Askeri Mahkeme geçmişi ile ters düştü

Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM), Balyoz sanığı generaller Halil Helvacıoğlu, Gürbüz Kaya ve Abdullah Gevramoğlu'nun Yüksek Askerî Şûra'da (YAŞ) terfi ettirilmemesi kararının yürütmesini durdurması tartışmalı bir süreç başlattı.

Askeri Mahkeme geçmişi ile ters düştü

YAŞ'ın terfi kararlarını Anayasa gereği inceleme yetkisi bulunmamasına rağmen açılan davada AYİM'in verdiği karar, hukukî belirsizlikleri de beraberinde getirdi. 2010 YAŞ'ında ilginç bir gelişme yaşandı. Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Balyoz davası sonuçlanmadığı için sanık generallerin terfisini kabul etmedi. İddialara göre, hazırladığı iki terfi kararnamesi MSB'den dönen Genelkurmay üçüncüsünü, söz konusu generallerin ismini koymadığı liste şeklinde sundu. Böylece kararname, Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla yürürlüğe girdi. Generaller ise konuyu AYİM'e götürdü. İtirazlarını da YAŞ kararlarına değil, idarenin kendi isimlerini listeden çıkarması işlemine dayandırdılar. Mahkeme, 'idarenin tüm işlemlerine yargı yolunun açık olduğu' gerekçesinden hareketle açılan davadaki talebi kabul etti. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin, YAŞ'ın terfi kararlarına yargı yolunu kapatan Anayasa hükmünü 'YAŞ kararını değil, üçlü kararnameyi (Milli Savunma Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı imzaları) inceliyorum' diyerek aştığı belirtildi. Mahkemenin bu kararıyla, üç generale terfi yolu da açıldığı ileri sürülüyor. Ancak yürütmeyi durdurma kararına Milli Savunma Bakanlığı'nın ve Başbakanlık'ın itiraz hakkı bulunuyor. Karar tebliğinden itibaren itiraz süreci başlıyor. Hükümet kanadından henüz başvuruya ilişkin herhangi bir yorum gelmedi. Konunun, hukukçular tarafından incelendiği belirtiliyor. Ancak itiraza da yürütmeyi durdurma kararı veren AYİM Daireler Kurulu'ndaki aynı isimlerin karar verecek olması, sonucun değişmeyeceği yorumlarına sebep oluyor. Davanın görülmesine, bu aşamada esastan devam edilecek. Uzmanlar mahkemenin mevcut yapısı ile askerin iradesinin dışında bir karar vermesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Bu noktada hükümetin takınacağı tavır merak ediliyor. Hükümetin, nihai karara da itiraz hakkı ve kararı 60 günlük bekletme yetkisi de bulunuyor. Eski AYİM hâkimi emekli Yarbay Veysi Savaş, alınan karara Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı'nın itiraz hakkı bulunduğunu hatırlatıyor. Yürütmeyi durdurma kararı kendilerine tebliğ edildikten sonra gerekli itirazın yapılabileceğini belirten Savaş'a göre, bu itirazdan da sonuç çıkmayacak. Çünkü bunu da aynı mahkemenin aynı dairesi ve üyeleri görüşecek. Savaş, hükümetin Balyoz sanığı generallerin terfisine karşı çıktığı andan itibaren, mahkeme senaryosunun Genelkurmay'da şekillendiğini ileri sürüyor. Savaş, "Daha o zaman, mahkemeden bu kararın çıkacağı belliydi. Hükümetin kararını, mahkeme yoluyla aştılar." değerlendirmesinde bulunuyor. Savaş, Milli Savunma Bakanlığı'nın gönderdiği savunmanın ise yetersiz olduğunu kaydediyor. AYİM'in kaldırılması gerektiğini düşünen Savaş, artık sivil iradenin hareket alanının çok daraltıldığı vurgusunu yapıyor. Sürecin en başından beri yanlış yönetildiğini iddia eden Savaş, "Haklarında yakalama kararı olan generaller, açığa alınmalıydı. Milli Savunma Bakanlığı'nın bu konuda yetkisi vardı ama kullanmadı." diyor. Diğer yandan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin üç komutanla ilgili kararıyla daha önceki içtihatlarıyla çelişkiye düştüğü belirtildi. Mahkemenin daha önce, YAŞ'ın ihraç kararına karşı açılan davaları usulden reddettiği kaydedildi. Bugünkü kararının tam tersine 2000 yılında AYİM 1. Dairesi'nce verilen bir kararda, Anayasa'da YAŞ kararlarının yargı yasağı kapsamında ve denetlenemez olduğu belirtildikten sonra, YAŞ kararının uygulanmasına yönelik üçlü kararnamenin incelenme imkânı bulunmadığı kaydedildi. TSK'dan çıkarılma işlemine karşı açılan dava, bu gerekçelerle reddedildi. Gelişmeler, AYİM'i de tartışmaya açtı. Uzmanlar, daha demokratik anayasanın konuşulduğu bir dönemde, Askerî İdare Mahkemesi'yle ilgili olarak da Danıştay'da ihtisas dairesi şeklinde hizmet verecek bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu görüş, AYİM'in emir-komuta zinciri içerisinde hareket ettiği izlenimi veren üye yapısına dayanıyor. Söz konusu kararı veren heyette de 7 askerî hakim ile 3 kurmay subay yer aldı. Askerî yargının bu kararıyla, sivil otoritenin inisiyatif kullanmasını ortadan kaldırdığı, bundan sonraki YAŞ'larda yaşanacak benzer hadiselere emsal teşkil edeceği eleştirileri yapılıyor. İtiraza da aynı üyeler bakacak Üç komutanın açtığı davada pek çok olağan dışı durum bulunduğu belirtiliyor. Bunlar şöyle sıralanıyor: YAŞ'ın terfi, emeklilik ve meslekten çıkarma kararlarına karşı açılan davalarına normalde AYİM 1. Dairesi bakıyor. Ancak mahkeme başkanının yetkisini kullanarak, üç komutanın davasını Daireler Kurulu'na aldığı kaydediliyor. Bu durumun tabii hakim ilkesinin ihlal edilmesi olduğu, ayrıca kanunlar, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı davranıldığı belirtiliyor. Üç komutan hakkında terfi edememe kararının yürütmesini durduran askeri mahkeme, ilginç bir yapıya sahip. Üyeleri, askerî hakimler ve subay üyelerden oluşuyor. Askerî hakimlerin sicillerini Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına kadar ilgili komutanlıklar ve Milli Savunma Bakanlığı Adalet İşleri Başkanlığı veriyordu. Kurmay subayların terfisi, yani kurmay bir albayın general olabilmesi de Genelkurmay'ın yetkisinde. Yüksek mahkeme statüsünde çalışan AYİM'in kararları temyiz edilemiyor. Yalnızca itiraz yapılıyor. Ancak itiraza da çoğunlukla ilk kararı veren üyeler değerlendiriyor.
<< Önceki Haber Askeri Mahkeme geçmişi ile ters düştü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER