MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, ''(
Anayasa değişikliği konusundaki) gelişmeleri basından izleyen MHP'nin bugüne kadar hiçbir siyasi parti ile herhangi bir teması ve görüşmesi olmamıştır. Bu bakımdan
siyasi partilerin yaklaşımları hakkında somut verilere dayalı bir değerlendirme yapma imkanımız henüz bulunmamaktadır'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli,
AK Parti hakkında açılan
kapatma davasının ardından yapılması düşünülen anayasa değişikliğine değindi.
MHP'nin bu konudaki yaklaşımının temelinde siyasi partiler
demokrasisine sahip çıkma anlayışının yattığını ifade eden Bahçeli, bu konunun geçen hafta kamuoyunda yoğun biçimde tartışıldığını ve çok çeşitli görüşler dile getirildiğini anımsattı.
Siyasi partilerin düşüncelerinin hangi eksende ve temelde geliştiğinin, basına yansıyan haberlerden bir ölçüde açıklık kazandığını anlatan Bahçeli, şöyle dedi:
''Gelişmeleri basından izleyen MHP'nin bugüne kadar bu konularda hiçbir siyasi parti ile herhangi bir teması ve görüşmesi olmamıştır. Bu bakımdan siyasi partilerin yaklaşımları hakkında somut verilere dayalı bir değerlendirme yapmak imkanımız henüz bulunmamaktadır. Bununla birlikte basına yansıyan bazı görüşler ile MHP'nin kavramsal yaklaşımı arasında temel bazı farklılıklar olduğunu söylemek mümkündür. Parti kapatılmaması ilkesinin kapsamına
terörü ve şiddeti meşru bir
araç olarak gören siyasi partilerin de dahil edilmesi, bizim yaklaşımımızla ters düşen ilk husustur. Parti kapatılması davasının
Yargıtay Başsavcısı tarafından resen açılmasını önlemek için bunun siyasi izne bağlanması, parti yöneticilerinin işlediği suçların
parti kapatma gerekçesi olmaktan çıkarılması, bireysel sorumluluk kapsamında bir eylemin suç sayılması için peşinen kesinleşmiş
mahkeme kararı aranmasını öngören ve yöneticilerin siyasi
yaptırımla cezalandırılmalarını dışlayan yaklaşımlar, farklı düşündüğümüz diğer hususlardır. Bu kapsamda öne çıkan diğer temel bir konu da milletvekili dokunulmazlığını ilgilendirmektedir. Bireysel sorumluluğunun bir gereği olarak milletvekili dokunulmazlığının yeni bir
düzenlemeye kavuşturulmaması, bireysel sorumluluğa dayalı yaptırım sistemim baştan işlevsiz hale getirecek ve kağıt üzerinde kalması sonucunu doğuracaktır.
Milletvekili dokunulmazlığı, bu bakımdan yeni arayışlarda
kilit konumdadır. Bu konuda eski anlayışlarda ısrar edilmesinin, geniş tabanlı mutabakat arayışlarının önündeki en büyük engel olacağı görülmektedir.''
''ÇÖZÜMÜN ADRESİ TBMM''
MHP Genel Başkanı Bahçeli, siyasi
kriz ortamının demokrasi ve hukuk devleti üzerindeki tahribatını bertaraf etmek için bulunacak çözüm ve çıkış yolunun adresinin TBMM olduğuna işaret ederek, bu konuda
Mecliste temsil edilen siyasi partiler arasında mümkün olabilecek en geniş tabanlı bir mutabakat sağlanmasının temel bir amaç olarak görülmesinin, her bakımından yerinde ve gerekli olacağını bildirdi.
