Atatürk'ün kayda geçmeyen günleri

Atatürk'ün ölüm tarihiyle ilgili tartışmalara yeni bir halka daha eklendi.

Atatürk'ün kayda geçmeyen günleri

Tarihçi Ahmet Almaz, "Atatürk'ün Nöbet Defteri adlı kitapta yer alan resmi belgeler Ata'nın 10 Kasım'dan önce öldüğünü gösteriyor" dedi. Aramızdan ayrılışının 69'uncu yıl dönümünde, büyük minnet ve rahmetle andığımız Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölümüyle ilgili tarihi tartışmalar sürüyor. Yeni bir iddiayla ortaya çıkan tarihçi Ahmet Almaz, Türk Tarih Kurumu tarafından 1955 yılında yayımlanan "Atatürk'ün Nöbet Defteri" adlı kitaptaki belgelere göre, Ata'nın 10 Kasım’dan önce öldüğünü söylüyor. Özel Şahingiray'ın derlediği kitap, Cumhurbaşkanlığı yaverlerinin her 24 saatte hazırladığı raporlardan oluşuyor. Ata'nın 1 Kasım 1931 ile 10 Kasım 1938 tarihleri arasında yaşadıklarını not düşen kitapta; Atatürk'ün ne zaman uyandığından nelerle meşgul olduğuna, nereye gittiğine, kimlerle görüştüğüne ve ne zaman yattığına kadar her türlü detay veriliyor. ‘NOTLARDA CİDDİ BOŞLUKLAR VAR’ Yeni kitabının araştırmaları sırasında rastladığı Atatürk'ün Nöbet Defteri adlı tutanakların devletin resmi belgeleri olduğuna dikkat çeken Ahmet Almaz, 14 Ekim 1938 tarihinden itibaren tutulan notlarda ciddi boşluklar olduğunu söylüyor. Almaz, "Bu tarihten itibaren tutanakları incelediğimizde, Atatürk'ün yalnızca uyanma ve yatma saatlerini görüyoruz. Üstelik onlar da her gün kayda geçmemiş. 5 Kasım'dan sonrasıysa hiç yok. Tüm bunlar bize Ata'nın daha önce öldüğünü gösteriyor" diyor. KAYIP DEFTERLERDE NE VARDI? Atatürk'ün ölümünün gizlenerek devletin başına geçecek ismin belirlendiğini dile getiren Almaz'a göre, bununla devlet yönetiminde olası bir boşluk ve kargaşanın yaşanmaması amaçlanmış olabilir. Kitabın önsözünde Özel Şahingiray ise Atatürk'ün hastalığının seyrine dair en ince teferruatına kadar tutulmuş iki ayrı defterin ellerinde bulunduğunu ve onları da yayınlayacaklarını söylüyor. Ne var ki o tarihlerde yapılan bu açıklamanın ardından söz konusu iki deftere ait bilgilere ulaşılamıyor. TARİHTE ÖRNEĞİ ÇOK Tarihte benzer gizliliklerle sık sık karşılaşıldığını vurgulayan Almaz, "1566'da Zigetvar kalesinin kuşatılması sırasında ölen Kanuni Sultan Süleyman'ın da ölümü gizleniyor. Bununla savaş sırasında oluşacak otorite boşluğunun önüne geçilmek isteniyor ve Şehzade Selim'in Kütahya'dan gelmesi bekleniyor. Buna, yakın tarihten Haydar Aliyev ve Yaser Arafat'ın geç açıklanan ölümlerini de ekleyebiliriz" diye konuştu. VATANI İÇİN CANINI HİÇE SAYDI Hayatını ülkesi ile milletine adayan ve henüz 57 yaşındayken ebediyete intikal eden Büyük Önder Atatürk'ün sağlığı üzerine yapılan araştırmalar, rahatsızlık geçirdiği dönemlerde bile savaşmayı ve mücadeleyi sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Prof. Dr. Yavuz Sinan Aydıntuğ tarafından çeşitli kaynaklardan derlenen ve bir bölümü Osmanlı Dental Haber isimli dergide de yayınlanan çalışmaya göre, Mustafa Kemal çocukluğunda sıtma haricinde önemli bir rahatsızlık