NE KADAR DA BİRBİRLERİNE BENZİYORLAR DEĞİL Mİ ?
Türkiye bir kez daha seçime giderken,
kaos ortamı oluşması için çaba sarfedenler yine işbaşında.
Karanlık emelleri olanlar daha önce onlarca kez yaptıkları gibi yine
terörü
taşeron olarak kullanıyor.
Millete karşı İhanet içinde olanlar karanlığa doğru hızla yol alırken, bir kez daha var güçleriyle son kozlarını oynamak üzere ortaya çıkıyorlar.
Kürt vatandaşların temsilcisi olduklarını iddia edenler, kaosun yangınına ateş taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Türk'ün de Kürt'ün de yıllarca süren acılarını dindirmek üzere ülkede güzel şeyler olmaya başlamışken, fesadı kendilerine yol tutanlar, bütün bu adımları çatışmaya dönüştürmek için "kötülük" kelimesini ağızlarına almaya başladılar.
Ne zaman bu topraklarda eller birbirine uzansa, ne zaman insanlar kucaklaşmaya heveslense, birileri hemen topuyla tüfeğiyle bu tabloyu harap etmek için taarruza geçiyor.
Ne zaman bu topraklarda kardeşlikten bahsedilse birileri hemen düşmanlığı ortaya sürüyor, aşağılık tuzaklarını devreye sokuyor.
Birileri Türkiye'de baharı hazmedemiyor. Bu nasıl bir tezattır ki; sözüm ona Kürt vatandaşların hakkını savunduklarını iddia eden terörün sözcüleri, her seferinde terörün önünde Kürtleri kalkan olarak kullanıyor.
Türkiye'de kaostan, kandan, gözyaşından, korkudan beslenen bir yapı var.
Birkez daha ülkedeki istikrardan rahatsız olan bu yapı, seçime bir ay kalmışken elinden geleni ardına koymayacak.
Bu yapı bazen Türkmüş gibi yapıyor, bazen Kürtmüş gibi.
Bazen ulusalcılık adı altında vatanı kurtarıyor, bazen Kürtçülük adı altında bölücülüğü körüklüyor.
Varlıkları birbirine bağlı olan her iki uç, her seferinde "tavşana kaç tazıya tut" diyor.
Bugünleri planlayanlar eğer Ümraniye'deki
bombalar ele geçirilip bu işin üzerine gidilmeye başlanmasaydı düşünün neler yapardı ?
Topraktan lav silahları fışkırmasa, denizden mermiler çıkmasa, cephanelik evlere ulaşılamasa bugün sokaklarda yaşanabileceklerin boyutunu düşünün.
Binlerce sayfa iddianamelere giren
darbe planları deşifre edilmese, tüyler ürperten
ihanetin
ses kayıtları ortaya çıkmasa olabilecekleri düşünün.
Hatırlayın; sırf ortalık toz
duman olsun diye küçücük çocukların Koç
Müzesi'ne götürülüp, orada bomba patlatılarak katledilmelerinin planlandığı ortaya çıkmadı mı ?
Bu hainler; güle oynaya müze gezmeye gittiğini sanan evlatlarımızı havaya uçuracaktı.
"
Öcalan çok işimize yarar, kaos çıksın yeter" diyen,
Ergenekon kurtarıcılığına soyunanların söylemleriyle kaos çıkması için Başbakan'ın konvoyuna saldırıp polis şehit eden Pkk'lıların eylemleri
ne kadar da birbirine benziyor değil mi ?
Kaos çıkması için Koç Müzesi'nde ilkokul çocuklarını katletmeyi planlayan Ergenekon yapılanmasıyla daha 15 gün önce Mardin'de 23
Nisan törenlerinde okul bahçesindeki çocuklarımızı
yakmak için, üzerlerine hava
fişek atan Pkk'lılar
ne kadar birbirine benziyor değil mi ?
Milli iradeye tahammülleri olmadığı için,
darbe planlarını birbirinin peşi sıra hazırlayan Ergenekon ve Balyozcularla halkın kendi iradesiyle
sandık başına gidip özgürce tercihini yapmasını engellemek için tehdit ve korku politikası uygulayan Pkk
ne kadar da birbirine benziyor değil mi ?
İstanbul'da güya ulusalcılık adı altında ülkeyi müdafaa için müzedeki çocukları katletme planı yapanlar, Mardin'de sözde Kürt halkının haklarını
savunma adına,
23 Nisan'ı kutlayan Kürt çocuklarını yakmaya kalkıyor.
Okul bahçesindeki çocukların korku ve panik içinde nasıl kaçtıklarını güvenlik kamerası görüntüleri ortaya koydu.
Huzura susamış Doğu ve Güney
doğu halkı; önlerine yakmayı, yıkmayı, şiddeti ve terörü yol olarak koyan örgütün gerçek yüzünü
her zamankinden çok daha net görüyor artık.
Bugüne kadar bölgenin çocuklarını kandırıp dağa çıkartan ve hayatlarını yakanlar, şimdi Kürt çocuklarını okul bahçesinde diri diri yakmaya kalkıyor.
Daha ötesi var mı ?
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU
[email protected]