Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç, NTV canlı yayınında
Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün gündemle ilgili sorularını yanıtladı. Arınç'ın sözlerinden satır başları şöyle:
"Kriz söyleminin maksatlı bir yıpratma hareketi olduğunu düşünüyorum.
Hükümet sürekli bazı kurumlarla sürtüşme halindeymiş gibi gösterilmek isteniyor. Hükümet geçmişteki hükümetlerin kullanmadığı yetkileri kullanıyor, fark budur.
Bundan önce Başbakan göstermelik olarak YAŞ'a katılır, öğleye doğru bir
Anıtkabir ziyareti yapılır ve ardından da 'Bana müsaade' diyerek kuruldan ayrılırdı. Birkaç yıldır Başbakan 'Madem bu kurulun başkanıyım, toplantılara aktif olarak katılmalıyım' fikriyle YAŞ'ta görev aldı. Ki kanunlarda
Genelkurmay Başkanı ve komutanların nasıl atanacağı bellidir.
Başbakan veya Cumhurbaşkanı'nın görüşleri neden birilerini rahatsız ediyor. Daha önce de benzer durumlar yaşandı, yaşananların AK Parti'ye mal edilmesi yanlış. Sayın
Genelkurmay Başkanı'nın veya 1.
Ordu Komutanı'nın herhangi bir açıklama yaptığına şahit oldunuz mu? Olmaması da
doğaldır zaten. Başbakan ya da Cumhurbaşkanı'nın atamalardaki itirazları doğal karşılanmalı.
Anayasa paketinde yeni getirilen değişiklikle YAŞ'ta TSK'dan atılan
subaylar artık yargıda haklarını arayabilecek, bu büyük bir devrimdir.
Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanı olmadan önce
Anayasa Mahkemesi Başkanılığı sırasında yaptığı tüm konuşmalarda YAŞ'ta ve HSYK'da alınan kararlara yargı yolunun açılmasını savunmuştur.
Balyoz soruşturmasında
iddianame tanzim edildikten sonra bir
mahkeme yakalama kararı vermiş. Sonuçta yorumlar farklı olsa da bir hukuki tedbirdir. Bir subay para çekmek için orduevinden çıkınca yakalanıyor, hatta bir tane subay İçişleri Bakanı'yla birlikte cenazeye katılıyor. Yakalama emri çıkarılması konusunda ne Adalet Bakanı'nın ne de hükümetin bir dahli vardır, biz talimat vermiyoruz.
TUNCAY ÖZKAN'IN FERYADINA KULAK VERİLMELİ
Bir hakim zorla izne çıkarılıyor, yerine geçici olarak atanan hakim ise serbest bırakma kararı veriyor. Hangi
yargıç hukuka uygun karar veriyor? Bir
takım telefon dinleme kayıtlarında veya bazı belgelerde iddia edildiği gibi şeyler gerçekse bu karanlık bir tablodur. 102 kişiyle ilgili mahkemelerin farklı kararları üzüntü verici.
Tuncay Özkan ve diğer tutukluluların, 'Komutanlara
darbe yapmaları emrini biz mi verdik, asıl sorumlular neden dışarıda ve biz neden hala içerideyiz' şeklindeki feryatlarına
kulak vermeliyiz. Olayın asli failleri vardır, bir de
yardım etmek, suçu övmek gibi unsurlar vardır. En sondaki insanların ilk baştakilere bakarak ben haksızlığa uğuruyorum demesini ben önemsiyorum.
Kılıçdaroğlu'nun meydanlarda söylediklerine dikkat etmek lazım. Ne kalpazanlığımız, ne sahtekarlığımız, ne vatan satmışlığımız kaldı... Her şeyi söyledi, bunu yapmaması lazım ancak yapıyor.
CHP liderinin başlattığı polemiklere Başbakan Erdoğan tepki verirse burada kim haklı? Söylediği şeyler eskiden
cinayet çıkaran şeyler... Leman ve
Penguen dergilerine saygı duyuyorum, Başbakan'ın bu dergilere açtığı davalardan vazgeçmesini söyledim, bu dergileri ziyaret etmek istediğimi açıkladım. Kılıçdaroğlu, boyuyla ilgili sözlerimi nereye
havale ederse etsin. 10-15 evin olduğu bir sitede ortada bir havuzun olması neden önemli?
Aşk gemisi gibi ne bu böyle? Peş peşe
kasetler çıkıyor, bir Genel Başkan'ı yerinde duramaz hale getiren kasetten sonra yeni bir kaset daha çıkıyor. Deniyor ki, özel hayatı karıştırmayalım, tamam karıştırmayalım da her gün niye kaset çıkıyor?
Referandum mührünün üzerinde '
evet' yazmasının karışıklık yaratacağını düşünmüyorum.