Bardakoğlu, Başkanlığın, 1970-1980'li yıllardan itibaren
Avrupa'daki Türklerle ilgilenmeye, din hizmeti götürmeye başladığını kaydeden Bardakoğlu, ''Avrupa'daki soydaşlarımız ve dindaşlarımızla ilgilenmekte geç bile kaldık. Biraz gecikmiş olduk. Bu nedenle birtakım sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık. Keşke
Diyanet İşleri Başkanlığı, işçilerimiz Avrupa'ya göç etmeye başlar başlamaz onlara sağlıklı din hizmeti sunsaydı.
YABANCI HEYETLER
Ali Bardakoğlu,
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın önemli bir
mesaisinin
yabancı heyetlerle görüşmeye ayrıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
''Yurtdışından gelen heyetler, mutlaka ve mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşmek,
Türkiye'deki bu yeni vizyonu, bakışı anlamaya çalışmak istiyorlar. Avrupa'daki heyetlerle görüşmelerimizde iki nokta öne çıkıyor. Onlar bir türlü laik bir devlet yapısı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve din kurumunun olmasının anlamını kavrayabilmiş değiller. Nasıl olur da, laik bir devlet din adamlarının maaşını ödüyor, din kurumu var ve resmi bir kurum var? Bunu anlamakta zorlanıyorlar. Hep ortaklaşa söyledikleri husus, 'Türkiye'deki bu
model, insanın içini rahatlatan, insana güven veren din anlayışını siz nasıl oluşturdunuz, bu kıvama geldi?' Elbette bunda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın önemli bir rolü vardır. Bir bakıma Avrupalı, din kurumunu ve dini hayatı devletle ilişkilendirmenin anlamını kavramakta zorlanırken, bunun Türkiye için nasıl bir başarı olduğunu ve Türkiye
örneğinin bu konuda nasıl bir kıvamı yakaladığını
itiraf etmekten geri durmuyor"