Askerlerin
sivil yargı önüne çıkarılmasını düzenleyen
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250. maddesinde değişiklik yapıldığını hatırlatan
emekli Hakim Albay Ümit Kardaş,
Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın bu maddeye giren suçlarla ilgili
soruşturma yetkisinin bulunmadığını belirtiyor. Kanunun, görevdeyken
darbe suçlarına karışanlar hakkında çıkarıldığını kaydeden Kardaş, "
CMK 250. maddedeki suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma yetkisi tartışmaya meydan vermeyecek şekilde sivil yargıya geçti. Şu anki
düzenleme uygulamada. Ana
yasa Mahkemesi henüz iptal etmedi. Kanun bunun için değişti zaten." diyor.
Emekli Askerî
Hâkim Albay
Faik Tarımcıoğlu da askerî savcılığın soruşturmasının, Resmi Gazete'de 11 Temmuz'da yayımlanıp yürürlüğe giren yasaya aykırı olduğunu vurguluyor. CMK 250. maddedeki değişikliğin iptal talebiyle
Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinin, darbe teşebbüsü iddialarının sivil savcılar tarafından soruşturulmasına engel olmadığının altını çiziyor. "Askerî savcı bu olayda neye bakacaktır?" diye soran Tarımcıoğlu, "Bu devlet sırrına ilişkin bir
belge değildir. Askerî savcı, belge basına nasıl sızmıştır, onu araştıracaktır. Bu da iç disiplinle ilişkilidir. Bu, idarî soruşturma sonucunda ortaya çıkar." değerlendirmesinde bulunuyor.
Eylem planının,
TBMM ve meşru hükümeti
hedef aldığının altını çizen eski
Cumhuriyet Başsavcısı
Sacit Kayasu ise darbe yapmak,
kaos oluşturmak gibi suçların askerî niteliği olmadığını savunuyor. CMK'da değişiklik yapılmasaydı bile bu olayın askerî yargının görev alanına girmeyeceğine dikkat çeken Prof. Dr. Bahri
Öztürk de belgeyi hazırlayanlar asker olsa dahi suçun askerî bir suç olmadığını kaydediyor. 1GÜNDEM 15
CMK'da askerlerin işlediği bazı suçlardan sivil yargıda yargılanmasını içeren yasa değişikliği Meclis'ten 26 Haziran'da geçti. 11 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle savaş ve
sıkıyönetim halleri dışında sivillerin askerî mahkemelerde yargılanmasının önü tamamen kapandı. Askerlerin işlediği darbe teşebbüsü,
terör ve örgütlü suçların ise özel yetkili sivil
savcılıklar tarafından yürütüleceği hüküm altına alındı. Kanunda değişikliklerin,
kanunun yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanacağı belirtildi. Yasa CHP'nin iptal davası açması nedeniyle
Anayasa Mahkemesi'nde. Ancak iptal talebiyle ilgili karar verilene kadar yürürlükteki yasa hükmüne uygun davranılması gerekiyor.
Hukukçular, yasa değişikliği öncesi de darbeye teşebbüs suçlarında sivil yargının yetkili olduğunu, değişiklikle uygulamada çıkabilecek uyuşmazlıkların ortadan kalktığını vurguluyor.
Eleştiriler üç noktada yoğunlaşıyor. CMK 250. maddedeki değişiklik ile askerlerin sivile yönelik suçlarının sivil mahkemelerce yargılanması kararlaştırıldı, bu yüzden 'kirli tezgâh'
eylem planının hedefinde millet olması nedeniyle yargılama makamı olarak muhatap sivil mahkemedir. İkincisi demokrasiyi rayından çıkarmayı hedefleyen belgenin içeriğinde dini hassasiyeti olan kesimlerin evlerine
silah bırakılarak
terörist ilan edilip
askeri savcılık ve mahkemeler eliyle yargılanması planları ve iddiaları yer alıyor. Bu durumda askeri yargı kendisinin de taraf olacağı bir meseleyi soruşturmuş olur; ki bu, yargılamanın şeffaflığı ve tarafsızlığını ortadan kaldırır. Üçüncü nokta ise ihbar mektubunda belirtildiği gibi 'kâğıt parçası' denilen belgeyle ilgili askeri yargının soruşturması sonuçlandırılamadı, objektif hukuk kriterlerinden uzak bir sonuç ortaya çıktığından belgenin gerçekliği subayın ihbar mektubuyla tescillenmiş oldu. Askeri savcılığın bugüne kadar yürüttüğü soruşturmalar hep 'kim sızdırdı' noktasına kilitlendi ve akim kaldı. Hukukçular, cunta yapılanmasının çalışması olarak anılan darbe planlarının sivilde yargılanması gerektiğini, sadece idari soruşturmalarla ilgili kesimin askeri yargının görev alanında olduğuna dikkat çekiyor.
Askerî yargının, askeri suç oluşturma maksadı bulunan eylem planıyla ilgili taraf olduğu, kendisiyle ilgili suç isnadını araştırmasının yargının tarafsızlığı ilkesine aykırı olduğu da ifade ediliyor. Askerî savcılığın,
Dursun Çiçek imzalı belgeye ilişkin ilk soruşturmada sınıfta kaldığı belirtilirken, ikinci soruşturmanın da 'sivil savcılığın önünü kesme ve dosyayı kapatmaya dönük olduğu' iddialarına yol açıyor. ZAMAN