DP'nin eski GİK üyeleriyle dün
akşam saatlerinde Erzurum'da gelen
Süleyman Soylu, sabah saatlerinde Ağrı'ya geçmeden önce skandal ses kaydıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Soylu,
Türkiye'de bir kesimin
iktidar kaybı korkusu yaşadığını kaydetti.
Yargının uzun yıllardır elinde bulundurduğu gücü özellikle anayasa değişikliği ile ellerinden alınacağı korkusu yaşadığını ve bu nedenle BDP'den medet umar hale geldiklerine dikkat çeken Soylu, "Türkiye'de de bir kesimin anlaşılıyor ki iktidar kaybına tahammülü yok. Yani uzun zamandır sürdürdükleri iktidarı özellikle
Anayasa değişikliği ile ellerinden kaybolacağını, ellerinden kayacaklarını görenler ve bunu anlayanlar her türlü strateji ve taktiği ortaya koyuyor. Bunun için BDP'den medet umuyorlar, bunun için
genel af talebinden medet umuyor. Bunun için her türlü stratejik ilişkiye girmekten de kaçınmıyorlar." dedi.
Kendisinin bu son yaşananları
yüksek yargıda sistemin iflası olarak gördüğüne vurgu yapan Soylu, "Bu sistemin iflası aslında bir telaşı peşinden getiriyor. Bugüne kadar Türkiye'de karanlık olayları ne türlü bir organizasyonla ve ne türlü
akılla yürüttükleri apaçık ortaya çıkmaktadır. Yani eğer yargı Türkiye'de siyasetin içerisine bu kadar müdahale ediyor ve Türkiye'yi yönetme hevesinden bu kadar büyük medet umuyorsa bu Türkiye için en büyük meselelerden bir tanesidir. Yani siyasetçi eleştirilir, tartışılır, iğdiş edilir. Ama devletin koruması altındaki yargı ve diğer bürokratik kurumlar bu konuda oldukça önemli ve ciddi meselelerde kamuoyunda açık bir şekilde bulunmazlar." diye konuştu.
12
Eylül referandumunda ülkenin '
evet' diyerek devletin temel çarklarında yaşanan bozulmaya 'dur' diyeceğini söyleyen Soylu sözlerini şöyle sürdürdü: "Karşılıklı cepheleşmelerden, restleşmelerden anlaşılıyorki bugüne kadar olan ilişkilerde bu tür organizasyonlar var idi. Zaten buna ait kontrgerilla şüpheleri, millete sirayeti, millet tarafından, entelektüel, aydınlar, bu konuya muhatap olan başbakanlarca dile getiriyordu dönem dönem. Bugün bizim gördüğümüz temel mesele neredeys
e devletin temel çarkının tamamen bozulduğudur ve bu temel çarkının düzeltilmesi için
12 Eylül 2010 tarihinin fırsat olduğudur. Hepimiz bir akıl tutulması yaşıyoruz. Bir taraftan yargı Türkiye'deki
PKK terör olayı ile BDP ile ilgili her türlü meselenin içinde, bir taraftan TSK'nın ciddi şekilde içerisinde karmaşıklar var. Heronlarla, mayınlarla ilgili Türkiye'de akıl karıştırıcı bir olayın içinde olduğu biliniyor. Diğer taraftan bürokrasinin bu konuda net bir kafa karışıklığı içinde olduğu."
Türkiye'de hukukun çiğnendiğini ve iğdiş edildiğini savunan Soylu, bunu hukuka bulaşan ideolojiye bağladı. Soylu, "hukuk çürümüş bu ideolojik bir anlayışın içerisine konulmuş. Ve onun hemen akabinde onunla bir iktidar oluşturulmuş. Bu paralel iktidar Türkiye'de
derin devlet yapısıyla da ortak bir anlayışı beraberinde götürmüş ve benim kanaatime göre milleti çok ciddi biçimde, çok uzun zamandan beri milletin değerleriyle örtüşmeyen bir
yönetim tarzına milleti sürüklemiştir. Ortada olan durum nettir ve açıktır. Türkiye'nin yönetimi milletten kaçırılmaktadır. Ortadan olan durum açık ve net. Türkiye'de
komplo teorileri ve mühendislikler üzerinden yıllardır milletimize ciddi biçimde ameliyatlar uygulanmaktadır." dedi.