TBMM eski Başkanı Arınç,
Başbakan'ın suç ortağı gibi gösterilmesinin üzüntü verici bir olay olduğunu kaydetti. TBMM mutfağı yenilenirken tüm malzemenin
Deniz Feneri Derneği'ne verildiğine yönelik iddiaların bulunduğunu belirten Arınç, mutfaktan çıkan eski malzemelerin
cemevi, Türk
Kızılay Derneği, okul ve Deniz Feneri'nin aralarında bulunduğu bir çok yere yere verildiğini açıkladı. Kendisinin bugün bazı gazetelerde yer alan açıklamaların büyük bir kısmının doğru olduğunu ifade eden Arınç, "Bela söylemek bize yakışmaz. En fazla
Allah cezalarını versin demek en doğrusu." diye konuştu.
Türkiye'deki Deniz Feneri derneğine geçmişten bu yana sevgisinin olduğunun altını çizen Arınç, kendisini açıklıkla ifade eden birisi olduğunu hatırlatarak, "Hatam varsa da kabul eden bir kişiyim.
Almanya'da
dernek kurucularını bilmem, hiç karşılaşmam olmadı,
işbirliği yapmadım. Buradaki dernekle isim benzerliği var diyor, Türkiye'deki Deniz Ferneğinden Engin Yılmaz
Aksu da
yanıt vermiş, Almanya'daki dernekle Türkiye'dekinin isim benzerliği dışında bağlantısı olmadığı İçişileri Bakanlığı'nca söyleniyor. Ama
yardım amaçlı para gönderildiği belirtiliyor." dedi.
Bir basın mensubunun "Yolsuzlukları Allah'a mı
havale edeceğiz?" yönündeki soruya Arınç, "Halkın ağzında sık sık kullanılan bir laftır Allah cezasını versin, ama sık kullanmamak lazım. İşi Allah'a havale etmek de doğru değil. Hukuk devletinde, savcı, bağımsız yargı bunu araştırır. Maddi cezayı kastetmştim ben de.
Ceza hukuku anlamında konuştum. Tabii ki konu bela okumak ve temenni ile geçiştirilmemelidir." diye
cevap verdi.
"BUNU YAPANLAR İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAYANLARDIR"
"Başbakan, yapanın değil bunu yazan medyanın belasını versin gibi davranıyor. Bu davranışı nasıl buluyorsunuz?" yönündeki soruya ise Arınç, şu şekilde cevap verdi: "Şunun bunun hakkında hüküm verecek değilim. Nezaketsizlik yapmış olurum. Ama bu tür olaylar karşısında tavrım bilinir Başbakan ile ilintili bir şey söylemem. Ama bu şablona kim hangi kurum girerse o payını alacaktır. Toplumun vicdanına dayanan bir konuda, bu toplanan paraların kişisel hesaplara geçirilmesini fevkalede yanlış bulurum. Lanetlenecek insanlık dışı bir durumdur. Bunu kim yaparsa yanlış olur. İnsanların merhamet duygularının istismar edilmesi demektir. Çünkü insanın insanlığından çıkması, insanların merhamet duygularının sonucu olan yardım parasını kim zimmetine geçirmişse halkın içinde barınamaz. İnancı, görüşüne bakmadan bunu kim yapmışsa dışlamak mecburiyetindeyiz. Ama dikkali olmak da zorundayız. Mahkeme, yargı kararı ele geçmeden peşinen insanları mahkum etmek doğru olmaz. Ama suçlu bulunan kim olursa,
toplum içinde dışlanmış olur. Bizim milletimiz hamiyet duygusu çok yüksek bir millettir. Ama Deniz Feneri üzerinden bu tür faaliyetleri gölgelememek gerekir. Ama bu tür yardım olaylarını kişisel menfaat için kullanan kim varsa, bu konuda kim ihbarda bulunursa, siyasi
rant olmadan temkini olursa teşekkür borcumuz vardır."
