Oyak'ın,
eleman tasfiyesi yaparken 28
Şubat sürecinde etkin bir rol oynayan BÇG'nin
fişleme belgelerini dikkate aldığı ortaya çıktı. Türkiye'nin en büyük yassı çelik üreticisi Erdemir'i devralan
Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun (Oyak) şirkette 35 üst düzey yöneticinin işine son vermesiyle ilgili farklı ayrıntılar ortaya çıktı. İşten çıkarılan
personelin daha önce
Batı Çalışma Grubu’nca (BÇG) fişlenmesi konu ile ilgili tartışmaları yeni bir boyuta taşıdı.
28 Şubat sürecinde bürokratlardan işadamlarına kadar pek çok kişi hakkında hazırladığı fişlerle gündeme gelen BÇG'nin varlığını resmî kaynaklar doğrulamamıştı. Ancak, 13
Mart 2003 tarihli ve Tuğamiral D.K. imzasıyla
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderilen belgede Erdemir Fabrikası'nın bulunduğu
Zonguldak Ereğli'deki fişleme hakkında şu ifadeler yer alıyor: “İlgi (a) ile tesis edilen ‘Batı Çalışma Grubu'
rapor sisteminin, aynı esaslarla yeniden aktive edileceği ve irticai faaliyetlerin doğrudan
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na intikal ettirilmesi ilgi (b) ve (c) ile bildirilmiştir.” Aynı yazıda ilçedeki milli eğitim müdürü,
müftü yardımcısı, ticarethaneler hakkında ‘AKP'ye
destek sağlıyor’, ‘Nakşibendi’, ‘Süleymancı’, ‘Nurcu’, ‘irticai faaliyette bulunuyor’, ‘28 Şubat sürecinde bölgeden uzaklaştırılan öğretmenleri geri getiriyor’ gibi nitelendirmeler yapılıyor.
Özet bilginin ardından, ‘Erdemir'e ilişkin elde edilen bilgiler' başlığı altında dönemin Yönetim Kurulu Başkanı
Recai Berber ve Genel Müdür Abdülkerim Dervişoğlu başta olmak üzere üst düzey yöneticiler hakkında “Erdemir'deki
yönetim değişikliğinin hitamında (sonrasında) Nakşibendi tarikatı etkisinde olan bir yapılanmaya girildiği istihbar edilmiş olup, yeni yönetim kurulunda görev alanlar ile bu hususta elde edilen detaylı bilgiler ek c'de arz edilmiştir.” ifadelerine yer veriliyor. Raporda ismi geçen yöneticiler, üç hafta önce Oyak yönetimi tarafından görevden alındı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki BÇG’nin fişleme faaliyetleri, 13 Mart 2003’te
AK Parti'nin Erdemir Yönetim Kurulu'nu değiştirmesiyle başladı.
Bunun üzerine durumdan vazife çıkaran BÇG, Tümamiral D.K.'nın ‘olur'u ile ‘gizli' çalışmalara başladı. Faaliyet kapsamında stratejik öneme sahip olan Erdemir'in tüm üst düzey yöneticileri yakın izlemeye alındı. Yürütülen çalışmalar Dnz.
Binbaşı İ.T. tarafından rapora döküldü. Dört sayfalık ‘gizli' ibareli ‘Erdemir Raporu'nda Yönetim Kurulu'nda görev yapan dokuz kişiden yedisinin ‘AKP ile direkt ilişkisi olduğu' ileri sürülüyor. Erdemir'de Nakşibendîlerin hâkim olmaya çalıştığının öne sürüldüğü yazıda, bunun için yaşları 50 ila 55 arasında değişen 300 kişinin işten çıkarılıp yerlerine AKP'ye yakın görüşlerdeki isimlerin alındığı iddia ediliyor: “... Erdemir içindeki personel tasfiyelerinin genel müdürün (Abdülkerim Dervişoğlu) inisiyatifinde olmayıp, Nakşibendî tarikatının bölgesel planı izlenerek, yeni yönetim kurulu ve AKP mahalli yönetimi tasarruflarıyla yürütülmekte olduğu sanılmaktadır.”
İstihbarat Deniz Binbaşı İ.T., şirketin
ekonomik faaliyetleri ve Borsa'daki durumuna ilişkin de ilginç iddialarda bulunuyor. Buna göre şirketin yönetiminde yaşanan değişim ve büyük çaplı işten çıkarmalar yüzünden şirketin piyasa değeri yüzde 49 düştü. Yazıda, Erdemir'in piyasa değerinin kasıtlı olarak düşürülerek ‘yeşil
sermayeye' verilmek istendiği ileri sürülüyor: “... Diğer bir öngörü ise Erdemir'in bilinçli olarak, piyasa değerinin ucuzlatılmakta olduğudur. Bilahare Erdemir stratejik yatırımının ve stratejik nitelikteki limanının özel sermaye gruplarının eline geçirilmesi sağlanacaktır. Üç yıl içinde kâr patlaması yapması düşünülen Erdemir'in ‘yeşil sermaye'nin eline geçmesi halinde Koç ve
Sabancı grupları ile baş edebilecek mali portföye kısa sürede ulaşabileceği uzmanlarca değerlendirilmektedir.” İ.T.'nin bu iddialarına karşılık AK Parti tarafından atanan kadrolarla Erdemir, Türkiye'nin en kârlı işletmelerinden birisi haline geldi. 2002 yılında 450 milyon dolar piyasa değerine sahip olan Erdemir, dünya çelik fiyatlarındaki artış ve başarılı bir yönetimle 6 milyar dolara özelleştirildi.