''Sorunun çözümü için Anayasanın 68. ve 69. maddelerinde yapılacak değişikliklerin hukuk ve
adalet duygularını yaralamaması, kamuoyu vicdanını rahatsız etmemesi,
referandumu gerektirmeyecek bir çoğunluğun desteğini alması hayati öneme haizdir'' diyen Bahçeli, şöyle konuştu:
''AKP'nin referandumla yürürlüğe girecek
Anayasa değişikliğini tek başına gerçekleştirecek sayısal çoğunluğu bulunmaktadır. Bu anlamda siyasi parti kapatılması hakkında istediği değişikliği yapmak imkanına sahiptir. Parti kapatılmasını bütünüyle yasaklayan, terör ve bölücülüğün siyasi planda önünü alabildiğine açan, bireysel sorumluluğu ve yaptırımları kağıt üzerinde kalacak göstermelik bir düzenlemeye bağlayan ve Cumhuriyetin temel ilkelerini v
e devletin siyasi yapısını yıkmayı amaçlayan siyasi faaliyetleri meşru hale getiren bir düzenleme yapmasının önünde Meclis çoğunluğu bakımından sayısal bir engel bulunmamaktadır. Ancak, bu yolu
tercih ederse, bu zorlamaların yaratacağı çok ağır sorunların vebali ve sorumluluğu da kendisine ait olacaktır. Bu durumda, siyasi krizi aşmak amacı, değerini ve anlamını kaybedecek, böyle bir yola girilmesi krizi daha da derinleştirerek, iç çatışma ve rejim bunalımına davetiye çıkarabilecektir. Siyasi bir
kumar vasıtası haline getirilecek olan referandum,
ülkenin ve demokrasinin geleceği üzerine kumar oynanması anlamına gelecek ve kestirilemeyecek sonuçlar doğurabilecektir. Hukuka ve Anayasa'ya gölge düşürecek siyasi zorlamaların toplumu bölecek bir referandumla hayata geçirilmesine çalışılması, gerginlikleri had safhaya çıkaracak ve çok daha geniş bir cepheleşme ve kamplaşmanın tüm toplumu içine alacak şekilde kemikleşmesine yol açacaktır.''
Devlet Bahçeli, böyle bir ortamda; iç huzur, siyasi ve
ekonomik istikrardan bahsetmenin mümkün olmayacağı uyarısında bulunarak, ''Ülke gerçek anlamda bir kaosa ve karanlığa mahkum edilecektir. AKP'nin bu gerçekleri görmesini samimi olarak
ümit ettiğimizi ve demokrasinin geleceği açısından bu basireti sergilemesini beklediğimizi buradan açıkça ifade etmek isterim'' diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve AK Parti'li bakanların,
kapatma davasına karşı yoğun bir
gündem saptırma ve kafa bulandırma kampanyası başlattığını öne sürerek, ''Bu amaçla çetelerin gölgesine sığınmaları, kendileri açısından hazin ve ibret verici bir gelişme olmuştur'' dedi.
Bahçeli, Türkiye'nin; demokratik rejimin geleceği üzerinde siyasi
hesapların yapıldığı, demokrasinin temellerini sarsacak oyunların planlandığı ve ülkenin çok ağır sonuçları olacak bir girdabın içine çekildiğini belirterek, ''(Yargı
darbesi), 'Siyasi darbe' ve 'Siyasi
komplo' tartışmaları son dönemde çok tehlikeli bir mecraya girmiş, bu temelde oluşan cepheler vasıtasıyla bir çatışma ortamının zeminini hazırlama çabaları hız kazanmıştır'' diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti:
''Sayın Başbakan ve AKP yöneticilerinin kapatma davası sonrası yüksek gerilim ortamından bereket umar şekilde hareket etmeleri, sözleri ve fiilleriyle kışkırtıcılık yapmaları vahim bir gelişme olmuştur.
Basının hukuki süreçleri etkilemek amacıyla bir
baskı ve tehdit aracı olarak kullanılması da aynı şekilde çok ciddi bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin önünde olan kapatma davası hakkında
iktidara yakın basın organlarında başlatılan
taciz ve yıldırma kampanyası, bu tehlikeli yönelimin en çarpıcı örneğini oluşturmuştur.
Anayasal yargı sürecini gölgelemek için henüz
soruşturma aşamasında olan başka konulardaki süreçlerin öne çıkarılması, kapatma davası ile bu süreçler arasında sebep-sonuç ilişkisi kurulması amacıyla AKP hükümetinin öncülüğünde bir saptırma ve yanıltma seferberliği başlatılması da hukuk devletini yaralayan bir gelişme olarak karşımıza çıkmıştır. Bu süreç içinde, yürütülmekte olan
hazırlık soruşturması kapsamında rencide edici ve gereksiz bazı yöntemlere başvurulması, bunlar savcıların takdir yetkisine giren konulardan sayılsa da kamu vicdanım ziyadesiyle rahatsız etmiş ve siyasi hesaplaşma kuşkularına zemin hazırlamıştır.''
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SÖZLERİ...
