Sebep, 15 Temmuz 2009 tarihli "Askeri
Savcıya Çifte Kınama" başlıklı haberimiz. "Ergenekon'un Karargah Evleri
soruşturmasını da yürüten
Üçok'a ilk ceza, Çankaya'da imar işlerinden çıkar sağladığı iddiaları yüzünden verildi.
Mesleğin saygınlığını sarsacak davranışta bulunduğu belirtildi. İkinci
kınama cezası ise yardımcısı
Yüzbaşı Mehmet Çelik'in, Konya'da karıştığı silahlı tehdit soruşturması sebebiyle geldi. Üçok'un, Çelik'in yerine başka birinin fotoğrafını
sivil savcıya göndererek 'sahtecilik' yaptığı vurgulandı.
Cezalar, Üçok'un siciline de işlendi." Haber bu. Haberde yer alan tespitler, Askeri Adalet Müfettişleri'ne ait.
Milli Savunma Bakanlığı da aynı kanaati paylaştığı için kınama cezaları verilmiş.
Albay Ahmet
Zeki Üçok, kendisiyle ilgili söz konusu haber nedeniyle "Gizli Belgeyi Sızdırma Soruşturması" açıyor. Yani olayın birinci tarafı olduğu halde. Bu da yetmiyor.
"Tanık" olarak ifadeye çağırdığı arkadaşımızın "
sorgusuna" bizzat katılıyor. Garip olaylar zinciri bununla da sınırlı kalmıyor. Sorgu odasına girerken olayın bir diğer tarafı Savcı Yüzbaşı Mehmet Çelik de kapıda beliriyor. Savcı Çelik'in görev yeri, Savcı Üçok ile aynı nedenlere dayalı olarak aldığı kınamalar sonrası, Askeri
Yargıtay Tetkik Hakimi olarak değiştirildi.
Çelik'in "ifade" esnasında orada olmaması gerekiyor. Buna rağmen sorgu odasının girişinde Çelik, haklarında yapılan diğer haberlerin de varsa orijinal belgelerini mutlaka vermesini, aksi halde ev ve işyeri ile özel bilgisayarlarını kapsayıcı şekilde
arama kararı çıkaracakları tehdidini savuruyor.
Arama kararı nasıl yırtılır?
Ardından Albay Üçok arkadaşımızı odaya alıyor.
Haber Müdürümüz
Güngör Ergün'e "hakkında ev ve işyeri
arama kararı çıkarttığını" belirtiyor. Tanık hakkında "arama kararı..."
Sonra da bir iyi niyet göstergesi olarak "arama kararını" yırtıyor. Askeri Adalet Müfettişleri'nin aşağıdaki dört hususu da acilen incelemesi gerekiyor. Sorgu öncesinde böyle bir arama kararı hangi merciden alındı? Savcının şayet varsa böyle bir kararı sorguda yırtması mümkün mü? Üçok'un birinci derece tarafı olduğu bir konuda ifadeye girmesi doğru mu? Çelik'in de sorgu odası girişinde arama tehdidinde bulunması askeri hukuk kapsamında meşru mu?
BUGÜN gazetesi olarak bu hukuk usullerini aşan uygulamaların peşinde olacağız. Hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Albay Üçok,
avukat ve arkadaşımıza, kendilerinin "Özel Yasa"yı uyguladıklarını, TBMM'nin çıkardığı "Sivillerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören düzenlemenin de kendilerini bağlamadığını" söylüyor. Üçok, haberdeki bilgilerin doğruluğunu takdir yerine, belgeyi kimin sızdırdığını arıyor.
"Yüz kızartıcı" iki kınama gerekçesi ortadayken, hakkında başka soruşturmalar sürüyorken, "baskıyla" yeni yayınların önüne geçmeye çalışıyor. Üçok hakkında, "çıkar amaçlı
suç örgütü oluşturmak, rüşvet vermek ve rüşvet almak" suçlamaları nedeniyle
Cumhuriyet savcılarının başlattığı
Adli Yargı süreci devam ediyor. Halen Kayseri'de bir astsubayın sorgusuna
Gürol Doğan isimli sivil bir şahsı soktuğu, "
hipnoz ve ilaçla ifadesini aldığı, avukatlarıyla görüştürmeyerek CMUK'u ihlal ettiği"ne dair bir soruşturma yürütülüyor.
Komutanların haberi var mı?
Üçok'un sorguda sergilediği tutumun,
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın devir-teslimi sonrasına denk gelmesi de ilgi
çekici. Acaba yapılanlardan
Orgeneral Hasan Aksay'ın da haberi var mıdır? Askeri savcıların bu "
adalet" anlayışını Orgeneral Aksay da paylaşıyor mu?
Her platformda hukukun üstünlüğüne vurgu yapan
Genelkurmay Başkanımız
İlker Başbuğ, bakalım yaşananlar konusunda ne yapacak? Akredite değilsiniz, yaşadıklarınız bizi ilgilendirmez mi diyecek? Yoksa, askeri yargı hakkında menfi düşünceleri pekiştiren bu muameleler konusunda gereğini yapacak mı?
BUGÜN gazetesi olarak maruz kaldığımız hukuk ihlalini kamuoyuna duyuruyoruz. Gelişmeleri de siz okurlarımızla paylaşmaya devam edeceğiz. Hukukun üstünlüğünde, özgür ve aydın bir gelecekte buluşmak dileğiyle...
BUGÜN