28 Şubat’ın fişleme merkezi
28 Şubat sürecinde kurulan Batı Çalışma Grubu (BÇG), dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Güven Erkaya'nın açıklamalarına göre,
Genelkurmay Başkanı'nın direktifiyle MGK kararlarından sonra kendine çıkarmış olduğu görevle faaliyete geçmişti. BÇG, ‘irtica' ile mücadele kapsamında
finans, eğitim, sağlık, sanayi ve
hizmet sektöründe faaliyet gösteren kişi ve şirketlerin fişlenmesi üstlenmişti. İllegal
örgüt il ve ilçelerdeki tüm dernekler, vakıflar, meslek kuruluşları,
işçi ve işveren sendikaları ve konfederasyonlar, yükseköğrenim kurumları, yurtlar, üst düzey yöneticiler (vali,
kaymakam,
büyükşehir belediye başkanları) ile diğer mülki makamlarda bulunan görevlilere (müdür, daire başkanları) ait biyografiler, söz konusu kişilerin siyasi görüşleri, il genel meclisi ve belediye meclis üyeleri, siyasi parti teşkilatı yönetim kadroları, yerel TV,
radyo,
gazete,
dergi ve diğer basın yayın kuruluşlarının fişlenmesi için tüm askerî birliklerden bilgi talebinde bulunuyordu.
BÇG’nin Erdemir tahminleri tutmadı
Batı Çalışma Grubu’nun Deniz Binbaşı İ.T. ismi ile rapora dökülen fişlemesinde Erdemir'in ekonomik yapısına dönük
komplo teorilerini andıran yorumlar var. Buna göre, Erdemir'in değeri kasıtlı düşürülerek ‘yeşil sermayeye’ verilmek isteniyor. İddiaların aksine Erdemir, Türkiye'nin en kârlı işletmelerinden biri oldu. 2002’de 450 milyon dolar piyasa değeri olan Erdemir 6 milyar dolar üzerinden özelleşti.
‘Fabrikada ipler başkalarının elinde’
BÇG tarafından hazırlanan ‘rapor’da
fabrika yönetiminin, siyasi iktidarın güdümünde hareket ettiği öne sürülüyor: “Erdemir Genel Müdürlüğü görevine getirilen Abdülkerim Dervişoğlu'nun 1994 öncesinde Erdemir'de 26 yıl çalışarak işletmelerden sorumlu genel müdür yardımcılığına kadar yükseldiği, konusu hakkında bilgili, işini iyi yapan ve bu konuda personelini sıkı
kontrol eden birisi olduğu; ancak söz konusu dönemde dinî duyguları kuvvetli kişileri çevresinde topladığı, bu kişileri oruç tutmalarından cuma namazlarına iştirak etmelerine kadar takip ettiği ve kendilerine manevi
baskı uyguladığı öğrenilmiştir. Kendisinin mütedeyyin çizgide görünmekle birlikte bulunduğu koltuğa bir kukla olarak oturtulduğu anlaşılmakta olup, Erdemir içindeki personel tasfiyelerinin genel müdürün inisiyatifinde olmayıp, Nakşibendi tarikatının bölgesel planını izleyerek, yeni yönetim kurulu ve AKP mahalli yönetimi tasarruflarıyla yürütülmekte olduğu sanılmaktadır.”.... “Şirketin yönetiminde alınan kararlarda, Genel Müdür Abdülkerim Dervişoğlu'ndan ziyade Yönetim Kurulu Başkanı Recai Berber söz sahibi olarak görülse de aslında alınan kararların daha yukarıda bulunan kişiler tarafından alındığı ve iplerin onların elinde olduğu anlaşılmaktadır.”
Tepkiler artınca Arcelor ortaklığından vazgeçti
Oyak, 4
Ekim 2005'te gerçekleştirilen Erdemir özelleştirmesinde 2,77 milyar dolarlık teklifle ihaleyi kazanan taraf oldu. “Milli şirketi yabancıya kaptırmama” sloganıyla ihaleye giren Oyak, ihaleden bir hafta sonra Hintli çelik devi Mittal ile
ortaklık görüşmelerine başladı. Bu görüşmelerden sonuç alamayan şirket yönetimi, aralık ayında bu sefer
Lüksemburg merkezli Arcelor ile masaya oturdu. Bu grupla el sıkıştığını açıklayan Oyak, Şubat 2006'da bu ortaklıktan vazgeçtiğini duyurdu. Ciddi bir deneyim ve sermaye gerektiren çelik sektöründe etkin olabilmek için ciddi yatırımlar yapması gereken şirket, finansman konusundaki sıkıntıyı kendi kaynakları ile aşacağını açıkladı.
ZAMAN