''Sayın Başbakan'ın son günlerde tonu giderek ağırlaşan beyanları ve zorlama gövde gösterileri, esasen
tahriklere açık gerginlik ortamını daha da ağırlaştıracak ciddi bir risk potansiyeli taşımaktadır'' diyen Bahçeli, şunları söyledi:
''Bu ruh hali, AKP yöneticilerine de yansımış, 'Ölümü hatırlatan imalarla', 'Kanı bozuklar söylemleriyle' ve 'Küreselleşme taraftarlarıyla, milliyetçiler arasında bir savaş başladığını' ilan eden Bakanların açıklamalarıyla, tahrik fırtınalarının estirildiği bir çekişme ve çatışma ortamı yaratılmıştır. Siyasi sorumluluk taşıyanlar, sözlerinin ne anlama geldiğini ve nereye gideceğini çok iyi hesaplamak durumundadır. Duygusal tepki içinde olan
halk kitlelerini sokağa dökecek kışkırtmaların, ateşle oynamak olacağı, bu ateşin ilk önce bu yola sapanları yakacağı unutulmamalıdır. Sorumluluk mevkinde bulunan
siyasetçilerin şahsi ihtirasları uğruna böyle bir yangının kıvılcımını ateşlemeleri, tarihin ve milletin affetmeyeceği bir vakıa olacaktır. Bu bakımdan Sayın Başbakan ve AKP yöneticilerinin üslup ve tarzlarını gözden geçirerek hukuk, meşruiyet ve sağduyu yolundan ayrılmamaları hayati önem taşımaktadır.''
MEŞRUİYET UYARISI
Devlet Bahçeli, herkesi töhmet altında bırakarak, her şeyi kırıp-dökerek hak aranamayacağının artık idrak etmesi ve demokratik rejime zarar verecek tehlikeli adımlardan herkesin uzak durması gerektiğini bildirdi.
Başbakan Erdoğan'ın son konuşmalarında, demokrasilerde meşruiyetin kaynağının millet olduğuna, siyasetin rotasını ancak milletin belirleyeceğine sürekli vurgu yaptığını hatırlatan Bahçeli, bu tespitlerin tek başına demokrasinin ruhunu ve gerçek anlamını ortaya koymaya yeterli olmadığını söyledi.
''Meşruiyetin kaynağının millet olduğu doğrudur. Ancak, milletin verdiği yetkilerle iktidar olanların Anayasal düzene uygun hareket etmeleri ve meşruiyet yolundan ayrılmamaları da bir zorunluluktur'' diyen Bahçeli, siyasi partilerin, milletten aldığı destekle istedikleri her şeyi yapabileceklerini söylemesinin demokrasiye inançsızlığın bir ifadesi olduğunu kaydetti.
Bahçeli, siyasetin rotasının hukuk ve anayasal düzenden sapma göstermesi halinde,
milli irade ile işbaşına gelen iktidarların meşruiyetini kaybedeceğini ve milletin verdiği emaneti korumamış olacağını ifade ederek, şöyle konuştu:
''Sayın Başbakan bu gerçekleri hiç unutmamalı, milli irade konusundaki süslü ifadelerin kendisini demokrat yapmaya yetmeyeceğini bir an önce anlamalı ve siyasi istikametini buna göre belirlemelidir. Hukukla milli iradeyi karşı karşıya getirmeye çalışan Sayın Başbakan, bunun demokrasi kundakçılığı olacağını görmelidir. 'Durmak yok, yola devam' sloganını olur olmaz yerlerde kullanan Sayın Erdoğan, gittiği yolun nereye açılacağını çok iyi düşünmelidir. İhtiras ve öfkesinin esiri olarak şahsi ikbal uğruna demokrasiyi çıkmaz bir sokağa sürükleyenler, tarihte demokrasi kahramanı olarak değil, milli iradeyi ifsat eden
ucuz siyaset tüccarı olarak anılacaklardır. Bu da kendilerine şeref ve itibar kazandırmayacaktır. Sayın Başbakan bunu da hatırından hiç çıkarmamalıdır.''
''AKP KONTROLÜNDEKİ BASIN...''
Başbakan Erdoğan ve AK Parti'li bakanların, kapatma davasına karşı yoğun bir gündem saptırma ve kafa bulandırma kampanyası başlattığını savunan Devlet Bahçeli, ''Bu amaçla çetelerin gölgesine sığınmaları kendileri açısından hazin ve ibret verici bir gelişme olmuştur. 'Bize kurulan tezgahları biliyoruz' diyerek ima yoluyla devlet kurumlarını töhmet altında bırakan Sayın Başbakan,bildiği neyse bunları Türk milletine açıklamak durumundadır. Bu, Sayın Başbakan'ın siyasi sorumluluğunun ve bulunduğu makamın ciddiyetinin asgari gereğidir'' diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli, AK Parti'nin
kontrolündeki basın vasıtasıyla soruşturmaları halen süren bazı çete operasyonları ile AK Parti'nin kapatılması davası arasında bağ kurulmasının, bir hükümet üyesinin bunu televizyon ekranlarında açıkça dile getirmesinin tek kelimeyle çok yakışıksız ve çirkin olduğunu bildirdi.
