Aydınlık Dergisi ile
Cumhuriyet ve
Sözcü gazetelerinin geçen hafta gündeme getirdiği bir haber, kampanyanın en dikkat
çekici örneğini oluşturuyor.
"
Ergenekon savcısının gizlenen karanlık 4 yılı" başlıklı haberlerin, Aydın'ın Çine ilçesinde tertiplendiği ve
iftiralardan ibaret olduğu ortaya çıktı. Hem ilçe halkı hem de haberde adı geçen kişiler, yapılan dezenformasyonu gözler önüne serdi.
Zaman, 'Öz'ün Çine'den Mutki'ye sürüldüğü, bir
işadamı tarafından kafasına
silah dayandığı, eşinin çarşaflı olduğu, esnafı haraca bağladığı, yolsuzluk yaptığı' iddialarını yerinde araştırdı. Öz'ün kafasına silah dayadığı ileri sürülen işadamı Mehmet Ocak, "Tamamen uydurma. Öz'ün birinden
haraç istediğini de ne gördüm ne de duydum. Bu medya kuruluşlarına
ihtarname gönderdim." dedi. Öz'ün ev sahibi ve komşusu olan Ali Kandemir de, "Çok efendi ve saygılıydı. Eşi çarşaflı filan değildi." bilgisini verdi.
Adliyede yolsuzluk iddiasını ise yine bir
adliye çalışanı yalanladı: "Yolsuzluğu yapan Ayhan U.'ydu,
istifa etmek zorunda kaldı."
Türkiye tarihinin en önemli davalarından birine adım adım yaklaşılıyor. Haklarında
iddianame hazırlanan 86
sanık 20 Ekim'de hakim karşısına çıkacak. Şüpheliler, '
kaos ortamı oluşturarak, darbeye teşebbüste bulunmakla' suçlanıyor. Duruşma tarihi yaklaştıkça bazı kesimlerin dezenformasyon amaçlı yayınlarının sayısı da artıyor. Bu konuda
soruşturma kapsamında yapılan aramalarda suikast planlarının ele geçirildiği
İşçi Partisi'ne bağlı yayın yapan Aydınlık Grubu başı çekiyor. Ümraniye'de patlayıcıların ele geçirildiği
12 Haziran 2007'den bu yana sürekli maksatlı yayınlar yapan Aydınlık, soruşturmayı 'TSK'ya karşı yapılmış bir
operasyon' olarak göstermeye çalışıyor.
Söz konusu yayın organının bu politikası iddianamede de ele alınıyor.
Savcı Zekeriya Öz, örgütün bu propagandasına şu şekilde dikkat çekiyor: "Kendilerini
Türk Silahlı Kuvvetleri adına hareket ediyor gibi gösterip kendilerine karşı yapılan her türlü adli soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı yapıldığı şeklinde kamuoyunu yanılttıkları, ayrıca adil yargılamayı etkileme suçuna teşebbüs ettikleri gibi (bu konuyla alakalı suç duyurularının dosyada bulunduğu) ülkemizin en değerli kurumlarından olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adını da kendi örgütsel faaliyetlerine karıştırmak suretiyle kendi faaliyetlerini
legal faaliyetler gibi göstermeye çalıştıkları anlaşılmıştır."
Dergi, geçtiğimiz haftaki sayısında bir adım daha ileri gitti ve kapağını
Zekeriya Öz'e ayırdı. 'Ergenekon Savcısı'nın gizlenen 4 yılı' kapağıyla okuyucusunun karşısına çıkan
dergi, yalanları ardı ardına dizdi. Haberde, Öz'ün Çine'den Bitlis'in Mutki ilçesine
sürgün edildiği, Çine esnafını haraca bağladığı, bir işadamının savcının kafasına silah dayayarak rehin aldığı, adliyede yolsuzluk yaptığı ileri sürüldü. Söz konusu iddialar hiçbir
belgeye dayandırılmıyordu. Derginin kullandığı tek belge, Resmî Gazete'de yayımlanan atama kararlarıydı. Öncelikle, Zekeriya Öz'ün
görev süresi dolmuştu. Doğu vazifesini ifa etmesi için Mutki'de görevlendirilmişti. Ortada bir sürgün yoktu. Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri de söz konusu iddiaları geçtiğimiz hafta sayfalarına taşımıştı.
İkinci olarak, Öz'ün kafasına silah dayanması gibi bir olay hiç olmamıştı. Haberde Savcı'ya silah dayayan adam olarak adı geçen Mehmet Ocak, derginin haberine ateş püskürdü. İddiaların tamamının uydurma olduğunu anlatan Ocak, şunları söyledi: "Benden asla haraç istemedi. Başkasından istediğine ne şahit oldum ne duydum.
Benzin istasyonumdan akaryakıtı her zaman
kredi kartı ile alırdı. Hesap dökümlerine bakarsanız bunu görürsünüz. Devletin savcısının kafasına silah dayadığım iddiaları da tamamen yalandır. Hakkımda asılsız haber yapan bu medya kuruluşlarından hem şikâyetçi oldum hem de ihtarname gönderdim. Amaçları savcıyı yıpratmak. Yalan haberlerle memleketi karıştırmak istiyorlar."
