Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç,
terör örgütü PKK'ya ilişkin olarak, '' bu eşkıya karşıdan
Yunan düşmanı gibi gelmiyor, Rus gibi gelmiyor. Safı belli değil,
kıyafeti belli değil. Nizami bir harp yapmıyoruz. Mağaralardan geliyor. Dağlardan atlıyor. Bölgeyi iyi biliyor. Elinde mükemmel silahlar var, pusu kuruyor'' dedi.
Arınç, Hakkari'nin
Çukurca ilçesine bağlı Üzümlü köyü dağlık
arazi kesiminde yürütülen
arama-tarama faaliyetleri sırasında
mayın patlaması sonucu şehit olan Jandarma Er
Coşkun Çalı'nın ailesine
taziye ziyareti için
Nilüfer ilçesine bağlı Yolçatı köyündeki evlerine gitti. Daha önce köy kahvehanesine giren Arınç, burada köylülerle sohbeti sırasında, şöyle konuştu:
''
Allah rahmet eylesin hepimizin başı sağolsun. Allah
sabır versin köyünüze bir şehit geldi. Tabi geçmişten bu yana
terörle mücadele, terör
eylemleri devam ediyor. Son zamanlarda geçmişe göre biraz daha azalmış olmakla birlikte, hainlik, kalleşlik yapan bazen mayınlamayla bazen silahla bazen başka tuzaklarla bu eylemleri yapıyorlar.
Cezalarını da buluyorlar. Ama bizim de içimize ateş düşürüyorlar. Bunlara üzülüyoruz. Artık memlekette kardeş
kavgası bitsin, kan dökülmesin,
gözyaşı dökülmesin, terör eylem yapamaz hale gelsin, memleket evlatları zarar görmesin.''
Bir vatandaşın ''terör ne zaman duracak'' sorusu üzerine Arınç, ''Duracak, durması için çalışıyoruz. 30 sene olmuş 30 senede de maalesef devam ediyor'' dedi.
Başka bir köylünün ''Doğudaki bu insan nereden türüyor? Dış
ülkelerden mi salıyorlar bize? Biz güçsüz ülke miyiz, ordumuz sahipsiz mi? Her gün görüyoruz, nerede şehitler olduğunu. Bursa'da daha önce de şehitler verdik'' şeklinde konuşması, bir vatandaşın da ''Şırnak'ta 12
teröristin öldürülmesini
protesto olaylarını bağımsız
milletvekili adayı BDP'nin
mikrofon elinde, 'bu ülkenin Başbakanı bunu başka türlü anlamayacak. 12 Haziran'dan sonra savaşı başlatacağız' dedi. Biz de istiyoruz bu olaylar bitsin, her gün çocuklarımız ölmesin. Bu şekilde biteceğini sanmıyoruz. Nasıl bir insan çıkar da bu ülkenin Başbakanına ahmak der. Yani böyle bir hakkı, hukuku nereden buluyorlar. Bunların arkasında ne var da bu kadar cesaretli konuşuyorlar'' demesi üzerine Arınç, her şehit cenazesinden sonra bunların konuşulduğunu belirterek, ''Bu ağrıyı bu sancıyı bu üzüntüyü ilk defa duymuyoruz. Çözeceğiz arkadaşlar'' dedi.
-''BU ALÇAKLIKTIR''-
Bu tepkileri göstermekle, bu hainlerin sözleri, hareketleri, eylemlerine karşı lanet okumakta herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
''Bu alçaklıktır. Bu memleket evlatlarına pusu, tuzak kurmaktır, şehit etmektir. Ama bu acıyı geçmişten bu yana yaşıyoruz. 1979'larda başladı. 1984'lerde pi
yasaya çıktı. O günden bu yanada askeri ile polisi ile bombası ile uçağı ile mücadele ediyoruz. Zaman zaman durdu, zaman zaman arttı. Zaman zamanda bazı eylemlerle canımızı yakmaya devam ediyorlar. Evet bu mutlaka bitmeli. Bununla ilgili mücadele devam ediyor. Bugün
doğu ve Güneydoğu'daki asker miktarı
yerli halktan daha fazla. Yüksekova'da Hakkari'de tümenler tugaylar var. Ancak bu eşkıya karşıdan Yunan düşmanı gibi gelmiyor, Rus gibi gelmiyor. Safı belli değil, kıyafeti belli değil. Nizami bir harp yapmıyoruz. Mağaralardan geliyor. Dağlardan atlıyor. Bölgeyi iyi biliyor. Elinde mükemmel silahlar var, pusu kuruyor. Yani kötülük yapmaya ne kadar engel olmaya çalışırsanız çalışın hangi çalının arkasından çıkacak, hangi tepeden ateş edecek bununla mücadele yüzde 100 maalesef neticeye varmıyor.''
