Ama dün
Baykal ile Bahçeli “demagoji”nin zirvesine, üstelik Atatürk'ü kullanarak çıktılar.
Atatürk'e asıl kötülüğü, kendi
küçük hesapları, çıkarları için adını kullananlar etmiştir. İşlerine geldiği zaman Atatürk'ü insanları korkutmak için de kullanmışlardır. Bunlara çok alışmıştık.
Baykal ve Bahçeli dün “Atatürk'ü kull
anmak” konusunda bunca yılın en vahim aşamasına ulaştı.
Hükümet, demokratik
açılım ve silahların susması konusunun
Meclis'te tartışılmasını istedi. Bu toplantı için
önerilen gün, gelecek hafta içinde Meclis'in toplantı günlerinden birisi, salı günü. Ve bu salı günü de 10
Kasım.
10 Kasım'larda Meclis'te bir Atatürk'ü anma toplantısı yapılır, sonra Meclis kendi gündemine geçer.
Baykal ve Bahçeli, demokratik açılım görüşmesinin 10 Kasım'da yapılmasının özel bir anlamı olduğuna inanmışlar. Gerçekten inanmış olabilirler mi? Gerçekten Hükümetin bu görüşmeyi 10 Kasım'da yaparak bir “
mesaj” vermek istediğine inanmış olabilirler mi?
***
Siyasi hayatımızdaki asıl boşluğun “muhalefet” olduğunu iki genel başkan dünkü “Atatürk'ü kullanma” tarzıyla bir kez daha kanıtladılar.
Terörün sona ermesi için Hükümet'in yürüttüğü siyaseti onaylamayabilirler, onlar da kendi partileri içinde çalışma yapar, “öyle olmasın böyle olsun” diye önümüze yeni ufuklar açabilirler. Ama öyle olmadı.
Dünkü konuşmalarıyla öyle olmasının mümkün de olmadığını kanıtladılar.
Eğer bu toplantı 10 Kasım'da yapılırsa, içinde onlarca kez Atatürk'ün geçtiği, ama konuyla ilgili hiçbir siyasi vizyon taşımayan konuşmalar yapacaklardır.
Birçok kez söylediğimizi tekrar edelim: AKP'nin en büyük siyasi şansı karşısında böyle bir muhalefet olmasıdır. Önemli konularda önerisi, politikası olmayan, iktidara gelirse ne yapacağını söylemeyen ve bilmeyen bu muhalefet sayesinde AKP çok rahat yaşıyor.
OKAY GÖNENSİN-VATAN