İki ay önce geldiler
Parke taşı imalatı yapan Mehmet Ocak, 2 ay önce söz konusu haberi yapmak için bazı gazetecilerin yanına geldiğini anlatıyor. Ocak, "Ben devletimi ve milletimi seven bir insanım. Nasıl devletin savcısına böyle bir harekette bulunayım' dedim gönderdim. İddiaları ortaya atan Çine İşçi Partisi İlçe Başkanı Hasan Akalın'ı tamircilik yıllarından tanırım. Haber çıktıktan sonra konuşmak için yanıma geldi. Kendisine 'Sen yalancı, üçkağıtçı ve terbiyesiz bir adamsın' dedim, oturtmadım bile. Neden böyle yaptıklarını sordum. Sonra gitti ve ileride kendisini bekleyen lüks bir arabaya bindi. Şüphelendim, çünkü o lüks arabayla gezecek durumda değil." şeklinde konuşuyor. Savcı Öz'ün Çine halkını canından bezdirdiği iddiaları da tamamen uydurma, senaryoydu. Bir dönem Çine'de sanayi sitesi başkanlığı yapmış olan Çine
Esnaf Odası Başkan Vekili Metin Uyar, Öz ile ilgili çıkan yalan haberlere lanet etti. İlçede 45 yıldır esnaflık yapan Uyar, "Hiçbir zaman Zekeriya Öz'ün esnafla kavgalı olduğunu ya da husumet içerisine girdiğini işitmedim. Mehmet Ocak'ın savcının kafasına silah dayadığı da yalan bir haber. Böyle büyük bir olay olsa kesinlikle duyulur ve yayılırdı." dedi.
Çine Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Ahmet Keleş de 1998 yılında sözü edilen kıraathanede böyle bir olayın yaşanmadığını üstüne basa basa söylüyor. Keleş, "
Ben 10 yıldır burada oda başkanıyım ve sözü edilen kıraathane ofisimin alt katında. Fakat savcı beye Mehmet Ocak'ın silah dayaması olayı tamamen uydurmadır. Haberi yapanların gelip iddiaları bana veya başkasına sormamalarını da çok düşündürücü buldum. Tamamen planlanmış bir iftira kampanyası olduğu ortada." açıklamasında bulundu.
Zerekiya Öz'ün eşi çarşaflı değil
1994 ile 1998 yılları arasında Çine'de görev yapan Zekeriya Öz'ün eşinin çarşaflı olduğu iddiasını ise ev sahibi ve komşusu yalanlıyor. Öz, Çine'de kaldığı 4 yıl süresince kirada oturmuş. Ev sahibi ve komşusu olan Ali Kandemir o yılları şöyle anlatıyor: "Savcı Bey işe yürüyerek gider gelirdi. Makam arabasını işe giderken kullanmazdı. Çok efendi ve saygılı bir insandı.
Çevresinde sevilen ve takdir gören biriydi. Eşi de çarşaflı değildi. Sade giyinen mütevazı bir insandı. Her zaman kapıdan girerken
selam vermeden, hal hatır sormadan geçmezdi. Evinde haremlik selamlık diye bir şey hiç görmedim."
Asılsız haberin mimarı tecavüzcü çıktı
İşçi Partisi'nin yayın organı olan
Aydınlık Dergisi'nin hazırladığı 'Ergenekon Savcısı'nın gizlenen dört yılı' başlıklı karanlık tertibi ortaya atan kişi Çine İşçi Partisi İlçe Başkanı Hasan Akalın. Akalın'ın geçmişi hiç de aydınlık değil.
Hasan Akalın 1980 yılında seçildiği Hallaçlar Muhtarlığın'dan 1982 yılında siyasi olaylar nedeniyle atıldı. 1984 yılında Engin Karadeniz'le birlikte Hallaçlar'da bekçilik yapan Ahmet Şahin'in kızına tecavüz iddiasıyla yargılanırken 4 ay cezaevinde kaldı. 1989 senesinde Hallaçlar köyünde
Ford marka bir minibüsü kundaklamak suçundan ise 1 yıl
hapis yattı.
2006'da ise kaçak elektrik kullanmaktan 4 bin YTL ceza ödedi. Halen Çine İşçi Partisi İlçe Başkanlığı'nı yürüten Akalın, çevre sakinleri tarafından devamlı huzursuzluk çıkaran ve insanları birbirine düşüren birisi olarak biliniyor.
Yolsuzluk yapan Zekeriya Öz değildi
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e atılan iftiralardan bir başkası da Çine'de Adalet Güçlendirme Vakfı'nda bulunan paranın bir bölümünü paylaşmak istediği iddiası. Olayın tanıklarından olan eski bir adliye çalışanı şunları söyledi: "Zekeriya Bey gelmeden önce kıdemli savcı Ayhan U., Adalet ve Güçlendirme Vakfı bünyesinde toplanan paraların bir kısmını alıyordu. Zekeriya Öz geldiğinde bu durumu görünce paraların savcılar için harcanmaması gerektiğini, biriken paranın cumhuriyet savcılığı biriminde kullanılan
kırtasiye ve
büro malzemeleri için kullanılması gerektiğini söyledi ve bugüne kadar aldığı paraları teslim etmesini istedi. Öz, o dönemde rutin denetlemelerini yapmak için adliyeye gelen müfettişe de durumu anlattı. Bu konu üzerine Ayhan U. istifa etmek zorunda kaldı. Savcı kesinlikle sürülmedi. Görev süresini tamamladıktan sonra
tayin edildi."
KAMİL MAMAN-ARİF AYDIN - ZAMAN