geçirmedi. Genç yaşlarda geçirdiği idrar yolları enfeksiyonu ise sonraları tekrarlayarak sol böbreğinin enfeksiyonuna neden oldu. 1911-1912 Trablusgarb Savaşı'nda geçirdiği şiddetli göz enfeksiyonu nedeniyle gözü şişen, kanlanan ve kapanan genç subay, zorlukla ikna edilerek hastaneye tedaviye gönderildi. Anafartalar Savaşı'nın sonlarında, 1916 yılında İngilizler'in yarımadayı boşaltmasından bir ay evvel ateşi yükselen ve bir akciğer iltihabıyla yatağa düşen Mustafa Kemal, planladığı Anafartalar Zaferi'nin son günlerini göremedi. Çünkü, doktorunun ısrarıyla İstanbul'a tedaviye gitti. 1918 yılı sonlarında böbrek ağrıları başlayan Atatürk, bir yıl sonra da kulağından rahatsızlandı. Fakat bu hastalık 15 Mayıs'ta 3. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a hareketini önleyemedi. n Milli mücadele döneminde sıtmaya yakalandı. Sakarya Savaşı öncesinde de attan düşerek kaburga kemiklerini kırdı, dinlenmesi yönündeki önerileri reddetti ve ordunun başında kaldı. 1923 yılında kalbinden rahasızlandı, 1927'de enfarktüs geçirdi. 1936’nın sonbaharında belirtileri görülen "karaciğer atrofik sirozu" denilen amansız hastalık, Ulu Önder'i çok sevdiği milletinden koparıp aldı. Aydıntuğ, çalışmasında şu saptamalarda bulundu: "Atatürk'ün hastalığının geç teşhis edilmiş olması, sağlığında biraz düzelme olduğu zaman iradesine aşırı güveni yüzünden hemen ayağa kalkmak ve siyasi problemlerde görev başında olmak istemesi ve çalışkanlığı gibi faktörler Atatürk'ün hastalığını kısa zamanda geliştiren ve şiddetlendiren talihsiz sebeplerden olmuştur." LİDERLER NE DEDİ? Cumhurbaşkanı ve siyasi parti liderleri, ölümünün 69'uncu yıldönümünde Gazi Mustafa Kemal'in aziz hatırası önünde eğildiler: CUMHURBAŞKANI GÜL: 10 Kasım, Türk milleti için büyük kurtarıcısını anma günü olduğu kadar, Cumhuriyet'in erdemlerine sadakatini ve Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını gösterme günüdür. Yurdumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnet, rahmet ve şükranla anıyorum. TBMM BAŞKANI TOPTAN: Türk milletinin Anadolu topraklarından silinmek istenildiği bir dönemde başlattığı Kurtuluş Savaşı'na önderlik eden Atatürk, adını dünya tarihine altın harflerle yazdırmış unutulmaz bir lider oldu. BAŞBAKAN ERDOĞAN: Atatürk'ün 'Büyük Eserim' dediği emanetine bugün de aynı yüksek ruh ve şuurla sahip çıkarak, Cumhuriyetimizi daha da yükseklere taşımaya kararlıyız. Aramızdan ayrılışının 69. yıl dönümünde rahmetle, şükranla anıyorum. MHP LİDERİ BAHÇELİ: Türk milleti O'nun önderliğinde zora diklenmiş, esarete direnmiş, zulmün süngüsünü kanının alevinde eriterek bağımsızlığına kavuşmuştur. Aziz hatırası önünde eğiliyorum. BBP LİDERİ YAZICIOĞOLU: Dünya çapında çağına örnek olmuş bir öndere sahip olmanın milletçe kıvancını ve gururunu yaşıyoruz. Senin bıraktığın emanetine kanı pahasına, canını ortaya koyarak koruyacak ve demokrasiyle taçlandırarak, daha da güçlendireceğiz. BUGÜN
<< Önceki Haber Atatürk'ün kayda geçmeyen günleri Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER