Aydınlara x-ray işkencesi

Abant Platformu'nun düzenlediği "Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" başlıklı toplantıya katılanları İstanbul'da kötü bir sürpriz bekliyordu.

Aydınlara x-ray işkencesi

Geçtiğimiz hafta Abant Platformu'nun düzenlediği "Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" başlıklı toplantı için Erbil'deydim. Türkiye'den aralarında tanınmış aydın ve gazetecilerin olduğu yaklaşık 100 kişilik heyetle birlikte dört gün geçirdim. Sempozyumda neler konuşulduğuyla ilgili yazacak değilim; basında bu konuda epey haber ve yazı çıktı zaten. Ben, biraz aydınlarımızın Erbil macerasını anlatacağım. Oturumların yoğun geçeceğini bilen organizatörler, etkinliğin ilk günü misafirleri serbest bırakmıştı. Onlar da soluğu Erbil kent merkezinde aldı tabii. Önce Erbil Kalesi gezildi, adından Kayseri Çarşısı'na göz atıldı. Heyettekiler, gittikleri her yerde Erbilliler tarafından krallar gibi karşılandı. Tabii bizimkiler, esnafın ikramları ve iltifatları karşısında epey şaşırdı. Çarşıdan sonra ziyaret edilen Türk okulunda ise bir sürpriz bekliyordu. Öğrenciler, Türkiye'den gelenleri halı saha maçına davet etti. Davetten öte ağır bir tahrik vardı diyebiliriz. Bu tahriklere fazla dayanamayan Emre Aköz, Yasin Aktay, Gökhan Bacık ve Ömer Çaha çıktılar sahaya. Yasin Aktay hemen kaleye geçti. Emre Aköz'ün şovu seyircilerden epey alkış aldı. Tabii maçın sonucunu söylememek için birbirlerine söz verdiler. Anlayacağınız maç başladığı gibi bitmedi! Eğlenceli başlayan geziye sağlık sorunları damgasını vurdu. Murat Belge'nin fenalaşarak hastaneye kaldırılması organizatörleri çok korkuttu. Ama o da ne? Murat Belge, sabahki açılış oturumundaydı. Sanki dün rahatsızlanan o değildi! Belge'yi karşılarında görenler, "Hoca galiba dokuz canlı" demekten kendini alamadı. Tek hastalanan Murat Belge değildi. Zaman yazarı Naci Bostancı ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşak oturumlara hasta hasta katılırken, Prof. Dr. Ömer Çaha onlar kadar şanslı değildi. Son günü otel odasında istirahat ederek geçiren Çaha, Sema Hastanesi'nden alınan ilaçlarla uçağa binebilecek hale geldi. Güzel geçen programın sonunda katılımcıları İstanbul'da kötü bir sürpriz bekliyordu. Sabaha karşı İstanbul'a gelen heyet yazar ve akademisyenler, bir an önce evlerine gidip kendilerini yatağa atmayı planlarken "güvenlik kontrolü" işkencesi ile karşılaştılar. İçişleri Bakanlığı'nın talimatı gereği Irak'tan gelen her uçak bir nevi karantinaya alınıyor. Diğer ülkelerden gelen yolcuların aksine pasaport kontrolünden önce, uzun ve sıkıcı güvenlik kontrolünden geçiyorsunuz. Yorgun yorgun dakikalarca ayakta beklemek bir yana, şüpheli muamelesi görmek çok küçük düşürücü. Benzer sıkıntıların karayolu ile Habur'dan girişlerde de yaşandığını, insanların saatlerce sınırda sebepsiz bekletildiğini bilmeyen yok. Vatandaşları Avrupa havaalanlarında kötü muameleye aşina bir ülke olarak hemen hemen bütün ticaretini Türkiye ile yapan bir ülkenin vatandaşlarına karşı bu uygulama hiç yakışık almıyor. Etyen Mahçupyan'ın dediği gibi, "Herkes kendi Doğu'suna aynı davranıyor." Haksız sayılmaz değil mi? KURŞUN KALEM-ZAMAN
<< Önceki Haber Aydınlara x-ray işkencesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER