Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Millet ve Adalet Partisi’nin (MİLAD) kurucuları arasında yer alan, eski İçişleri Bakanı ve Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin'in 'Uludere ile TSK'ya, böcek ile Emniyet'e tuzak kuruldu' açıklamasını da değerlendirdi. Destici, "Burada hem millete büyük bir bedel ödettiriliyor hem de TSK bu işin altında bırakılarak bir itibarsızlaştırma operasyonu yapıldı." ifadesini kullandı.
Büyük Birlik Partisi Kocaeli İl Teşkilatı, 'Çözüm süreci mi? Bölünme süreci mi?' konulu panel düzenledi. Moderatörlüğünü BBP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Karacan'ın yaptığı panele Rota Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık, Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ruhittin Sönmez ve araştırmacı-yazar Ahmet Türk konuşmacı olarak katıldı. Panele katılan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de açılış konuşması yaptı.
"DOĞU TÜRKİSTANLILARA SAHİP ÇIKIN"
Destici, Tayland'a sığınan 300 Doğu Türkistanlı'nın durumuna değindi. Destici, şunları kaydetti: "Yeryüzünün her tarafında, nerede bir Türk İslam coğrafyası varsa, orada bağımsızlık kazanılmamışsa mutlaka zulüm var. Bu zulmü en acı bir şekilde, en şiddetli bir şekilde yaşayan coğrafyalardan birisi de Doğu Türkistan, orada kardeşlerimiz. Ve maalesef sahipsiz bırakılmış vaziyetler. Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti'nin başta cumhurbaşkanına, başbakanı ve dışişleri bakanına sesleniyorum. Eğer şu an Tayland'a sığınmış olan 300 tane Doğu Türkistanlı'yı Türkiye'ye almaz, Çin'e iadesine, onların katline göz yumarsa iki elimiz yakanızda olur. Bunu unutmayın. 300 binlercesini sorgusuz sualsiz güney sınırımızdan Türkiye'ye sokarken 300 tane bizim kardeşimiz olan Doğu Türkistanlıyı zalim Çin'in insafına terk ederseniz bunun iki cihanda hesabını veremezsiniz. Bu konunun takipçisi olduğumu bilmenizi istiyorum."
"BU ADALET SİSTEMİNİN KÖKÜNE DİNAMİT KOYMAKTIR"
Destici, yeni yargı paketine vurgu yaptı. Destici, "AKP iktidarının en belirgin özelliklerinden bir tanesi de yargı sistemiyle sürekli oynaması. Kendi iktidarı döneminde de çok çelişkili yargı paketlerini çıkarttı. Kendisiyle çelişti. Bunun bir tek izahı var. Hangi dönemde, hangi senede, hangi ayda, hangi değişiklik işine gelmişse onu yapmaktan çekinmedi. Bugün de yine bir yargı düzenlemesi Meclis'te. Yeni bir yargı paketi yolda ve bu sefer direkt müdahale yargının en üst mahkemelerine yapılmak isteniyor. Bu açıkça yargıya zaten müdahale çekinmiyor, bunu çok net bir şekilde pervasız şekilde yapıyor. Ama bu adalet sisteminin köküne dinamit koymaktır. Türkiye'de adalet sistemini yerle bir etmektedir, siyasallaştırmaktır, tarafsızlığını ve bağımsızlığını ortadan kaldırmaktır. Onun için buna bir dur denmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu düzenlemeye karşı olduğumuzu net bir şekilde ifade etmek istiyoruz." dedi.
