Eski Genel Müdür,
Aydınlık’ın ilk sayısında ‘
Ergun Gerçek’ imzası ile de bir yazı kaleme almış.
İSKİ’ye iş yapan müteahhitlerden trilyonları bulan paralar almakla suçlanan eski İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel,
Aksiyon dergisine ilginç açıklamalarda bulundu.
Göknel, Ankara’daki evlerinde gerçekleşen ilk toplantıya
Doğu Perinçek,
Cengiz Çandar, Atıl Ant,
Işık Seyhan, Vahap Erdoğdu ve
Münir Aktolga gibi isimlerin katıldığını anlatıyor.
SHP’li belediye başkanı Nurettin Sözen’in yakın arkadaşı olan Göknel, 1993’te ortaya çıkan skandalla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Göknel, İSKİ skandalının patlak verdiği zamanda
Demirel iktidarda olsaydı kendisine bir şey olmayacağını iddia etti. DYP’li veya ANAP’lı olsa da yine sorun çıkmayacağını savunan Göknel şunları söyledi: “Demirel başbakan iken
İsmet Sezgin de içişleri bakanıydı. Nurettin’e ‘sen otur bakalım’ derlerdi, ben de en fazla
istifa ederdim. SHP korktu; çünkü o kadar çok pislikleri vardı ki aman bulaşmış gözükmeyelim diye ellerini ayaklarını çektiler.”
Türkiye Halk
Kurtuluş Partisi Cephesi (
THKP-C) lideri Mahir Çayan’ın arkadaşı olduğunu dile getiren Ergun Göknel, Çayan’la olan ilişkisini şu ifadelerle anlatıyor: “O yıllarda dağa çıkmaya karar veren Çayan’ı kararından vazgeçirmek için bir gece sabaha kadar dil döktüm.”
İSKİ skandalı patlak vermeden dört ay önce Amerika’ya giden Göknel gidiş sebebini belediye başkanlığı seçimlerine
hazırlık olarak açıkladı. Göknel, Amerika’da Clinton’ın bir dönem başdanışmanı olan Samuel
Sandy Berger’le ve Bnai Brith adında bir
Yahudi kurumuyla görüşmüş. Konuşmaya gittiği insanların kapısında Necmettin
Erbakan ve Mesut Yılmaz’ın da birer hafta
nöbet beklediklerini iddia eden Göknel şunları söylüyor: “Herkes ABD’ye gidip icazet alıyor ya, biz icazeti almıştık. Bugün belki
şüpheli ama 2002’ye kadar Amerika’nın tarafsızlığını elde etmeden Türkiye’de iktidara gelemezdiniz. Hatırlayacaksınız,
Necmettin Erbakan da Amerika’ya gitti. Ondan sonra başbakan oldu, daha milletvekili değilken gitti Clinton’la görüştü. Zannediyor musunuz ki Erdoğan, Clinton’a ve IMF’ye birtakım vaatlerde bulunmadan başbakan olabilirdi, onların desteğini alabilirdi. Yani bu gerçeği bir kere kabul etmek gerekir.”
Aksiyon