Kalabalık adına konuşan Polis Kolejleri Mezunları Derneği Başkanı Mustafa Özgen, bu kurumların kapatılmasıyla polisliğin toplumun hak ve menfaatlerini koruyan bir meslek olmaktan çıkacağına vurgu yaparak, "İktidarların muhafız alayına dönüştürülecektir. Yani hukukun gereklerine göre değil, iktidarın isteklerine uyan bir polis teşkilatı kurulmak istenmektedir." dedi.
Polis Kolejleri Mezunları Derneği Başkanı Özgen, geçen yıla kadar Polis Akademisine sınavsız geçebilen Polis Koleji mezunlarının haklarının 3 Haziran 2014 tarihinde yönetmelik değişikliği ile ellerinden alındığını söyledi. Özgen, "Mezuniyetlerine 1 hafta kala yapılan bu değişiklik nedeniyle, Polis Akademisine gideceklerini düşündükleri için üniversite sınavına da giremeyen öğrenciler en az 1 yıl kayba uğramıştır. Söz konusu yönetmelik değişikliği ile Polis Koleji mezunu olan 316 öğrenciden sadece mülakatla seçilen 80 öğrenci Polis Akademisi’ne alınarak, 236 öğrenci mağdur edilmiştir. Bu 80 öğrencinin belirlenmesinde dört yıllık akademik başarı ve disiplin yok sayılmış ve sadece mülakat sınavı yapılarak belirlenen öğrenciler Polis Akademisine alınmamıştır. Hatta 236 öğrenci Danıştay’a açtıkları davayı kazanmalarına rağmen, Danıştay kararı hiçe sayılarak Polis Akademisine alınmamışlardır." diye konuştu.
Yeni hazırlanan yasa tasarı ile Polis Koleji tamamen kapatılarak, öğrenciler ve öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlara gönderilmek istendiğini ifade eden Özgen, şöyle dedi: "Böylece Polis Koleji öğrencilerinin gelecek hayalleri ve idealleri bitirilmektedir. Bu kurumların kapatılmasıyla polislik toplumun hak ve menfaatlerini koruyan bir meslek olmaktan çıkacaktır. İktidarların muhafız alayına dönüştürülecektir. Yani hukukun gereklerine göre değil, iktidarın isteklerine uyan bir polis teşkilatı kurulmak istenmektedir."
Mustafa Özgen, kanun tasarısının genel gerekçesinde ironik bir şekilde, AB uyum sürecinden bahsedilmekte olduğunu ifade ederek, "Ancak İç Güvenlik Formu olarak sunulan bu yasa tasarısı, hiçbir bilimsel çalışmanın ve kurumsal ihtiyaçların ürünü değildir. Tasarı hazırlanırken yıllarını emniyet teşkilatına vermiş başarılı yöneticilerin ve iç güvenlik konularında uzman akademisyenlerden görüş alınmamıştır. İnsan hakları ve hukukun gereklerini icra ederek personeli yetiştirmek üzere kurulmuş köklü eğitim kurumlarını, birkaç kişilik dar bir kadro tarafından gizlice ve alelacele hazırlanmış yasa tasarısı ile tasfiye etmek, AB kriterlerine uymamaktadır. Bu gerekçelerle, evrensel insan hakları, hukukun temel prensipleri ve kanunların hükümleri doğrultusunda hareket eden polis amirleri yetiştiren Polis Koleji ve Polis Akademisi’nin kapatılması toplumun güvenliği ve milletin menfaatlerine açıkça aykırıdır. Ayrıca güvenlik hizmetlerinde uzman ve emniyet müdürlerinden yararlanılması gerekirken zorunlu emekli edilmesini ve valilerin emniyet müdürü olarak atanmasını öngören bu düzenleme asla kabul edilemez." şeklinde tepkisini dile getirdi.
