Kamuoyunda, sahneye konulan stratejinin '
olağanüstü hal ve sıkı
yönetim' gibi uygulamalara zemin hazırlamayı amaçladığı görüşü hakim.
Ulusal Stratejik
Araştırmalar Kurumu Başkanı
Sedat Laçiner,
sokaklarda
PKK'yı aşan işlerin olduğuna işaret ediyor. "Alttan alta olağanüstü hal, hatta
sıkıyönetim pişiriliyor. Andıçlarda, planlarda yapılamayan işler oluyor." diyen Laçiner,
açılım ilerleyince DTP'ye yerleştirilmiş derin PKK'nın devreye girdiğini, bunların da partiyi kapattırmak ve
kaos için ellerinden geleni yaptığını düşünüyor. Laçiner, şu tespitlerde bulunuyor: "Dertleri ne
Kürtler ne de Kürtçülük. PKK
iç savaş hedefine kilitlenmiş durumda. Şehirler kana bulandıkça
eylem yapmalarına gerek kalmayacak."
Eski DP Genel Başkanı
Süleyman Soylu da, sokak eylemlerinde iki taraflı provokasyon olduğunu belirtiyor. Olağanüstü hali içerecek bir yönetim biçiminin tartışılmasını manidar bulan Soylu, karmaşanın başka tarafa yönelik bakışın sağlanması için gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor.
Yazar Mustafa Akyol ise PKK'nın iç savaş çabasının sebebini şu sözlerle açıklıyor: "Açılım sürecinin sonunda PKK ve Öcalan'ın fonksiyonu kalmayacak. Korkuları bundan kaynaklanıyor."
Bize barış lazım, kavga değil
Metin Özşanlı (Barış Komisyonları Başkanı): Kavga etmek kolay, barışmak ise zordur. Lütfen herkes sakin olsun, birilerinin kurguladığı oyuna gelmesin.
Türkiye'de yaşayan herkes birliktelikten yana olsun, sağduyulu olduğunu göstersin. Bölgede son bir yıldır yaşanan olumlu hava herkesi mutlu etmişti. Sadece karanlık günleri arzu edenler kızıyordu. Çok güzel günler bizi bekliyor. Yeter ki sağduyulu olalım. Kardeşler arasında kavga olmamalı, herkes barışın ince dilini kullanmalı.
Hedef; Türk-Kürt çatışması çıkarmak
Ömer İler (Kanaat önderi): Aslında toplumun genelinde bir gerginlik yok, sadece oluşturulmak istenen gerginlik var. Bu gerginliği 6 ay önceki olumlu havaya dönüştürmek elimizde. Herkes elindeki suyla bu ateşe müdahale etmeli. Kardeş kavgasının hedeflendiğini görüyoruz. Aklıselim öne çıkmalı. Halkın bu süreçte uyanık olması gerekiyor. Her şey artık gün yüzüne çıkıyor, olayların fotoğrafını daha iyi çekebiliyoruz. Hükümetin yürüttüğü açılım sürecini, parti kapatmaları bahane ederek bitirebilirler. Bu tür gerginliklerin, birilerinin arzu ettiği Türk-Kürt çatışması amacıyla yapıldığını görmemiz gerekiyor artık.
Şiddet artarsa herkes kaybeder
Muhammet Akar (eski AK Parti Diyarbakır Merkez İlçe Başkanı): Nevruza kadar çözüm bulunmaması halinde Türkiye, daha büyük tuzaklarla karşı karşıya gelecek. Bir karmaşa ortamında başta
Kürtler olmak üzere bütün demokratlar kaybeder. Türkiye, bu çatışma ortamında enerjisini tüketir. Oysa
ülke son dönemlerde dış politikada çok ciddi adımlar attı. Bölgesel aktör olma yolunda ilerliyor. Ama şiddet artarsa Türkiye, içine kapanır. AB ile ilişkileri zora girer. Pandoranın kutusu kötü yönde açılırsa herkesin kaybı olur.
Biz kardeşiz, oyuna gelmeyin
Hafız Ali Mülayim (Emekli imam): Güneydoğu'da sürekli oynanan oyunlar, bu sıralar ülkenin farklı bölgelerinde sahneleniyor. Herkesin bu süreçte dikkatli olması, oyuna gelmemesi gerekiyor. Birlik ve beraberliğimizi unutmamalı, bunun çimentosu olan din kardeşliğimizi ön plana çıkarmalıyız. Bölgede huzursuzluğun nihayete erdirilmek istendiği bu süreçte herkes sükunetli olmalı, siyasiler halkı sakinleştirecek mesajlar vermeli. Gerginliğin kimseye faydası olmamış, hiç kimse kavgadan kârlı çıkmamıştır. Böyle zor dönemleri daha önce de yaşadık.
Çözüm istemeyenler rahatsız oldu
Fethullah Erbaş (Eski milletvekili): Burada en büyük iş, siyasi parti liderlerine düşüyor. Herkes kendi tabanına hakim olmak için gayret göstermelidir. Daha önce
terör olayları sebebiyle günde belki 40 ile 50 şehit cenazesi kalkıyordu. Çatışmaların en yoğun olduğu dönemlerde bile Türk-Kürt çatışması çıkmadı. Şimdi bu sorunun çözülmesi için adımlar atılırken rahatsız olunmaya başlandı. Herkesin aklıselim içinde hareket etmesi gerekiyor. Türkiye, yaptığı birtakım açılımlarla hem kendi bölgesinde hem de dünyada önemli ülkeler arasındaki yerini alıyor. Bu, Türkiye'nin düşmanlarını rahatsız ediyor. Bundan rahatsızlık duyan ve Türkiye'nin kendi iç sorunlarıyla meşgul olmasını isteyenler, bu tür sorunlarla önümüze sorunlar çıkarıyor.
Siyasi rant için geleceğimizi karartmayın
Ahmet Şen (Hakkâri Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Siyasi rant için toplumu kamplara bölenler gelecekte bunun vebalini öder. Bu topraklar üzerinde bin yıldır kardeş gibi yaşamışız, topraklarımızı ve vatanımızı korumak için cephelerde yan yana mücadele vererek şehit olmuşuz. Oğlu şehit olan Manisalı
baba, şehitliğe giderken bir tarafında Mardinli diğer tarafta Trabzonlu şehit mezarını görünce acısını içine gömüyor. Etle tırnak değil, etle
kemik gibi olmuşuz. Burada provokasyonların olmaması için en büyük sorumluluk siyasi parti liderlerine düşüyor.
ZAMAN