Açıklamalarıyla tutuklama dalgası oluşturan eski Özel
Harekat Polisi
Ayhan Çarkın, son ifadesiyle şaşırttı. Çarkın
itirafları için, “Onlar öngörü ve düşünceydi” dedi.
Verdiği ifadelerle
Susurluk sürecinde işlenen
faili meçhul cinayetlerin çözülmesi için kamuoyunda ‘umut ışığı’ olarak algılanan eski
özel harekat polisi Ayhan Çarkın, verdiği son ifadelerle herkesi şaşırttı.
Çarkın, yeni açıklamalarıyla eski ifadelerinin ‘
delil niteliğini’ zayıflatırken, yeni soruları da adeta yanıtsız bıraktı.
Başbağlar,
Gazi Mahallesi,
Bolu-
Sapanca-
Düzce üçgeni ve Güneydoğu’daki faali meçhul cinayetlere yönelik itiraflarının sadece ‘öngörü’ olduğunu söyleyen Çarkın,
Musa Anter,
Cem Ersever, Vedat Aydın ve
Bahtiyar Aydın gibi önemli cinayetler hakkındaysa bilgisi olmadığını savundu.
Verdiği ifadelerle dönemin özel harekat ekibinin tutuklanmasına, dönemin siyasi yöneticilerinin de
hedef olmasına neden olan Çarkın, bir süre önce tehdit aldığı iddiasıyla olası suikaste karşı
Sincan Cezaevi’ndeki üç kişilik L koğuşandan tek kişilik F
tipi koğuşa alınmıştı. Susurluk davasında çeteye üye olmak suçundan 4 yıl ceza alan eski polis Çarkın, aktif görev yaparken “
terörle mücadele” adı altında işlenen birçok cinayeti itiraf etmişti.
Savcı İstanbul ifadelerini istedi
Birçok insana işkence yaptıklarını da söyleyen Çarkın, JİTEM’in de birçok katliama
imza attığını belirtmişti. Başbağlar,
Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve Güneydoğu’daki faali meçhul cinayetleri itiraf eden eski
Özel Harekâtçı Çarkın hakkında
Diyarbakır özel yetkili cumhuriyet savcıları
soruşturma başlatmıştı. Diyarbakır Savcılığı, Çarkın’ın daha önce İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifade tutanaklarını istedi. Gönderilen tutanakları inceleyen
savcılık, Çarkın’ın bölgedeki olaylarla ilgili ifadelerini yetersiz bularak Çarkın’ın yeniden ifadesinin alınmasını istedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığ’ının talimatla alıp Diyarbakır’a gönderdiği ifadede ise herhangi bir itiraf yer almadı. Savcıların bölgede yaşanan cinayetlerle ilgili söylediklerine atıfta bulunarak sorduğu olaylara Çarkın, “Benim öngörümdür. Öyle olduğunu düşünüyorum” şeklinde yanıtlar verdi.
Söylediği isimler bir bir tutuklandı
Susurluk sürecinde işlenen pek çok cinayetin perde arkasına ilişkin önemli açıklamalar yapan Çarkın, 1994 yılında Ankara’da işlenen Eski
Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın, Sanatçı Yılmaz Erdoğan’ın amcası
Sağlık Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı
Namık Erdoğan, tazminat davalarıyla ünlenen Avukat Yusuf Ekinci,
avukat Faik Candan ve ANAP’lı Metin
Vural cinayetlerine ilişkin önemli bilgiler vermişti. Çarkın, cinayetlerin o dönem Emniyet Özel Harekat Dairesi’nin başında bulunan İbrahim
Şahin’in talimatıyla işlendiğini iddia etmişti. Bu ifadelerin ardından, dönemin özel harekat polisleri Ayhan Akça, Yusuf
Yüksel,
Ziya Bandırmalıoğlu, Seyfettin Lab,
Önder Ulu ve
İbrahim Şahin tutuklanmıştı.
Konuştuğumda zarar göreceğim
Ayhan Çarkın, Susurluk ve faili meçhul cinayetlere ilişkin şunları söylemişti:
1986’da Güneydoğu’ya ilk gönderilen 320 kişilik Özel Harekât grubu içindeydim. 1990’a kadar bölgede hepimiz kana bulaşmıştık. Pınarcık Köyü’nde 16’sı çocuk 30 kişi katledilmişti. Pınarcık katliamını provokasyon amaçlı JİTEM’in oluşturduğu gruplar yaptı.
Başbağlar katliamı, Bilan kazası olayı, Jave köyleri... Aynı
ekip yaptı bunları.
“Bİze Ömer Lütfü Topal’ın oğlunun bizim yok edilmemiz için bir trilyon para verildiği söylendi. Bunu ciddiye alsam, onlara
hesap sorsam. Yarın bir gün böyle bir şey olsa ne olacak. Bu tezgahı düzenleyenler onu da öldürürler. Zarar göreceğimi biliyorum, artık yeter.”