TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu, Anayasanın değiştirilemez maddeleriyle ilgili
tartışma konusunda, ''Bu maddelerle ilgili olarak 'değişmezlik' ilkesinden kaynaklanan bir sorun yok. Sorunun temeli,
Anayasa Mahkemesinin yanlış ve keyfi yorumundan kaynaklanıyor'' dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kuzu, dünyanın bazı anayasalarında da ''değişmez maddelerle'' ilgili düzenlemeler bulunduğunu hatırlatarak,
Almanya Anayasasında ''Devletin federal yapısının'',
İtalya ve
Fransa anayasalarında ise ''Devletin şeklinin cumhuriyet olduğunun değiştirilemeyeceğinin'' hüküm altına alındığını söyledi.
Türkiye'de, değiştirilemeyecek maddelere ilişkin ilk hükmün 1961 Anayasasında yer aldığını belirten Kuzu, bunun sadece ''
Cumhuriyet'' maddesi ile sınırlı olduğunu ifade etti. 1982 Anayasasının bunu genişlettiğini ve ''İlk 3 maddesi değiştirilemez'' diyerek, cumhuriyetin niteliklerini bu kapsamın içine koyduğunu vurgulayan Kuzu, ''Bu maddelerin değiştirilmesinin
teklif edilemezliğini, Milli
Güvenlik Konseyi koydu. Bu, o zaman
Anayasa Komisyonu ve Genel Kurulda görüşüldü, tartışıldı ancak kabul görmedi'' dedi.
YAPILAN, ÇİFTE STANDART...
Bu maddelerin değişmezliği konusunun rahatsız edici bir tarafı olmadığını savunan Kuzu, şunları kaydetti:
''Demokrasilerde bu maddelerin kapsamına baktığınız zaman; laik, sosyal, hukuk ve demokratik devlet değişmez. Değişmez maddeler bunlar... Anayasanın başlangıç kısmı da değişmez kapsamındaydı ama bizden önce değiştirdiler. Mesela, 'Kutsal Türk Devleti' vardı, çıkardılar. Bugün değişmez maddelerin değişmezliğini savunurken, çifte standart uygulanıyor. Birileri dediğinde -buna karşı çıkanların- Anayasa taslakları var elimizde. TOBB'a, TÜSİAD'a, barolara anayasa taslakları hazırlatmışlar. Bu taslaklarda 'cumhuriyet' dışındaki maddeleri değiştirmişler. Ama şimdi bu konuya karşı çıkıyorlar. Bunu çifte standart olarak görüyorum ve samimi bulmuyorum.''
1970'TEKİ YORUMUNA GERİ DÖNDÜ
Kuzu, bu maddelerle ilgili olarak ''Değişmezlik ilkesinden kaynaklanan bir sorun olmadığı'' görüşünü savunarak, ''Sorunun temeli, Anayasa Mahkemesinin yanlış yorumundan, keyfi yorumundan kaynaklanıyor. (Yaptım oldu) şeklindeki yorumundan kaynaklanıyor. 1970 yılında da aynı hatayı, aynı yorumu yapmıştı. 1982 Anayasası bu işi düzeltti. Ama maalesef YÖK kararında konuya doğru yaklaşan Anayasa Mahkemesi, ondan sonraki kararlarında (türbanlı öğrencilerin üniversiteye girişine imkan tanıyan
Anayasa değişikliği) tamamen 1970'teki yorumuna döndü. Bugün Anayasayı değiştirme yetkimiz maalesef elimizden alınmıştır'' diye konuştu.
TBMM'nin, ''şeklen Anayasayı değiştirme yetkisi olduğunu'' kaydeden Kuzu, şunları söyledi:
''Ama siz bu maddelerin yorumunu, böyle geniş yaparsanız, bakın o zaman ne oluyor? Değişmez maddeleri 4 gruba topladık: Laik Devlet, Demokratik Devlet, Sosyal Devlet ve Hukuk Devleti... Açın Anayasayı bakın, 177 maddenin dörtte biri sosyal devlet, dörtte biri laik devlet, dörtte biri hukuk devleti, dörtte biri ise demokratik devletle ilgilidir.
Yapılacak değişikliklere buradan bakılır. Kim denetleyecek? Hiç kimse yok. 'Efendim ben böyle düşünüyorum' der, bitti... İstersen 550 kişiyle ve oy birliğiyle geçir; yüksek
mahkeme bir oy farkıyla derse ki 'ben böyle düşünüyorum', senin işin bitmiştir. Dolayısıyla, bizim Anayasa yapma yetkimiz teorik olarak şu an mevcuttur. Uygulamada nasıl olacağı belli değildir, -daha doğrusu bellidir- meclis burada Anayasa değiştirirken, 'Yapıyorum ama bunun akıbeti ne olacak bilmiyorum' diyecek. Hiçbir kuralı ve güvencesi yok. Oradaki 11 üyenin yapacağı yorumla olacak.''
BIRAKIN DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELERİ...
Kuzu, Türkiye'deki sorunun, ''Anayasanın değişmez maddeleriyle ilgili olmadığını'', Anayasa Mahkemesinin ''Bu ilkeleri yanlış yorumlamasından kaynaklandığını'' ileri sürdü.
''Bırakın değiştirilemez maddeleri, biz değiştirilebilecek maddeleri değiştiremiyoruz'' diyen Kuzu, kendilerinin de
Meclisin de değişmez maddelerin değiştirilmesiyle ilgili iddiasının bulunmadığını, bundan da rahatsız olmadıklarını söyledi.
Tüm milletvekillerinin Meclisin itibarının korunması için ne gerekiyorsa yapması gerektiğini ifade eden Kuzu, konuyla ilgili sempozyum düzenlenmesine yönelik
eleştirilerin haksız olduğunu belirtti. Kuzu, ''Bilimsel tartışma her zaman yapılır. Bu bir akademik tartışma...
Üniversite ne yapacak, tartışmayacak da...'' diye konuştu.