Mardin'den bir
akşam vakti gelen haber Türkiye'nin yüreğine kor gibi düştü. 44 kişi hunharca yapılan bir silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Olayın gerçekleşmesinden hemen sonra Mardin'e giden gazeteciler olay sonrası gelişmeleri sıcağı sıcağına aktardı tüm Türkiye'ye. Bu gazeteciler arasında
Hürriyet yazarlarından Faruk Bildirici de vardı. Bildirici, gazetesi için geçtiği gözlem haberinde okuyanları şaşkına çevirdi. Gözden kaçan ayrıntılar başlığı ile verilen haberde Bildirici'nin gözü, annesi, babası veya bir akrabasını kaybeden çocukların
mezar başında Kur'an okumasına takılmıştı. Öldürülen 44 kişi arasında bulunan köy imamı da Bildirici'nin yakaladığı ayrıntılar arasındaydı.
İşte sadece Hürriyet yazarı Faruk Bildirici'nin yakaladığı ve üzerine yaptığı yorumlarla pes dedirttiği gözden kaçan o ayrıntılar hem de noktasına ve virgülüne dokunmadan:
GÖZDEN KAÇAN AYRINTILARA BAK!
Bir de bilgelik dediğiniz nitelik nasıl edinilecek? Elbette eğitimle. Oysa köyden çıkan
üniversite mezunu yok. Anlatılanlara göre, bir tek
damat adaylarından Halil Çelebi var okumuş. O da
Açık Öğretim Fakültesi'nde öğrenci ve yakındaki bir köyde
vekil öğretmen. Onun dışında lise mezunları var, onlar da son yıllarda okumuş.
Zaten köydeki yaşamın içinde okul neredeyse yok. Eğitimi simgeleyen unsurlar köy hayatının hayli uzağında. Şöyle bir bakalım! Köy öğretmeni Sadık Akbulut, saldırı sırasında nerede? Evinde eşiyle birlikte. Çağrıldığı halde nişana gitmemiş. Gerçi eşi Bedia Akbulut, "Uzun süredir görev yaptığımız için köydekilerle çok samimiyiz" diyor ama öğretmen uzanıp uyuya kaldığı için çağrılı olduğu nişana gidememiş. Demek o kadar da önemsememişler nişanı.
İmam ne yapmış peki? 24 yaşındaki imam Kazım Ozan, nişan evine gitmekle kalmamış, yemek sonrasında oracıkta yatsı namazı kıldırmaya durmuş. Evde tek canlı bırakmamaya niyetlenmiş kanlı katiller onu da kurşuna dizip öldürmüş.
Köyde insanlar, imamdan övgüyle sözediyor. İki yıldır köyde olan
genç imamın iki yıl içinde akıcı biçimde
Kürtçe öğrendiğini, maaşından çocuklara hediyeler aldığını anlatıyorlar. Onu anlatırken kullandıkları bir cümle önemli:
"Maaşını çocuklara harcardı. Yeter ki çocuklar Kuran öğrensin derdi."
Cinayet sonrasında dikkatimi çekti, sıra sıra mezar başında oturan çocukların ellerinde Kuran vardı. Hem de Arapça harflerle yazılı. Oturmuş, ölen yakınları için Kuran okuyorlardı. Öyle bir çocuk değildi hemde. Gün boyu farklı zamanlarda değişik çocuklar gördüm, ellerinde Kuranlarıyla mezar başına çökmüşlerdi. Kederlerini o sayfaların arasına saklıyorlardı.
Bu kareler gösteriyor ki, imam amacına ulaşmıştı! Epeyce çocuğa Kuran öğretmeyi başarmıştı. Sonradan açıklandı. Köy okulu ise tatil edilmişti...