Aydın Doğan'a açık mektup !

İşte "Şimdi sizlere soruyorum" diyen ilahiyatçı Faruk Beşer'in "söylediğinin tam aksini" yazan Vatan için Aydın Doğan'a yazdığı açık mektup...

Aydın Doğan'a açık mektup !

1994'ten beri kendi kulvarımda televizyon programları yaparım ve halkımızın dinî ihtiyaçlarını, İslam'ın en ılımlı yorumlarıyla karşılamaya ve sorularını cevaplamaya çalışırım. Son iki yıldır Mehtap TV'de program yapıyorum. 17 Şubat 2009 günü sizin grubunuzdan Vatan Gazetesi, iki ayrı konuşmamdan seçme cümleler alarak, söylediğimin tam aksini, ben söylemişim gibi bir haber yaptı. Arkasından, aynı haberi Hürriyet de internet sayfasında "flaş" olarak verdi. Sonraki gün Ahmet Hakan da yine bu habere (sadece o uydurulan başlığına bakarak) hakaretamiz bir yorum yaptı. Haber, iki ayrı konuşmamdan, maksadı çarpıtacak şekilde alınan cümlelerden oluşuyordu, başlığı ise benim söylediğimin tam aksine bir hüküm içeriyordu: "Namaz kılmayanı boşa, aldatanı boşama". Oysa ben ne bu ifadeyi, ne de bu anlama gelen bir cümleyi asla telaffuz etmedim. Konuşmamın tamamını STV Haber kendi sesim ve görüntümle Vatan'ın haberine cevap olarak tekrar verdi ve gazetede yazılan haberin yanlışlarını ortaya koydu, merak ederseniz Mehtap TV'nin sayfasından sizler de izleyebilirsiniz. Ayrıca şu adresten de çözülmüş halini okuyabilirsiniz: VATAN NASIL ÇARPITTI? - TIKLAYIN Ve bu haberi gören yüzlerce insan, aynen Ahmet Hakan gibi, sadece bu uydurulan başlığa bakarak internet sayfasında hakaret dolu yorumlar yaptılar. Sövdüler, saydılar. Şimdi sizlere soruyorum: Bu tür saptırma haberlerle, gerçekten ne yapmak istiyorsunuz? Siz gazetelerinizin böyle yapmasından memnun musunuz, ya da böyle yapmadıkları kanaatinde misiniz? Birilerinin haysiyetine dokunup incitmekten zevk almış olabilir misiniz? Sizin gibi düşünmeyenlere sövülmesi, hakaret edilmesi sizleri memnun mu ediyor? Kul hakkı denen kavram, sizlere hiçbir şey anlatmıyor mu? Birilerine mesaj iletip, sizin gibi düşünmeyen insanların hakkından gelmelerini mi hedefliyorsunuz? Diyelim ki biz hukuki başvurularımızdan bir şey elde edemedik, o takdirde siz doğru mu yapmış olacaksınız? Son bir not: Ahmet Hakan beni çok iyi tanır. Bakmayın "Faruk Beşer denen ilahiyatçı" dediğine. Ben de onu çok iyi tanırım. Çünkü en az beş yıl aynı kurumda çalıştık. Benim ne dediğimi rahatlıkla açıp bana sorabilirdi. Kişilikli, dürüst ve haysiyetli olma bunu gerektirirdi. Şeref ve dürüstlük kelimeleri sözlüklerimizde hâlâ varsa, sizlerden rahatlatıcı bir açıklama bekliyorum. Saygılarımla PROF. DR. FARUK BEŞER Zaman Gazetesi'nin Yorum sayfasından alınmıştır.
<< Önceki Haber Aydın Doğan'a açık mektup ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER