayır.
Şimdi burada bir başka
senaryo ile karşı karşıyayız. Bunları iyi anlamak lazımdır. Türkiye'de siyaset yozlaşmaya başladı. Siyasi üslup çirkinleşti. Siyasette konuşma kabalaştı ve hakaretle dolu hale geldi. Ve iki kişinin kavgasında millet bir mecliste bulunmaya mecbur bırakıldı.''
Başbakan Erdoğan'a
eleştiri yönelten Bahçeli, ''Ne konuştuğunu bil. Karşısındaki insanları seni iktidara getiren millet iradesinin temsilcileri olduğunu anla. Onlara nezaket içerisinde güzel cümlelerle, ne yapmışsan, ne yapacaksan onu anlat. İşçi bir şey istediği zaman onu azarlıyorsun, memur bilmem ne yapıyor onu azarlıyorsun şimdi de kalkmışsın aklınca siyasi parti liderlerini azarlamaya kalkıyorsun. Haydi oradan'' diye konuştu.
İŞSİZLİK
Bahçeli, konuşmasında kürüsel
ekonomik krize değinerek, sorunun Kıta Avrupa'sından Türkiye'ye doğru geldiğini savundu. ''İktidar bunu ciddiye almalıdır. 'Hamdolsun iyiyiz' demek güzel bir temennidir. 'Teğet geçti' demek fazla işi abartarak
toplumu paniğe sürüklemeyelim anlamındaysa güzel bir şeydir. Ama önemsememek, 'Bu krizin kaynağı biz değiliz' diye zarar görmeyeceğiz gibi bir düşünce ise milleti felakete sürüklemek olur. O sebeple bu ekonomik krizi ciddiye almak, bununla ilgili tedbirleri geliştirmek lazımdır'' dedi.
MHP lideri Bahçeli, Türkiye'de işsizliğin özellikle '
genç issizlik' olarak kendini gösterdiğini, bu durumda olanların sayısının 3 milyona ulaştığını belirtti. Türkiye'de toplam 5 milyon 600 bin işsiz bulunduğunu, bunun az bir rakam olmadığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
''4 kişiden biri işsiz demektir. Her aileden 1 kişi işsizdir.
Ekonomik krizden dolayı işten çıkarılanları da düşündüğünüzde bu felaket gittikçe büyüyor.
İşsizlik, ekonomi kaynaklı sosyal hastalıktır. Her evde sosyal bir dinamittir. Her evde sosyal
patlama olur. O sebeple işsizliği hafife alamayız, Sayın Başbakan 'Ben bunu çözemiyorum' diyor. Çözemiyorsan bırak. Çözebilenler gelsin. Ama bunun derdi, 'Ben çözemiyorum, çözebilecekler söylesin. Çözemezsem de ayrılayım.' Sen kendi bildiğini yapamadıktan sonra başkasının söylediğini nasıl yapacaksın?
Bu işsiz gençliği hafife alma sayın Başbakan. Bu sadece AKP'yi götürmez, bu sadece bir iktidarın çöküşü olmaz, bu aynı zamanda sosyal dokusu zedelenmiş, etnik ve mezhepsel çatışmayla
tahrik edilen, herkesin birbirlerine husumetle baktığı, cepheleşme ve kamplaşmanın yer ettiği bir toplum yapısında Türkiye'yi çok büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakır.''
SYDV
yardımlarına ilişkin eleştirilerde de bulunan Bahçeli, ''Yardım paketini alın yiyin için, ama paketin esiri, iktidarın esiri olmayın'' dedi.
SİVAS'IN ÖTESİ...
Bazı sosyal grupların çok dikkatli hareket etmesi gerektiğini de ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bugünkü iktidar, özellikle sayın Başbakan, sözünü bilmez halde konuşmasına son vermelidir. Neyin tahrikini yapıyorsun, neyi kışkırtıyorsun, neyi kaşıyorsun, bundan sen ne buluyorsun? Kalkıyor diyor ki 'bazı
siyasi partiler var,
Sivas'ın ötesine gidemiyor.' Sayın Başbakan, bu ne demektir? Sivas neresidir, Sivas'tan sonrası neresidir? 5 bin tane polisle gittiğin yere, sen kendi gittiğin yer olarak kendini kandırıyorsun aslında. Bu ne tehlikeli iştir?''
Başbakan Erdoğan'a ''Sivas'ta yeni bir sınır mı çizdin sen?'' diye seslenen Bahçeli, ''Bu ne terbiyesizliktir, bu ne edepsizliktir'' ifadesini kullandı.
MHP lideri şöyle konuştu:
''Biz nereye ne zaman nasıl gideceğimizi bilenler
deniz. Onun için dikkatli ol, kaynaştırıcı ol, birleştirici ol, kamplaşmaya, cepheleşmeye son ver. Sosyal bütünleşmeci ol, Misak-ı Milli'ye saygı duy. Bir bölen olma, bay bölen olma, bölen Başbakan olarak tarihe
kayıt düşme.
Öyleyse millet olarak bir şey yapmalıyız. AKP'ye
ders vermeliyiz ki, ayakları yere değsin, kendisine bir çeki düzen versin.''
Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
''Yanlışlık
bataklık gibidir, çırpındıkça batarsınız. Doğruluk dürüstlük bir deniz,
okyanus gibidir. Çırpındıkça yukarıya doğru çıkarsınız. Onun için AKPliler, bu yanlışlığa dur diyelim. Çırpındıkça siz de batıyorsunuz,
ülke de batıyor.''