-''TERÖRİST KİMDİR MASUM HALK KİMDİR FARK EDEMİYORSUN''-
Bir vatandaşın ''O cephelere biz gidelim o zaman, verin hepimize silahı'' demesi üzerine Arınç, şöyle konuştu:
''Buyurun gidin. Sen git verirler sana hadi bakalım. Bırakın bunları. Bırakın bunları kardeşim. Üzüntümüz amenna.
Milliyetçi hisselerimiz amenna. Ama
Türkiye'de bu manzarayı ilk defa görmedik. Karakol basıldı 12 kardeşimiz birden şehit oldu. Yola mayın döşediler şu kadar askerimiz şehit oldu. Şu kadar polisimiz şehit oldu. Bir mücadele, bir kavga, yerine göre bir savaş. Çok kötü şartlarda cereyan ediyor. Nizami bir harp yok. Bölge insanı nasıl giyiniyorsa, onun gibi giyiniyor. Sizin bilmediğiniz, dağ ve tepelerden, kavuklardan mağaralardan giriyor. Bazen
katır sırtında geçiyor. Bazen kıyafet değiştirerek giriyor. Biz hamdolsun Türk milleti olarak her savaştan başarıyla çıkmışız. Ama karşımızdaki düşman belli, şartlar belli, mücadele etmişiz. 'Allah Allah' demişiz yürümüşüz. Ama bu farklı bir şey. Aynı dili konuşan insanlar var. Terörist kimdir, masum halk kimdir, fark edemiyorsun. Buna rağmen elimizden gelen bütün imkanları kullanıyoruz. Geçmişte belki daha fazla zayiat verdik. Daha fazla üzüntü duyduk. Şimdi ateş düşdüğü zaman, 'Allah kahretsin üzüldük' diyoruz. Bu mücadeleyi bizden evvelki hükümetler de yaptı. Ordumuz polis sürekli yaptı. Şimdi sadece bu yolla değil başka yollarla da bu terörü bitirme yolunda adım atmaya çalışıyoruz. Ama engeller çok.
Dolayısıyla inşallah süreç devam edecek terör eylem yapamaz hale gelecek bunlardan emin olun. Size söylediğimiz insanlar,
tahrik edici konuşmalarla suç işliyorlar, halkı galeyana getirmeye çalışıyorlar. Kendilerine bağlı örgütten aldıkları talimatları yerine getiriyorlar. Bunların hepsi yargıya düşüyor ama anında
cevap vermek, anında cezaevine atmak, anında 'senin yaptığın suç' demek de 'al sana ceza' demek mümkün olmuyor. Bunlar
seçime giriyorlar, bazen oy alıp seçiliyorlar. Dokunulmaz zırhına giriyorlar. 10 gün sonra 20 gün sonra seçim var.
Yüksek Seçim Kurulu bir kısmına 'hayır' dedi. Ertesi gün '
evet' dedi. Kurulan tuzaklar var. Bunları güçlendiren bunları propagandalarını daha kuvvetli hale getiren tuzaklar var.''
-''TÜRKİYE İÇİNDE, TÜRKİYE'Yİ GÜÇSÜZLEŞTİRMEK İÇİN DESTEKLEYENLER VAR''-
Arınç,
Hükümetin elinden geleni yaptığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Acizdir, beceriksizdir, başarısızdır) derseniz sizin düşüncenizdir ama biz işin içinde yaşıyoruz. O
bölgeden gittim geldim. Halka bir korku veriyorlar. Sandık güvenliğini tehlikeye atmak istiyorlar. (Sandığa gidecekseniz, bize vereceksiniz) diyorlar 'yoksa kime verirseniz başınıza bela gelir' diyorlar. Biz bunları önlemeye çalışıyoruz, asker bir taraftan
emniyet bir taraftan. Bu ateş 30 yıldan beri devam ediyor. Bunun
yurt dışı bağlantıları var. Eskiden Suriye'deydi sonra Yunanistan'a gitti oradan İtalya'ya gitti. Sonra Kenya'da paketleyip bize teslim ettiler. 1999'da yargılandı, idama mahkum oldu.
İdam ceza olmaktan çıktı. İmralı'da yaşamaya başladı. O zamanlar, bir dağınıklık oldu birkaç sene sonra tekrar örgüt, çünkü bağlantıları var, Türkiye içinde, Türkiye'yi güçsüzleştirmek için destekleyenler var. Şimdi çok yönlü bir belanın içindeyiz ama eskisine göre daha
kontrollü, daha mücadeleyle netice alacak durumdayız. Biraz sabırla bekleyeceğiz. Bu tehlikelerden memleketimizi savuşturmaya gayret edeceğiz. Yani başka bir yol plan varsa bunun dışında. Arkadaşımız diyor ki, 'biz gideriz.' Bu hepimizin arzu ettiği bir şeydir. Ama bundan netice almak mümkün değil. Bu görevi yapanlar var, yapmaya çalışanlar var. Bu giriş çıkışları sınır bölgelerini kontrol altına almak istiyoruz. Yeni askere girmiş daha 50 tane mermi atmamış çocuklarımız, o bölgede zaiyat vermesin diye şimdi sınır birlikleri kuruyoruz.''
