Yassıada’yı mı tercih ederdiniz Silivri’yi mi?
Sevgili okurlarım, sizlerden çok sayıda
mektup aldım. Hepiniz
Genelkurmay Başkanı’nın
Taraf’ı azarlamasına ne kadar kızdığınızı söylüyorsunuz. Sizi düzeltmek zorundayım. Paşa bize kızmadı. Sizlere kızdı. Bizim adımız Taraf. Biz yazarız. Bizi pek takacağını sanmıyorum. Ama bu yazdıklarımızı siz sokakta, işyerinde, okulda, uçakta konuşursanız işte o zaman kafasının tası atar. Olan budur. Şimdi bu haftanın sorularına geçelim. Soruyu alayım.
***
Soru: Sevgili Sivilay Abla, Ergenekon davası başladı diye sevinirken, sevincimiz kursağımızda kaldı. Dava başlayamadı, televizyonlarda davanın ayrıntıları yerine, içinde kâğıt havlu olmayan tek tuvalet konuşuldu. Tuvalet sorunu sadece içerinin sorunu değildi. Mahkeme dışında toplanan prostatlı protestocu amcalar sık sık araziye yayılmak zorunda kaldı. Bu olan biteni fırsat bilen yorumcular Yassıada Mahkemeleri’ne güzellemeler yaptılar. Pis pis sırıtarak ‘Darbe dönemlerinde bile daha iyi yargılama koşulları vardı’ diye dalga geçtiler. Neden böyle oldu. YASS(Av. Mustafa Kılıç)
Cevap: Sevgili Mustafa, biz organizasyon
özürlü bir milletiz. Olimpiyatları bize vermesinler diye ülkem adına kırk yasin okutan, verilmediğini duyunca da fakir fukaranın karnını doyuran biri olarak bunu söylüyorum. Tabii tüm bu genlerimizden kaynaklanan sorunlara rağmen bu kadar kötü olabileceğini tahmin etmiyordum. En azından bu organizasyonun sorumlusu olan
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın, pek çoğu ahbabı olduğunu sandığım tutuklular için daha çok tuvalet ve havlu sağlamasını beklerdim.
Senin de güzelce
tarif ettiğin yüz ifadesiyle ‘Ahh! Nerede o askerî
mahkemeler. Ne güzeldi Yassıada. Ne kocaman bir
spor salonunda görülmüştü dava. Herkese yetecek kadar oturacak yer vardı. Tuvaletler de çok sayıdaydı’ ya da ‘Askerler bu işi öğrenmişti azizim. 12
Eylül Mahkemeleri çok tertipli düzenliydi’ diyen yorumculara diyeceğim şu:
Yassıada’da Adnan
Menderes ya da
12 Eylül Askerî Mahkemesi’nde
Erdal Eren’mi olmak isterdiniz yoksa Silivri’de
Veli Küçük’mü?
Kararınızı vermeniz için size yardımcı olayım. Yassıada’da hâkim karşısına çıkarılan Baş
bakan’ın gömleğini sıyırsaydınız vücudunda otuzdan fazla sigara söndürüldüğünü görürdünüz. Şimdi gözaltına alınıp emniyete götürülenler savcının ve polislerin ne kadar kibar olduğundan bahsediyorlar. Yassıada’da dava görülürken
İmralı’da çukurlar kazılmış, darağaçları çakılmıştı. Şimdi 2500 sayfalık bir
iddianame var ve herkes okuyabiliyor. Herkesin de birden fazla avukatı var. Darbe mahkemelerinin hâkimi, savcısı en ceberrut rejimlerde görülemeyecek kadar
adalet dağıtmaktan uzaktılar. Şimdi bilgisayar tarafından kurayla atanan bir hâkim davaya bakıyor ve herkesin şikâyetlerini dinleyip çözüm üretmeye çalışıyor.
Varsın insanlar salona sığmasın. Daha genişi yapılır. Tuvalet yoksa seyyar tuvalet getirilir. Plazma televizyonların kabloları bağlanır. Yollar asfaltlanır. Hepsi yapılır. Görmüyor musunuz yeni bir hayat başlıyor. Bunca yıldır
darbelerle, siyasi cinayetlerle bize biçim vermeye çalışanlar ilk defa
hesap verecekler. Heyecandan herkesin eli ayağı birbirine dolaştı. Aksaklıklar biraz da bu yüzden.
Var mı abimle bana yan bakan?
SEVİLAY YÜKSELİR-TARAF