Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, 22
Ekim 1993 tarihinde
operasyon için gittiği Lice'de tek kurşunla öldürüldü. Terörün
silahla bitirilemeyeceğini savunan
paşa,
karakol binasının kapısında alnından vurulmuştu.
Olay, ilk gün gazetelere 'kör kurşun' başlığıyla yansıdı. Ardından 'çatışmada şehit düştü' haberleri sürüldü piyasaya. Ve resmî kayıtlara '
PKK ile çatışmada şehit düşen en yüksek rütbeli asker' olarak geçti. Olayın ardından ele geçirilen Kanas
suikast silahı ortadan kayboldu. Aradan 15 yıl geçti.
Ergenekon soruşturmasıyla birçok faili meçhulün ardındaki sis perdesi de aralanmaya başladı.
Yüksekova Çetesi'ni ortaya çıkaran eski Jandarma
İstihbarat Astsubayı Hüseyin
Oğuz, Bahtiyar Aydın suikastıyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Zaman'a konuşan Oğuz, Aydın'ın,
JİTEM içindeki PKK
itirafçıları tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Terörün şiddetle bitirilemeyeceğini anlatan, sürekli
bölge halkının kazanılması gerektiğini söyleyen paşa, JİTEM ve benzeri illegal yapılanmalara karşıydı. PKK
terörünün tamamen çözülebilmesi için örgüte katılımı engelleyecek önlemlerin alınması gerektiğini savunuyordu. Halkla devleti kaynaştırdığı için hem PKK'nın hem de şiddet ortamından beslenen 'derin yapının' hedefindeydi. Tıpkı aynı dönemde öldürülen Eşref
Bitlis ve
Rıdvan Özden gibi Bahtiyar Aydın dosyası da 'devlete zarar vermemek için' kapandı. Yüksekova Çetesi'ni ortaya çıkaran eski Jandarma İstihbarat Astsubayı
Hüseyin Oğuz, 15 yıl sonra Zaman'a Bahtiyar Aydın suikastıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Bahtiyar Aydın'ın JİTEM'de çalışan PKK itirafçıları tarafından öldürüldüğünü
ölüm tarihinden beri bildiklerini, ancak nasıl öldüğü konusunda bilgileri olmadığını anlattı. 'Nasıl?' sorusunun cevabını ise başka bir soruşturmada öğrendi. 1996'da Hakkari'de görev yaparken Yüksekova'da adam
kaçırma, uyuşturucu ve
silah kaçakçılığı ile ilgili yürüttükleri bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan K.B. isimli bir PKK itirafçısının Bahtiyar Aydın suikastı ile ilgili bilgiler verdiğini aktardı: "Ben sorguladım. Bu itirafçı PKK'nın içinde bir dönem tabur komutanlığına kadar yükselmiş. Teslim olduktan sonra da JİTEM'in eylemlerine katılmış. Bahtiyar Aydın'ı öldürdüklerini itiraf etti. Generali vurmak için Yüksekova'dan Lice'ye kendilerini
Albay Hamdi P.'nin helikopterle götürdüğünü söyledi."
Hüseyin Oğuz, Bahtiyar Aydın suikastı ile ilgili bilgilerin de yar aldığı dosyayı hazırlayıp bir üst komutanı Albay Hamdi Çakır'a iletiyor. İddialar üzerine hemen bir toplantı düzenleniyor.
Devlet zarar görmemeli!
Hüseyin Oğuz bu süreçte yaşananları şöyle anlatıyor: "Yapılması gereken yapılmadı. Toplantıda çok olumsuz ortam oluştu. 'Devlet zarar görür' dendi. İşin içind
e devletin bir albayı var. O toplantıda işler koptu. Ve bu olayın kapatılarak, ifadelerin sil baştan yeniden alınmasına karar verildi. Sadece Mecit Baskın'ın kaçırma olayına dönüştü soruşturma. Beni de hemen anında soruşturmadan el çektirdiler, görevden aldılar."
Suikastı düzenleyenlerin çete olduğunu söyleyen Hüseyin Oğuz, "Devletin içine girmiş, şahsi menfaatleri için çalışan tipler. Bunlar vatansever de değil, milliyetçi de değil." diye konuştu. Olayda kullanılan silahın daha sonra Diyarbakır DGM'ye kadar gittiğini ifade etti: "Sonra o silaha ne oldu bilmiyorum. İzini kaybettik. TSK'nın envanterinde olan bir silah değildi. Bu kaçakçılar kanalıyla alınmış bir Kanas'tı."
JİTEM içindeki itirafçıların devletin imkanlarını kullanarak PKK lehine işler yaptığını söyleyen Hüseyin Oğuz, bunların çoğunun örgütle ilişkilerini sürdürdüğünü söylüyor. Terörün bitmesini istemeyen JİTEM ve PKK'nın ortak eylemler yaptığını anlatıyor.
Uyuşturucu ve silah sevkiyatının
arama noktalarından rahatça geçen JİTEM arabalarıyla yapıldığını belirtiyor: "Bahtiyar Aydın'ı da bu yüzden öldürdüler. PKK itirafçısı ifadesinde, paşayı, olayların çözülmesini istediği, insanların dağa çıkmaması için uğraştığı ve vatandaşa doğruları anlatıp ikna etmeye çalıştığı için öldürüldüğünü söyledi."
Gizli tanık, cinayetin ayrıntılarını anlatıyor
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastı, Ergenekon iddianamesinde de kısaca yer alıyor. 4 Haziran 2008'de ifadesine başvurulan, uzun yıllar PKK
terör örgütü içinde yer almış
gizli tanık Deniz, dönemin Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz'un söylediklerini doğruluyor. Paşanın uydurma bir ihbarla Lice'ye çekildiğini anlatan tanık, şunları söylüyor: "1993'te operasyonlar sürerken askerlerin
telsiz konuşmalarında 'geri çekiliyoruz, paşa vuruldu' şeklinde haberler duyduk. Lice'de PKK militanlarının büyük bir
baskın yaptığı söylenerek paşanın Lice'ye gelmesi sağlanmış. Helikopterden iner inmez bir asker tarafından öldürüldüğünü, o askerin de başka bir asker tarafından vurulduğunu öğrendim. Kesinlikle bu olayı PKK örgütü yapmadı. Paşanın ne amaçla ve kim tarafından öldürüldüğünü bilmiyorum. Bu konunun
Ergenekon soruşturması kapsamında ele alınmasının uygun olacağını düşünüyorum."
ZAMAN