Bülent Arınç, TRT
İstanbul Müdürlüğü Mesut Cemil Stüdyosu'nda gerçekleştirilen ''Yayıncılıkta Türk Müziği Sempozyumu''nun, ''Yayıncıların Türk Müziğine Bakışı ve Sorumluluğu'' başlıklı oturumunun açılışında konuştu.
Sempozyumun ilk oturumunu,
Televizyon Yayıncıları Derneği ve
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet
Karaca yönetti.
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Arınç, kurulduğu günden bu yana yayıncılık açısından ciddi ve güzel işler yapan TRT'nin, genelde kültür ve özelde de
müzik açısından son derece güzel bir etkinliğinde bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Onlarca yıldır müziği taçlandıran ustaların,
emektarların icrai sanat eylediği Mesut Cemil Stüdyosu'nda bulunmanın heyecan verici olduğunu kaydeden Arınç, şöyle konuştu:
''Neredeyse bir asırdır sazlarımız bu çatının altında çalındı,
şarkılarımız, türkülerimiz yine bu çatının saçakları altında söylendi.
Münir Nurettinlerin, Mesut Cemillerin, Zeki Mürenlerin, Ali Ekber Çiçeklerin,
Muzaffer Sarısözenlerin, Nida Tüfekçilerin bazen insanı bir coşkuya bazen de hüzne sürükleyen şarkılar ve türküleri, bu duvarların arasında söylendi. Bu duvarlar gücünü, adını sayamadığım nice saz ve söz ustalarının sazlarının telinden, sözlerinin inceliğinden almaktadır. Bozlaklar, gazeller, uzun havaların yanı sıra kürdili hicazkar, hüzzam, saba, acemaşiran makamındaki şarkılar bu tarihi binanın her zerresine işlemiş durumdadır.''
-''MÜZİK, EVRENSEL GÖNÜL DİLİ''-
Müziğin insanlığın evrensel gönül dili olduğunu vurgulayan Arınç, yalnız Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde, en ilkel kabile topluluğundan en
modern bilişim toplumuna kadar insanların duygularını yalnızca bu sekiz notayla ifade ettiğini belirtti.
Arınç, şunları söyledi:
''Bu sekiz nota ile yürek yangınlarını dile getirir, yine bu sekiz nota ile coşkularını anlatırlar. Dünyanın her yerindeki müzik aletlerinin de dili aynıdır. Hepsinde neşeyi anlatan bir akort, en yoğun duyguya ses veren bir bam teli vardır. Aslında bütün bir kainatın akışında da bir müzikalite vardır. Hepimiz, muazzam bir orkestranın ya da koronun rüzgarıyla, ormanıyla, yağmuruyla, insanıyla birer enstrümanı, parçası gibiyiz. Müziğin olmadığı bir hayatta bir yanımız eksik kalır.''
-''HERKESİN KALİTELİ MÜZİĞE İHTİYACI VAR''-
Hangi türden olursa olsun herkesin kaliteli müziğe ihtiyacı olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Zaman zaman müzik kavramının eğlence sektöründe yüzeysel bir şekilde anıldığına şahit oluyoruz. Elbette müziğin eğlenceli bir yanı var. Belli yaşlarda müziğin daha çok bu yönüyle bilinmesi ve sevilmesi de anlaşılır. Ama bir milletin kültürü denildiğinde en önemli başlıklardan birini oluşturan müzik sadece eğlencelik bir
araç değildir. Ne var ki pek çok konuda olduğu gibi müzikte de insan zamanla kavrıyor bu gerçeği. Yani delikanlı çağlarımızda yalnızca bir türkü ve şarkı olarak gördüğümüz, yeri geldiğinde dinleyip ya da söyleyip geçtiğimiz şeyler aslında yalnızca bir türkü ve şarkı da değilmiş. Bunu zamanla anlıyoruz. Bu zengin repertuvarın altyapısını oluşturan tarihi, kültürel ve
estetik birikim konusunun bazen bir varoluş meselesi kadar zorlu olduğunu gösteriyor.''
-TRT'NİN MÜZİK KANALI-
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Arınç, TRT'nin geçen yılın sonunda yayın hayatına başlayan müzik kanalıyla müziğin sadece popüler ve güncelden ibaret olmadığını, geleneksel müziğin de hak ettiği yeri bulması gerektiğine işaret ettiğini anlattı.
Arınç, bir hak tesliminden öte, pratiğe vurgu yapmak açısından da önemli olduğunu vurguladığı sempozyumda ele alınacak ''Yayıncıların Türk müziğine bakışı ve sorumluluğu'', ''Popüler kültürün Türk müziğine etkisi'' ve ''Yayıncılıkta
telif hakları sorunları'' başlıklarının, konunun sadece bir söylemde bulunma çabasından daha ileri düzeyde ele alındığını gösterdiğini kaydetti.
Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Şimdilerde moda bir tabir var, 'şehir efsanesi' diye... Bizce de gençlerin geleneksel Türk müziğinden hoşlanmadığı şehir efsanesidir. Görmek istediğiniz zaman gençlerimizin
halk müziğine de Türk sanat müziğine ilgi ve beğeni ile yaklaştığı ortada. Tabii diğer türler de olacak, hatta daha yaygın da olabilir. Fakat sarraflık nasıl ki tecrübe ile mümkün, gençlerimiz de zamanla müziğin iyisini, kalıcı olanını mutlaka ayırt edecek.''
Geleneksel müziğin güncel olan ve kolay tüketilen müziğe göre daha zor üretildiğini, bu nedenle de geleneksel müziği üretenin daha donanımlı olmasının zorunlu olduğunu kaydeden Arınç, ''Zaten arzulanması gereken de bu değil mi?'' diye sordu.
Türk müziğinin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda herkesin üzerine büyük görevler düştüğünü vurgulayan Arınç, şöyle konuştu:
''Özellikle bu konuda yayıncı kuruluşların biraz daha duyarlı olması gerekir. TRT'nin bu konuda üzerine düşeni yaptığı kanaatindeyim. Ancak diğer yayıncı kuruluşlarımız da bu sorumluluğun altına ellerini koymak zorundadırlar. Burada yapılan tartışmaların büyük yararları olacağı kanaatini taşıyorum.''
-TELİF HAKLARI-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, sanatçıların en önemli sıkıntılarından birisinin de telif konusu olduğunu belirterek, bu konuda büyük sıkıntılar yaşandığını bildiğini söyledi.
Hem
Meclis Başkanlığı yaptığı dönemde hem de bakanlığı sırasında bu konuda sanatçılarla defalarca bir araya geldiğini anlatan Bülent Arınç, şöyle konuştu:
''Ortada bir emek var ve buna herkesin saygı göstermesi gerekmektedir. Her şeyden önce bu bir ahlak meselesidir.
Kültür ve
Turizm Bakanlığımızın bu konuda çalıştığını biliyorum. Sempozyumda konunun tartışılmasını da önemli buluyorum. Umarım sanatçılarımızı memnun eden bir uzlaşı, bir çalışma ortaya çıkar diye düşünüyorum. Böyle anlamlı bir mekanda TRT'nin düzenlediği sempozyumda bulunmak mutluluk veriyor. Çünkü bu ülkeye sevdalı olanlar, bu sevdalarını en çok bu coğrafyanın şarkı ve türküleriyle anlatıyor. Müzik kültürümüze katkısı olan bütün sanatkarlarımıza şükranlarımı sunuyorum.''