Demokratikleşme taleplerinde en radikal söyleme sahip
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP),
darbe Anayasası'nın değiştirilmesine
destek vermiyor.
Partileri sürekli kapatılan ve her fırsatta bu sıkıntıyı dile getiren BDP, bu sorunu ortadan kaldıracak oylamaya katılmadı. "Paket 330'un altında kalırsa,
Ergenekon'un zaferi olur" diyen BDP'li
Ufuk Uras bile parti
kapatmayı zorlaştıran madde için Meclis'e girmedi. Peki,
Anayasa değişikliği paketine başlarda destek olacağı sinyallerini veren BDP, ne oldu da
CHP ve MHP ile aynı safta buluştu? BDP'nin hem tabanı hem de söylemiyle çelişen bu tavrını ABD'de yaşayan
Kürt aydınlardan
Cevdet Akbay ile konuştuk. Fayetteville
Eyalet Üniversitesi Öğretim Üyesi Akbay, "Bunun tek bir sebebi var, o da
derin devlet ve
Öcalan'ın devreye girmesi" diyor.
Pakete destek vermek için öne sürdükleri '
seçim barajının düşürülmesi ve partilerine hazine yardımı yapılması' isteği Anayasa değişikliğine karşı olmak için haklı sebepler midir?
Bu istekler makul ve yerinde aslında. Bu talepler karşılanmıyor diye değişikliğe karşı çıkmanın haklı ve mantıklı bir yanı yoktur. Değişiklikler engellendiğinde talepleri gerçekleşmiş mi olacak?
Hayır. Hedeflenen değişikliklerin gerçekleşmesi, BDP'nin ve temsil ettiği
Kürtler'in zararına mı? Hayır. Aksine yararınadır. Aslına bakılırsa değişiklerin başarıyla gerçekleşmesi durumunda BDP'nin taleplerinin daha rahat kabul edilebileceği bir ortam oluşur. Yine de bu taleplerin BDP'den çok,
AK Parti'yi köşeye sıkıştırmak için Öcalan'dan geldiğini tahmin ediyorum.
AMAÇ
PKK'YI CANLANDIRMAK
Öcalan, AK Parti'yi köşeye sıkıştırmakla neyin peşinde?
Demokrasi, yıllarca
OHAL, militarizm altında inim inim inleyen Kürtlerin istediği bir şeydir ama aynı
demokrasi Öcalan'ın aleyhinedir. Demokratik
sistem demek Öcalan'in ve
aile şirketi gibi kullandığı PKK'nın tasfiyesi demektir. Öcalan bu tür dayatmalarla aslında BDP'yi güçsüzleştirip, derin devletin tetikçiliğini yapmaktan başka bir işe yaramayan PKK'yı canlandırmaya çalışmaktadır. Kürtleri 'siyasi isteklerimiz karşılanmıyor, biz de dağa çıkacağız' demeye zorluyorlar bir bakıma.
Perde arkasındaki asıl talebin 'KCK soruşturmasından
tutuklu partililerin serbest bırakılması' olduğu ileri sürülüyor. Böyle bir durum söz konusu olabilir mi?
KCK soruşturmasının Ergenekon'un Kürt ayağı ile ilgili olduğuna inanıyorum.
KCK operasyonuna en büyük itirazın BDP'den çok Öcalan'dan geldiği muhakkaktır. Kürt Ergenekon'u olarak bilinen KCK ile
Ergenekon Terör Örgütü arasında bir amaç ve
hedef birlikteliği olduğu gözden kaçmıyor. Mesela KCK operasyonu çerçevesinde tutuklanan Hatip Dicle'nin Habur'daki 'seyyar
mahkeme' konusundaki açıklamasından sadece beş gün sonra
Abdurrahman Yalçınkaya'nın durumdan vazife çıkarması tesadüf olamaz. Cemil Bayık'ın geçen şubat ayında "AKP yetkilileri mahkemelik olacak" kehanetiyle son günlerde bir
Anayasa Mahkemesi üyesine ait olduğu iddia edilen "Bizim kararımızla birlikte milletvekillikleri de düşecek. Hepsi hakkında bin ton
dava var; hepsini içeri alacaklar" ifadeleri arasında paralellik dikkat
çekici. Söz konusu üyenin AK Parti'yi kapatmak için
Nisan-
Mayıs ayını işaret etmesi ile Öcalan'ın 7 Nisan 2010 tarihli avukatlar görüşmesinde "Mayıs'ta kritik şeyler olabilir" kehanetinde bulunması Kürt ve Türk Ergenekonları arasındaki irtibatı ve hedef birliğini gösteriyor.
HESABI BDP'NİN KAPATILMASI
BDP, parti kapatmalarından
mağdur olan çizginin devamı. Söylemlerinde bu durumu eleştirmesine rağmen ilgili maddeye destek vermedi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
BDP, bu maddenin geçmemesinde rol alarak ipini
Yargıtay Başsavcısı'nın eline vermiş oldu. Bu duruma en cok Öcalan sevinmiştir. Çünkü onun beklentisi şu: Önümüzdeki genel seçimlerden bir müddet önce BDP kapatılacak, Kürtler de bu tavra tepki gösterip PKK'ya yönelecek. BDP'nin bu tavrından sonra Kürtler'in bu kirli oyuna geleceklerini sanmıyorum artık. BDP, samimiyetsizliğini gösterdi. Kürtler bu tavrı önümüzdeki seçimlerde değerlendireceklerdir.
