İktidar kanadı, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin birleştirilmesinin kendileri adına iyi olacağını düşünüyor. Bu sayede seçmen daha kolay tutulacak, alternatif bir partinin de önüne geçilecek.
Zaman'ın haberine göre, İktidar partisinin yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, ses kayıtları ve Suriye ile savaş ihtimaline rağmen yerel seçimde yüzde 44 civarında oy alması, erken seçim tartışmalarını da beraberinde getirdi. Ankara kulislerinde dile getirilen senaryolara göre Haziran 2015’te yapılması gereken genel seçimler, ağustos ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte yapılabilir.
Milletvekili seçimlerinin 10 ay erkene alınması nedeniyle ‘erken seçim’ anlamına gelen bu durumun birkaç açıdan AK Parti’nin işine yarayacağı konuşuluyor. Bu senaryolara göre dört ay sonra ağustos ayında yapılacak muhtemel bir erken seçime AK Parti, 30 Mart yerel seçimlerinde gösterdiği başarının rüzgârıyla girecek. ‘En az yüzde 44 oy’ anlamına gelen bu rüzgâr, genel seçimde AK Parti’nin oylarını daha da artıracak. Halen seçim atmosferi ve zafer sevinci içindeki AK Parti seçmeni, psikolojik üstünlükle yeni bir seçime daha kolay motive olacak.
Baskın bir erken seçim, merkez sağda az da olsa oy alabilecek yeni bir partinin ortaya çıkmasına imkân vermeyecek. Alternatif bulamayan, CHP ve MHP’ye de kayması zor olan seçmen mecburen yine AK Parti’yi tercih edecek. Bu durumda AKP’nin oyları azalmayacak. Bu senaryoya göre oylarını koruyacak AKP, tek başına 4 yıllığına yeni bir hükümet daha kurmuş olacak. Genel seçimlerin normal zamanı olan Haziran 2015’te yapılması halinde bu süre içinde yeni bir parti kurulabileceği veya 10 ay içinde iktidarın biraz daha yıpranabileceği kaydediliyor. Erken seçim, ayrıca muhtemel bir ekonomik kriz veya halkın cebine yansıyacak ekonomik sıkıntılar öncesinde seçimi atlatmak anlamına da gelecek.
BDP seçmenini Öcalan ikna eder
Seçimlerden önce tüzükteki ‘üç dönem’ şartını kaldırıp yoluna başbakan olarak devam etmeyi planladığı ileri sürülen Erdoğan, 30 Mart’taki sonucun ardından Köşk’ün en güçlü adayı konumuna geldi. İddialara göre Erdoğan ve çevresi, Köşk için ‘bundan daha iyi bir fırsat yakalanamayacağı’ inancında. Erdoğan’ın Saadet Partisi ve BDP desteğiyle ilk turda seçilebileceği, olmazsa ikinci turda kesin seçileceği yorumları yapılıyor.
‘Erken seçimle birlikte yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde BDP’den destek alınamayacağı’ öngörüsüne karşılık ‘çözüm sürecindeki ittifak ve Öcalan’ın çağrısı üzerine BDP seçmeninin rahatlıkla genel seçimde, cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihini Erdoğan’dan yana kullanacağı” görüşü seslendiriliyor.
Ankara kulislerine göre cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin birlikte yapılması halinde Erdoğan, halktan hem cumhurbaşkanlığı hem de partisi için oy isteyecek. Erdoğan’sız bir seçimde oylarının çok düşeceğini bilen AKP teşkilatı da cumhurbaşkanlığı ile genel seçimlerin birlikte yapılmasını isteyecek. AKP genel merkezini yeniden şekillendirip tüm milletvekili adaylarını da kendisi belirleyecek olan Erdoğan’ın Köşk’ten partiyi ve Meclis’i yönlendirmesi kolay olacak. Başbakanı da belirleyecek olan Erdoğan, Köşk’te fiilen yarı başkanlık sistemine geçmiş olacak.
Senaryolar Gül’e göre şekillenecek
Bu senaryolardaki kilit nokta ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün durumu. Gül’ün cumhurbaşkanlığına devam etmesi halinde bir erken seçime gerek kalmayacağı, Erdoğan’ın başbakanlığa devam edeceği, sadece üç dönem kuralını değiştireceği belirtiliyor. Gül’ün ‘başbakanlığa’ geçmesi ihtimalinde ise Gül’ün iki ay erken cumhurbaşkanlığından istifa edebileceği, yine erken seçimle Erdoğan ve Gül çiftinin seçimlerde halktan birlikte oy isteyebileceği konuşuluyor. Bu durumda partide ve başbakanlıkta 10 aylık bir ‘ara dönem’ de olmayacak.