'ÖCALAN'IN ZOR DURUMDA BIRAKILMASI' SÖZÜ
Destici, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a Abdullah Öcalan ile ilgili sözlerine tepki gösterdi. Destici, şunları kaydetti: " 'Öcalan itibarsızlaştırılıyor.' HDP'nin Eş Başkanı Demirtaş açıklama yapıyor. Diyor ki, 'Sekretarya oluşturulması konusunda, gözlemci bir güç oluşturulması konusunda, İmralı'ya gidecek heyetlerin genişletilmesi konusunda hükumetle aramızda bir mutabakat var. Eğer bunu inkar ederlerse o zaman hodri meydan. İmralı görüşme tutanaklarını açıklayalım' diyor ve meydan okuyor. Hükumet sözcüsüne dönerek de şunu söylüyor. Diyor ki 'Seni başbakan yapmadılar diye ağlamayı bırak, sızlanmayı bırak ve sen de artık gerçekleri gör ve gerçekleri konuş' diyor. Şimdi ne beklersiniz, buna başbakan yardımcısının ve hükümet sözcüsünün nasıl bir cevap vermesini beklersiniz? Ama verdiği cevap onun söylediklerinden daha utanç verici. Bakın ne diyor: 'Demirtaş'ın açıklamaları, söylenenler hükümeti zor duruma düşürüyor' diyor. 'Hükümeti zor düşürme' diyor. 'Evet biz birtakım vaatlerde bulunmadık ama bu talepleri oturur müzakere eder ve kabul ederiz.' diyor net ve açık bir şekilde. 'Siz bu açıklamalarınızla sadece hükümete zarar vermiyorsunuz' diyor. 'Siz bu açıklamalarınızla Demirtaş'a, Öcalan'a da Apo'yu da zor duruma düşürüyorsunuz, siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz ki'. Aynen cümle bu.
Öcalan'ı itirbarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz diyor. Ben de buradan Sayın Arınç'a söylüyorum. Sesleniyorum. Öcalan'ın itibarının düşündüğünüz kadar bu büyük Türk milletinin, Türk devletinin itibarını düşünmek hiç aklınızdan geçmiyor mu? Utanmıyor musunuz? Size bu millet, bebek katilinin İmralı canisinin itibarını koruyasınız, düşünesiniz diye mi yetki verdi? Size bu millet, bu büyük Türk milletinin itibarını koruyasınz diye yetki verdi. Sayın Arınç bu millet sizi, milletvekili yaptı, bakan yaptı, Meclis başkanı yaptı, başbakan yardımcısı yaptı, hala gözünüz doymadı mı? Daha ne istiyorsunuz bu milletten? Daha hangi makamlarda, hangi malda, hangi mülkte, hangi şanda ve şöhrette gözünüz var? Yetmiyor mu? Nasıl bir göz doymazlıktır bu? Her türlü yetkiyi verdi."
ÇÖZÜM SÜRECİ
Destici, çözüm sürecine de değinerek, şunları aktardı: "Biz çözüm sürecini, bölünme süreci derken çok hassas davranmaya gayret ediyoruz. Yani devletin varlığına milletin birliğine, kardeşliğimize bir zarar gelmemesi noktasında hassas davranıyoruz. Ama yapılanları görünce, bütün Türkiye'yi, Anadolu'yu gezerek, milletimizi gerçekleri anlatma gibi bir yükümlülüğümüz olduğununda farkındayız. PKK, 30 yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye kan kusturuyor. Binlerce şehidimiz var. Geleceğimizi çaldılar. Milletin birliğine, beraberliğine göz diktiler ve Türkiye'yi yönetenler bazen gaflet bazen ihanet içerisinde bunun buralarına gelmesine sebep oldular. Türkiye yönetenler istelerse, bu PKK'yı 30 kez bitirirlerdi. Ama maalesef bunu yapmadılar. Dışarıdan gelen baskılara boyun eğdiler. Çünkü iktidarları, koltukları sıcak geldi. Koltukları için kendi ikballeri gelecekleri için maalesef ülkenin ve milletin geleceğinden vazgeçtiler."
"Bu süreç böyle devam ederse PKK meşrulaşacak," diyen Destici, "Şu anda görüyoruz. Sizden, bizden, normal vatandaşlarımızdan yıllardır orada hayatını ortaya koyarak devletin yanında duran, bayrak düşmesin diye başında nöbet tutan şehit babalarından daha kıymetli, meşru bir duruma geldi. İkincisi daha da güçlenecek. Hem şehir yapılanması hem dağ yapılanması. Adına çözüm süreci dedikleri süreçte çıkardıkları birtakım yargı paketleriyle bütün KCK unsurlarını dışarıya çıkarttılar. PKK'lıların çok önemli bir kısmını dışarıya çıkarttılar. Şu anda yine biliyorsunuz hasta tutuklu mahkum, aldatmacısıyla yumuşatmacısıyla geride kalan bütün PKK'lıları dışarıya çıkaracaklar. Neden yapıyorlar, PKK bölgede alan hakimiyetini kursun diye yapıyor, kadro eksiği var, o tamamlansın diye yapıyorlar. Daha güçlendiklerini hem askeri hem siyasi kanadı söylüyor PKK'nın. Siz ne yapıyorsunuz? İhale takipçiliğini bırakın da vatanın milletin birliğine sahip çıkın. Başörtülü rektörle uğraştığınız kadar biraz da bu vatan hainleriyle uğraşsan bunlar olmazdı."