'POLİS ÜZERİNDE OYUN OYNANIYOR'
Özgen sözlerine şöyle devam etti: "Bu tasarıyı küçük bir grup, yarısı emniyet mensubu da değil. Gizli kapaklı hazırladılar. Biz bunun taslağını çok zor temin edebildik. Gerekçelerini bilmiyoruz. Başbakan Yardımcısı basında açıklamalar yaptı. Anlaşılıyor ki devletin en önemli kurumu polis üzerinde oyun oynanıyor. Karşı çıkışımız budur. Halkın ve devletin güvenliğini yakından ilgilendiren bir yasa çalışmasında hiçbir yere danışmadan gizli kapaklı çalakalem bir şeyler yazılmasına karşıyız. 2 Ekim 2014 tarihli AB’nin Türkiye ilerleme raporunda büyükçe bir paragraf yazıyor. Diyor ki, ‘Anahtar kanunlarda, değişikliklerde hiçbir yere danışılmıyor ve Türkiye’de yine kanunlar apar topar çıkartılıyor. Kamu ile paylaşılmıyor, tartışılmadan çıkartılıyor.’ Demek ki AB’nin ilerleme raporunda yapılan tespitin doğru olduğunu gösteriyor. Sayın Başbakan’dan, Sayın İçişleri Bakanı’ndan, Sayın Emniyet Genel Müdürü’nden randevu istedik. Sadece Emniyet Genel Müdürü’nün özel kalemi bir kez aradı, ‘niçin arıyorsunuz’ dedi. Biz kısaca anlatınca ‘size dönüş yapacağız’, dediler, hala dönmediler. Demek ki biz, birtakım yollar tıkanıyor diye biz bu basın açıklamasını yapma durumuna geldik. Siz eğer bir kuruma şu olmuş bu sızmış diyorsanız, Türkiye’deki çok kuruma sızma olmuştur. O zaman onları temizleyin. Hastanelerde doktorlar çalışmıyor deyip hastaneleri kapatıyor musunuz? Orduyu dağıtıyor musunuz? İmamın birisi ahlaksızlık yaptı diye bütün camileri mi kapatıyorsunuz? Bu kurumları bu şekilde yıpratıp yerle bir etmek çağ dışıdır."
'BU KAPATMALAR HAFIZAYI SİLMEYE YÖNELİK'
CHP Milletvekili Mahmut Tanal da konuşmasında Hz. Ali’nin ‘Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’ sözünü hatırlatarak, şu düşüncelerini paylaştı: "Bu olayın daha da yaygınlaşması gerekirken bir eğitim kurumunun kapatılması kadar kötü bir hadise yok. Şu anda iktidarın yapmak istediği kendisine özgü ‘ak polis’ olayını yaratmaktır. El Muhaberat örgütünün Türkiye örneği olacak, İran’daki devrim muhafızlarının Türkiye örneği olacak. Bu polis mensupları 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu namusuyla edebiyle ortaya çıkarmamış olsalardı, bugün bu polislerin hepsi destan yazıyor olacaktı. Bu operasyon harama ne kadar bulaştıklarının göstergesi. Bu o haramın intikamıdır. Maalesef biz polis kolejlerini kapatarak aslında polis arşivlerini kapatıyoruz. 17 Aralık’taki tüm polislerin nakil edilmesi, görevden alınması değiştirilmesi, o dosyaları kapatmaya yönelik, hafızayı silmeye yönelik. Neyi silerlerse silsinler bunların takipçisi olacağız."
'ÖMÜR BOYU BU KARA LEKEYİ TAŞIMAK ZORUNDA KALIR'
Eski Bingöl Emniyet Müdürü Ercan Taştekin ise polis kolejinin ve akademisinin kapatılmasını Türkiye’nin güvenlik tarihi açısından kara bir leke olacağını söyleyerek, "Polis kolejini ve akademisini kapatanlar da ömür boyu bu kara lekeyi taşımak zorunda kalır. Polis koleji kapatılamaz." dedi.
Polis Kolejlerinin kapatılmasına tepki için bir araya gelen öğrencilerin aileleri ve eski emniyet müdürleri, Ankara Polis Koleji önünde eylemin ardından sessizce dağıldı.
CİHAN