AK Parti'nin 5 yıldır iktidarda olduğunu hatırlatan Bahçeli, ''Sayın Başbakan, bütün bunları unutmuşcasına, herkesten ve her şeyden sürekli şikayet etmekte ve zafiyetini ve ataletini gizlemek için hükümet etme makamını, yakınma mekanına çevirmektedir. Sayın Başbakan; çeteleri çökertmek ve bunların üzerine sonuna kadar giderek arkasında kim varsa ortaya çıkartmak sizin görevinizdir. İma yoluyla konuşmak, isim ve adres vermeden herkesi şaibe altına sokmak bir Başbakan'a yakışmamaktadır'' dedi.
''KONUŞMAYI BIRAK, GEREĞİNİ YAP...''
Bahçeli, Başbakan'ın anlamsız konuşmaları bırakıp çetelerle mücadelenin gereğini yapması gerektiğini kaydetti.
Krizin derinleşmesini önlemek için demokrasi dayanışması oluşturulması gerektiğini de dile getiren Devlet Bahçeli, ''Bu bunalımdan çıkış süreçlerinde Sayın Başbakan Erdoğan'a ve AKP'ye büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Ana Muhalefet Partisinin de siyasi hesap ve mülahazaları aşarak yapıcı bir tutumla krizden çıkış arayışlarına katkı sağlaması önem taşımaktadır'' diye konuştu.
PARTİLERİN KAPATILMASI
MHP Genel Başkanı Bahçeli, bu anlayışla hareket eden partisinin, daha önce kamuoyuna açıkladığı parti kapatmayla ilgili önerilerinin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
''Siyasi partilerin kapatılması halinde bu partilere oy veren seçmenler ve bu konuda sorumluluğu olmayan parti yöneticileri ve teşkilatları da cezalandırılmış olmaktadır. Bu bakımdan partinin hükmü şahsiyeti, sorumlu davranan üyeleri, yöneticileri ve teşkilatları ile kapatmayı gerektirecek fiillerin sahiplerinin ayrı tutulması, aynı kefeye konularak kurunun yanında yaşın da yanmasının önlenmesi önem taşımaktadır. Bu çerçevede, sadece bireysel sorumluların siyasi yaptırımla cezalandırılması, bunların eylemlerinin yürürlükteki kanunlara göre ayrıca takibat gerektirmesi halinde yargı sürecinin önünün açılması en makul, adil ve hakkaniyete uygun yöntem olacağı düşünülmektedir. İşledikleri fiiller nedeniyle şahsi sorumlulukları Anayasa Mahkemesince tespit edilen parti üyesi ve yöneticilerinin siyasi yaptırımla cezalandırılması halinde, milletvekili olanlar bakımından Anayasa'nın, milletvekilliğinin düşmesine ilişkin 84. maddesinin 5. fıkrası hükümleri uygulanacaktır. Bu şahısların fiilleri ceza kanunları bakanından ayrıca soruşturma ve kovuşturmayı gerektiriyorsa, dokunulmazlıkları bu şekilde kendiliğinden sona ereceğinden, yargı süreçlerinin işletilmesi de imkan dahiline girecektir. Bu yaklaşım, parti içi kontrol ve denetim mekanizmalarının etkin biçimde işlev görmesini sağlayacak ve bu yolla partilerin iç koruma ve
savunma bilinci ve refleksine kavuşmaları mümkün olacaktır.''
Devlet Bahçeli, siyasi partilerin bu şekilde kendilerine çeki düzen verme zorunluluğu hissedeceğini, buna uygun tedbirler alacağını ifade ederek, ''
Şiddeti ve terörü siyasal bir araç olarak gören, anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti ve şiddet kullanmaya dayalı faaliyetleri savunan siyasi partilerin bu çerçevenin dışında tutulması, işlenen bu fiillerin ve sonuçlarının ağırlığı ışığında, adalete ve hakkaniyete aykırı bir durum sayılamayacaktır'' dedi.