"ULUDERE İLE TSK, BÖCEK İLE EMNİYETE TUZAK KURULDU" AÇIKLAMASI
Destici, panel sonunda soru üzerine, Millet ve Adalet Partisi’nin (MİLAD) kurucuları arasında yer alan, eski İçişleri Bakanı ve Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin'in 'Uludere ile TSK'ya, böcek ile Emniyet'e tuzak kuruldu' açıklamasını değerlendirdi. Destici, "Kaçakçıların, yani kaçakçı ise bu şekilde öldürülmesi... Evet kaçakçılık bir suçtur. Havadan bombalanarak öldürülmesi ne insani, ne hukuki demiştim. Velev ki içlerinde terör unsurları da olsa ki madem ki bunlar fark edilmişler görülmüşler. İçeriye girince etrafları çevrilir 'dur' ihtarı yapılır. Eğer buna olumlu karşılık vermezlerse o zaman tesirsiz hale getirilir demiştim. Tabi ki biz o gün hangi görüştü isek bugün de aynı görüşteyiz. Fakat hükumet orada çark etti. O günlerde bana temsilci gönderip de yani olayın öyle olmadığı, olayın farklı olduğu, anlatma gereği hisseden hükümet daha sonra hem Meclis Araştırma Komisyonu'nda hem de kendi ajandasında bu sürecin üstünü örttü. Ve neticede şimdi bölünme süreci olarak adlandırdığımız bu çözülme süreciyle birlikte tamamen Uludere işini gündemden çıkarttı. Çünkü Uludere bölünme sürecinin başlangıç noktalarından birisiydi. Burada dediğim gibi hem milletine bu anlamda büyük bir bedel ödettiriliyor hem de TSK bu işin altında bırakılarak bir itibarsızlaştırma operasyonu yapıldı." dedi.
Destici, "Emniyet içerisinde uygulamalar... Orada öğretim üyelerinin emekliye sevk edilmesi ya da değişik üniversitelere dağıtılması... Şimdi düşünebiliyor musunuz? Şu anda siz devlet olarak bir emek vermişsiniz, 8 sene polis kolejinde öğrenciyi okutmuşsunuz ya da bir hocayı yurt dışına göndermişsiniz, 4- 5 sene master doktora yaptırmışsınız, tam bu işin eğitimini aldırmışsınız, ama şu anda sadece sırf sizin izledikleri politikalara uygun olmadıkları için tamamını, yani 8 sene emek vermiş öğrenciye başka üniversiteye gönderiyorsunuz. Ama başka üniversitede hiç bu eğitimi almamış, son sınıfa 3 -4 sınıfa gelmiş öğrenciyi polis akademisine alıp emniyet müdür yardımcısı olarak atayacaksınız. Yani bunun doğru bir tarafı yok. Tabi kim hukuksuz ya da yasal olmayan bir dinleme yapmışsa elbetteki bu ortaya çıkartılsın. Yani bunun sorumluları elbette yargı önünde hesabını versin. Ama bu birtakım suç olmadığı ya da bir takım hadiseler gerçekleşmediği halde bunları gerçekleştirmiş gibi göstererek, burada da büyük bir basın yoluyla kamuoyu oluşturarak bütün emniyet teşkilatını ya da emniyet içinde PKK ve özellikle KCK'ya karşı çok cesursa kahramanca mücadele vermiş bir kadroyu da tasfiye etmeyi de ben hafifiyle vicdansızlık ve hukuksuzluk olarak değerlendiriyorum. Ama dediğim gibi yasal olmayan dinlemeyi kim yapmışsa eğer bir başbakanın ofisine biri böcek koymuşsa elbette ki bunun hesabını versin. Ama böyle bir şey olmadığı halde bu varmış gibi gösterilip de polis ve emniyet mensupları itibarsızlaştırılıyorsa bunu da kabul etmemiz mümkün değil?" diye konuştu.
CİHAN