BDP Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak ile yeni anayasa konusunda görüş alışverişinde bulunmak amacıyla
Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal'ı makamında ziyaret etti.
Yaklaşık 40 dakika süren görüşmenin ardından Demirtaş ile Ünsal, birlikte açıklama yaptı.
Ünsal, referandumun ardından
toplumda yeni bir anayasa yapılması konusunda mutabakat oluştuğunu belirtti.
Demirtaş ve Kışanak ile yaptıkları görüşmede, hazırlanacak anayasayla ilgili olarak
sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde bir çalışma yürütülmesinin daha verimli olacağını dile getirdiklerini belirten Ünsal, bu konuda sivil toplum kuruluşlarının siyasiler üzerinde
baskı oluşturması gerektiğini ifade etti.
Ünsal, ''Seçime 8 ay kalmış bir parlamentonun gündeminde yeni anayasanın şekillenmesinin olacağını düşünmek gerçekçi değil'' dedi.
''KÜRT SORUNU İLE İLGİLİ NE YAPACAKSA AÇIKLAMASI LAZIM''
BDP Genel Başkanı Demirtaş, ''yeni bir anayasa'' söylemi yerine ''nasıl bir anayasa'' söylemininin öne çıkması gerektiğini belirterek, seçime kadar olan kısıtlı zamanı verimli ve dikkatli kullanmak gerektiğini ifade etti.
Sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde farklı kesimlerin nasıl bir anayasa istediklerini
tartışması gerektiğini dile getiren Demirtaş, ''Bu iş siyasi partilerin odaya kapanarak yeni bir anayasa yapması şeklinde bir sürece teslim edilmemeli'' diye konuştu.
Demirtaş, yeni anayasaya ilişkin olarak önümüzdeki hafta
TOBB yetkilileri ile sonraki hafta da
TÜSİAD yetkilileriyle görüşeceklerini belirterek, ''Bu tartışma süreci umarım bir bütün olarak canlı, hararetli bir anayasa yapma sürecine dönüşür'' dedi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Demirtaş, ''Abdullah
Öcalan '31 Ekime kadar çözüm için gelinmezse kellem de gitse karışmayacağım' dedi. Bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''BDP olarak
Türkiye'de ölümlerin durması,
Kürt sorunundan kaynaklanan çatışmaların nihai olarak son bulması için çaba içerisindeyiz. Temennimiz o ki bu çağrılarımız karşılık bulur. Askeri operasyonların durması gerektiğini ifade etmiştik. Bu çağrıda ne kadar haklı olduğumuz Tunceli'de yaşanan acı olaylarla ortaya çıktı. Çatışmaların durması için tek taraflı
ateşkes yetmiyor. Askeri ve siyasi operasyonları durdurup siyaseten çözüm arayışlarına, sivil toplumun çözüm arayışlarına şans tanımaları lazım.
Hükümet bu işi de bir oyalama taktiği ile götürmeye çalışıyorsa bütün Türkiye toplumunu yanıltmış, kandırmış olur. Biz buna izin veremeyiz. Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye'nin barışı, AKP'den, siyasi partilerden, o koltuklardan daha değerlidir. Artık AKP oyalamayı bırakmalıdır. Biz oyaladığını düşünüyoruz.
Kürt sorunu ile ilgili ne yapacaksa elinde somut ne varsa açıklaması lazım. Herkes BDP ile AKP'nin birlikte çalışıp şu anda proje ürettiğini sanıyor olabilir. Ben açık söyleyeyim, biz Hükümetin nasıl adımlar atmaya hazırlandığını, çözüm konusunda anayasal, yasal ve idari düzeyde nasıl
gelişim yaşanacağını bilmiyoruz. 1.5 yıldan bu yana kamuoyu bunu merak ediyor. Ancak Hükümet seçime kadar bu işi bu şekilde götürmeyi hesaplıyor. Bu çok yanlış.''
Demirtaş, bazı CHP'lilerin ''
Cumhuriyet Bayramı
resepsiyonuna katılmayacakları'' yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, ''
Başörtüsü konusunun
inanç özgürlüğü olarak ele alınması ve zulme dönüşmüş bu meselenin bir an önce çözülmesi gerektiğini'' söyledi.
''Bir insanın neye, nasıl inanacağını devletin belirleyemeyeceğini'' ifade eden Demirtaş, ''(Bunu okulda yaşayıp
vergi dairesinde yaşayamazsın) diyemez. (Bunu evinde yaşayıp Çankaya'da yaşayamazsın) diyemez. İnanç her yerde özgür olmalı. Bu Çankayada olur hastanede olur okulda olur. Bu konuda ayrım gözetmek inanç özgürlüğüne engel koymaktır. CHP'nin yaklaşımı CHP'yi bağlar. Biz BDP olarak bugüne kadar resepsiyon
protesto etmedik. Hele başörtüsü ile ilgili olarak böyle bir gerekçeden dolayı asla böyle bir yaklaşımımız olmaz'' dedi.