-PROFESYONEL ASKERLER-
Tek işi o bölgede kuş sektirmemek olacak profesyonel askerler yetiştirdiklerini ifade eden Arınç, şunları söyledi:
''Bunlar yarın bugün sahaya çıkacaklar. Bunlar, 31 yaşına kadar, yani askerliğini bitirdikten sonra özel komanda birlikleri olarak yetişecekler. Profesyonel askerler eşkıya nasıl, hangi şartlarda mücadele veriyorsa onlardan daha güçlü mücadele edecekler. Şehit olan kardeşimiz, kaç aylık askerdi biliyoruz. Sivilde ne yaptığını biliyoruz. Ama böyle hayatı silahla geçmiş, eşkıyalıkla geçmiş insanların karşısında elbette yeterli mücadeleyi yapamazlar. Dolayısıyla onların dilinden anlayacak olan profesyonel sınır birlikleri yetiştiriyoruz. Geç kalmış olabiliriz ama bunu
akıl ettik yetiştiriyoruz. İlk planda 10 bin daha sonra yine 10 bin asker yetiştirerek, bu bölgeye sevk edeceğiz. Attığı zaman vuran, tehlikeyi sezen, tuzakları fark eden, tuzağa düşmeden kendisi avcı olan birliklerle o bölgeyi koruyalım istiyoruz. Bir taraftan polis sevk ediyoruz. Yani hükümet olarak istihbaratı güçlendiriyoruz. Ama bütün bunlara rağmen her şeyi dört dörtlük çözmek halletmek sıfır noktaya getirmek mümkün olmadı. Olmayacak gibi de görünüyor kısa vadede. İnşallah Rabbim bunlara fırsat vermeyecek. Biz onların hakkından daha çok geleceğiz ama önemli olan ülkede terörün yaktığı ateşin sönmesi. Onu söndürmek için siyasi
ekonomik sosyal bazı tedbirler de alıyoruz.''
-''MEMLEKETİ YASA BOĞANLARIN ALLAH EN KISA ZAMANDA CEZASINI VERSİN''-
Bütün bu sebeplerle valilerin, askerin mücadele ettiğini vurgulayan Arınç, ''Ama bir anda bu işi sona erdirmek mümkün görünmedi. İnşallah gayret edeceğiz, yapmaya çalışacağız. Biz yapamazsak başkaları yapacak herhalde ama 'toplanalım biz de gidelim, yapalım, edelim', bu bizim heyecanımızdır, akılcı bir hareket değildir. Bu acımızın bize söylettiğidir'' dedi.
Arınç, bir Mehmetçiğin hatırına, onun kanına hiçbir şeyi değişmeyeceklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Keşke hayatta olsaydı böyle alçakça
kurban edilmeseydi. Ama askere gidince de bu bölgede bu işlerle karşı karşıya kalınıyor. Bazen kazada
vefat ediyor, bazen kurşunda vefat ediyor. Allah kem gözlerden, kötülerin şerrinden korusun, bu haydutların, zalimlerin, memleketi yasa boğanların Allah en kısa zamanda cezasını versin. Söyleyecek bir şey yok. Bu siyasetçiler de böylesine kötü, rezil dillerle memlekette kardeş kavgasına, karmaşaya çatışmaya hiçbir zaman yol açacak güçte olmasınlar. Bu sözler tahrik kokan sözlerdir. Biz memlekette huzur olsun diyoruz. Onlar baskından bahsediyor. Bunlardan bir tanesi 'Ey vali 25 gün sonra senin yerine ben oturacağım. Gelirsem
hesap soracağım' diyor. Bunlar akıllı insanların söyleyeceği sözler değil. Bunlar ateşe benzin dökmek başka bir şey değil. Ama ne yapalım ki, bir taraftan davalar açılıyor. Bir taraftan bunlar halkı tahrik etmek için gerginlik olması için bu tür konuşmaları büyütüyorlar. Millette bunları görüyor. Hukuk karşısında cezalarını görürler milletten de inşallah layık oldukları cevapları alırlar.''
Konuşmasının ardından Arınç, şehit ailesinin evine gitti. Evin önüne konulan sandalyeye oturan Arınç,
şehit babası ve yakınlarına taziyelerini iletti, Allah'tan sabır diledi.
Arınç'a
Vali Şahabettin
Harput eşlik etti.