BDP milletvekillerinin bağımsız hareket etmesi durumunda en az 10 '
evet' oyunun çıkacağı görüşü mevcut. Böyle bir yapı var mı BDP'de?
BDP'nin homojen bir yapıda olmadığı, içinde makul birçok insanın olduğu bir gerçektir. Tıpkı AK Parti'de derin bazı zatların olduğu gerçeği gibi. Ergenekon teşkilatı, Öcalan aracılığıyla BDP'lilerin oylamaya katılmasını engelledi. AK Parti içindeki adamlarına da 'hayır' oyu verdirerek AK Parti'yi kapatma konusunda ciddi olduklarını gösterdiler.
Darbecileri kurtaran parti oldu
BDP, darbecilerin yargılanmasına imkân sağlayan geçici 15. Madde için yapılan oylamada da aynı tavrı sergiledi.
Bu tavrıyla Kürtlerin taleplerinden uzak, sadece Öcalan'ın şahsi '
burun akıntısı ve kasıntısına' odaklandıklarını gösteriyor. BDP'nin '
Diyarbakır Cehennemi'nde hayatını kaybedenlere biraz saygısı olsaydı sırf bu madde için gidip 'evet' oyu vermesi gerekirdi. Bu tavrıyla 12
Eylül darbecilerini kurtaran parti durumuna düşmüştür artık.
Sisteme angaje edildi
BDP'nin Anayasa değişikliği oylamalarında taban ve fikir olarak kendisine zıt, hatta çoğu zaman ters düştüğü CHP ve MHP ile aynı safta yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP ve MHP farklı kulvarlarda olsalar da uysal birer sistem partileridirler ve darbe anayasasını cansiperane savunmaları fazla şaşırtıcı değil. Asıl şaşırtıcı olan
12 Eylül darbesini iliklerine kadar hisseden, en acımasız işkencelerden geçirilen, en ağır faturalar ödetilen Kürtleri temsilen
siyaset sahnesinde bulunan BDP'nin tavrıdır. Dikkat edilirse BDP, ilk başlarda yapılması düşünülen değişikliklere olumlu tepki verdi. Fakat Öcalan'ın devreye girmesiyle, daha doğrusu 'devreye sokulmasıyla' BDP pozisyon değiştirip CHP ile MHP safına yerleştirildi. Politik olarak 'Kürtlerin CHP'si' olarak görülse de eğer özgür iradesiyle hareket etmesine müsaade edilse, BDP'nin CHP ve MHP ile aynı safta duracağına ihtimal vermiyorum. Gerekçesi ne olursa olsun böyle bir durum partinin intiharı demektir ve bunu Kürtlere izah edemezler. İçinde 'derin' diyebileceğimiz insanlar olsa da BDP'nin genel olarak 'sistem partisi' olduğu söylenemez ama parti şu an 'sistemin adamı' olan Öcalan tarafından sisteme angaje edilmiştir.
Parlamentoyu önemsemiyor
Yazar Ümit
Fırat: Bu durum BDP'nin genel tavrına aykırı düşen bir gelişme değil. Partinin kapatılmasının BDP'yi ayakta tutan esas yapı bakımından bir anlamı yok. Kapatılırsa yeniden kurulur. Zaten buna Öcalan ve PKK karar veriyor. Parlamentoda olmak da onlar için çok önemli değil. Esas olan kitlenin desteği devam ediyor mu, o önemli. Başsavcının PKK'yı kapatacak bir pozisyonu olmadığına göre onlar için fazla bir şey fark etmiyor.
Ergenekon'un siyasi ayağı
Yazar
Mehmet Metiner: BDP diye bağımsız bir parti yok. PKK var. Dolayısıyla PKK üzerinden bir değerlendirme yapmak daha doğru olur. Çünkü Öcalan ve Kandil'in talimatları doğrultusunda hareket ettiler. Dolayısıyla Kürt Ergenekonu bağlamında PKK'yı bir yere oturtmak gerekiyor. BDP'yi 'Kürt Ergenekon'unun siyasal ayağını oluşturan bir parti olarak değerlendirmek gerekir. BDP, seçimlerde
militan unsurları dışında tabanını tutamaz.
Kürtlere hiçbir yararı olmaz
Dr. Tarık
Ziya Ekinci: BDP'nin, 'CHP ve MHP'nin takip ettiği politikanın bir parçası olmayacağım' demesi lazım. Ama bunu söylemiyor. Hatta Öcalan, 'ret cephesine katılın, bir ret cephesi oluşturun' diyor. Bu CHP ve MHP ile
işbirliği yapın anlamına geliyor. Bu yaklaşımı son derece tehlikeli ve zararlı buluyorum. Kürtler açısından bir yarar getirmeyeceğine, zarar getireceğine inanıyorum.
YENİ ŞAFAK