"BAŞBAKANIN SUÇ ORTAĞI GİBİ GÖSTERİLMESİ ÜZÜNTÜ VERİCİ"
Deniz Feneri davasında bazı sanıkların suçlarını
itiraf ettiklerinin hatırlatılması üzerine Arınç, yaşananların üzüntü verici olduğunu ve olayı yakınen takıp ettiğini söyledi. Arınç, "Bu tür olaylar geniş bir alana sıçrarsa toplum zarar görür. Ama medyanın bazı yönleriyle eleştirilecek tutumu var.
Yargı süreci sonuçlanmadan peşinenen suçlu görmek doğru değil. Bu konuda Ak Parti ve Başbakan'ı suçlayıcyı olmasını doğru bulmam. Başbakan'ın suç ortağı gibi gösterilmesi üzüntü verici bir olay." diye konuştu.
"Türkiye'de tahkikat yapılmalı mı?" yönündeki soruya ise Arınç, "Evet yapılmalı. Türkiye'de bunu yapacak savcılar vardır. Bağlantı tespit edilirse yargı sürecine taşınır. Ama şu anda bildiğim kadarıyla böyle bir şey yok."dedi.
ARINÇ'TAN İLGİNÇ BENZETME
Başbakan'la ilgili iddialara değinen Arınç, Başbakan'a para getiren, ne para verildiğine ilişkin bir belgenin olmadığını söyledi. Arınç şu ilginç benzetmede bulundu: "Biz buna hukukta atfı cürüm deriz. Bir insana suç at demektir.
Bu olayda üç kişi var. Biri Başbakan, biri parayı veren, diğeri parayı taşıyan. Türkiye'de bir Alman yakalansa, üzerinde 10 kilo eroinle yakalansa, bana bu eroini Merkel, Türkiye'ye getirmeme istedi derse, siz Merkel'i mi suçlarsınız? Allah saklasın böyle failin atıf yaptığı suç kabul edilir mi? 100 liraya hayatını pazarlayan kadınlar var. Toplumun ileri gelenleri ile birlikte oldum derse ne diyelim. Almanya'da iki kişi kendi arasında konuşsa bile Başbakan ile ne ilişkisi olabilir? Türkiye Başbakanı nasıl suçlanababilir? Bu ahlaksızlık, vicdansızlık değil mi? Başbakan'ı sevmeyebilirsiniz ama iki serserinin iddiası
Türkiye Cumhuriyeti başbakanını suçlamaya yeter mi? Başbakanı suçlayacak yeterli
delil var mı? Medyada dürüst ilkeli olanlar, başbakanın suçlanamayacağını ifade ettiler. Almanya'ya iltica eden bazı tercümanların ilavesi ile girmiş şeyler olabilir. Bunu Sky Türk'te bir Alman ifade etti. Başbakan'ı suçlayabilecek bir şey olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Bu suçlamayı yaparsa savcı yapabilir."
"AKMAN'IN SÖZLERİNE İTİBAR ETMEK LAZIM"
CHP Grup
Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun
RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın istifasını istediğinin hatırlatılması üzerine Arınç, "CHP kontenjanından üyeler, Akman'ın üyeliği konusunda toplantı talep etti. RTÜK'ün 9 üyesi var. RTÜK toplantısı yapılacak, kendi içinde bu süreci görmek lazım. Akman, üye seçildikten sonra ticari bağlantılarının kalmadığını söylüyor. Bence itibar edilmesi gerekir." şeklinde konuştu.
UZLAŞMA KOMİSYONU YARARLI OLUR
Arınç,
TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın uzlaşma
komisyonu önerisiyle ilgili soruya ise şu cevabı verdi: "Benim dönemimde iki parti vardı, bu tür komisyonların çalışması faydalı olduğunu gördüm nitekim Cİndoruk döneminde başlamış bu
uygulama. 4 dönem devam etmiş, faydası görülmüş, Toptan dört ayrı komisyon kurulacağını söyledi. CHP üye vermeyeceğini söyledi, ancak Sayın Toptan, henüz süreçten umutlu oldu. Diğer partilerin vereceği üyelerle kurulması faydalı olur."
CİHAN