Arınç, CHP'ye sert konuştu

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İzmir'deki programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Arınç, CHP'ye sert konuştu

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yıllardır siyasette bulunduğunu anımsatarak, ''Siyasetçilerin örnek insan olması, topluma güven vermesi gerekir. Hukuk devletinden yana tavır alması gerekir'' dedi. Arınç, Odatv muhabiri İklim Bayraktar ile gündeme gelen taciz iddialarıyla ilgili soru üzerine yaptığı değerlendirmede, Bayraktar'ın yapacağı hazırlığın AK Partili birisiyle ilgili olmadığını, taciz iddiasının eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile ilgili olduğunu belirtti. Olayın bir an önce yargı süreci sonunda açığa çıkarılmasını isteyen Arınç, şöyle konuştu: ''Tabii Kılıçdaroğlu'nun Sayın Baykal'a haber verip vermemesi, Baykal'ın bundan üzüntü duyması, bu konunun araştırılmasını istemesi bir kenara. Doğrusu bunlar duymak istemediğimiz şeylerdir. Ben yıllardır siyasette bulunan bir insanım. Siyasetçilerin örnek insan olması, topluma güven vermesi gerekir. Hukuk devletinden yana tavır alması gerekir. Rakiplerini bir şekilde gayriahlaki ve kanun dışı işlerle refüze etmeye çalışması yok etmeye çalışması hiçbir zaman kabul edilemez. Görülüyor ki bir kasetle genel başkanlıktan uzaklaştırılan Sayın Baykal olayıyla yine bir başka kasetle başkasının önünü veya arkasını kesme çabalarına şahit oluyoruz. Doğrusu işin CHP'yle ilgili boyutundan fevkalade endişe ve üzüntü duyuyorum. Adeta yüz kızartıcı şeyler anlatılıyor. Bütün bunların, bilgisi olanların her şeyi samimi olarak ortaya koymasıyla, bir yargı süreci sonunda açığa çıkarılmasını isterim. Bu Türk siyaseti ve siyasetin geleceği bakımından da fevkalade önemlidir.'' -''HER GENEL BAŞKAN HER RANDEVU TALEBİNİ KABUL ETMEZ''- Odatv'nin sahibi Soner Yalçın ve onunla bağlantılı olanlar gözaltına alındığı zaman bazı yürüyüşler, eylemlerin yapıldığını, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Soner Yalçın'a sahip çıkarak, ''Yalçın kayalar gibi güçlü bir insan'' tabirini kullandığını anımsatan Bakan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Zaten İklim isimli bayanın söylediğine göre de Soner Yalçın kendisini görevlendirerek Kılıçdaroğlu'na göndermiş Sayın Baykal'la 40 dakika görüşmüşler. Kılıçdaroğlu'yla konuşmuşlar. Her genel başkan her randevu talebini kabul etmez. Özellikle gazetecilerle röportaj konusunda biraz seçici davranır. Ama bu bayan rahatlıkla genel merkeze de rahatlıkla Sayın Baykal'ın odasına da girebiliyor. Demek ki Soner Yalçın'a duyulan sevgi ve güven, onun tarafından gönderilen birisine de aynı şekilde duyulmuş demek.'' Son dönemdeki operasyonlar sonucunda gazetecilerin tutuklanmasına da değinen Arınç, ''özgürlükler elden gidiyor, artık Türkiye'de gazetecilerin, basının özgürlüğü kalmadı'' şeklinde feryat edildiğini, ancak gözaltına alanın da tutuklanacakları tutuklayanların bağımsız yargı olduğunu ifade etti. -''OLAYDAN DERS ALINMALI''- Yargı sürecinin hep birlikte beklenmesi gerektiğini ifade eden Arınç, şöyle dedi: ''Gazeteci sıfatı hiç kimseye suç işleme imtiyazı vermez dediğimiz zaman eleştirilmiştik. Şimdi ortaya çıkan iddialara baktığımız zaman bu kişilerin gazetecilik faaliyeti yapmadıkları görülüyor. Tevkif müzekkeresinde 'terör örgütüne yandaşlık veya evrakta sahtecilik' suçlamaları var. Gazeteciler suç işlemez düşüncesiyle veya onlar hakkında bir yargı süreci başladıktan sonra 'Türkiye'de basın özgürlüğü kalmadı' diye ortaya çıkanlar bu olaydan ders almalılar. Gazetecilik faaliyetleri haber yapmaktır, yazı yazmaktır, düşüncelerini açıklamaktır, kitap çıkarmaktır, karikatür çizmektir. Bütün bunlardan dolayı Soner Yalçın ve onunla bağlantılı olan kişilerin bir faaliyet içinde olmadıkları tam aksine MİT mensubunun da kendilerine belge ve bilgi sağlamasıyla adeta bir komplo kuran bir yönetim haline geldiklerini gösteriyor. O zaman Türkiye'de yargı sürecinde herkesin olayları dikkatle izlemesi ve bu sürece müdahale etmemesi gerekir diye düşünüyoruz. Sayın Başbakan grup toplantısında 'Şu anda cezaevinde 27 kişi var. Bunların meslekleri karşısında gazeteci yazıyor. Ama işledikleri suçlar adi suçlardır' diye açıklamıştı. Ben de basın yayından sorumlu bir bakan olarak aylarca önce bu konuyu açıkladığımda belki itiraz edenler şimdi biraz mahcubiyet ve utanç duyacaklardır diye düşünüyorum. Basın özgürlüğünden yanayız. Basın sansür edilmemeli. Ama gazetecilik faaliyetleri konusunda da elbette ahlaki temel kriterler ölçü olmalı. Ben bu olayı Türkiye'de pek çok karanlığı aydınlatacağına ve bizim daha sağlıklı düşünmemizi sağlayacağı kanaatindeyim.'' -ŞİVAN PERVER- Bir soru üzerine ise Arınç, bir süre önce Köln'de tanıştığı Şivan Perver'in çok samimi, vatanperver duygularla dolu, iyi bir sanatçı olduğunu belirtti. Perver'in Türkiye'deki demokratik açılımın çok önemli sonuçlar vereceğine, ülkenin birlik ve bütünlüğü için buna ihtiyaç olduğuna inandığını dile getiren Arınç, yurtdışında bir konser vereceği ve o konsere de Türkiye'den belli sanatçıların katılmasını arzu etmesinin ardından Perver'in tehdit edildiğini anımsatarak, ''Şivan'ın başına gelmedik kalmadı. Başka yazar ve sanatçılarla birlikte tehdit edildi. Hatta bu tehditler çok daha ileri götürüldü ama o vatanperver bir insan. Bu tehditlere karşı durdu ve bu tehditleri yapanları da çok ağır bir şekilde eleştirdi. Umarım Şivan'ın Türkiye'ye gelmesi de Türkiye için yurtdışında bir konser vermesi de en kısa sürede gerçekleşir'' dedi. Bakan Arınç, Japonya'da yaşanan 8.9 şiddetindeki deprem ve deprem sonrası oluşan tsunamiden dolayı Japonya hükümetine ve halkına geçmiş olsun dileğinde bulundu.
<< Önceki Haber Arınç, CHP'ye sert konuştu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER