Anayasa Mahkemesi üyelerine açık mektup
Sayın Üyeler, Biliyorum, birçoğunuz benden hoşlanmıyorsunuz. Sizleri ve aldığınız bazı kararları ağır şekilde eleştirmemden rahatsız oluyorsunuz. Lâkin beni değerlendirirken, sadece bu eleştiriler çerçevesinde kalmamanızı; ömrünü devlet
hizmetinde geçirmiş, yargı ile
siyaset arasındaki uçurumlara
köprü olmuş ve
Anayasa Mahkemesi’ne de hizmet etmiş, tecrübeli bir devlet adamı olarak görmenizi rica ediyorum.
Sayın Üyeler,
Hepinizin de benim gibi vatansever olduğunuzdan eminim.
AK Parti ’nin
kapatma dâvasında meseleye bu vatanseverce duygularla bakacağınızdan hiç şüphem yok. Her ne kadar eski
Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami
Selçuk , ‘Hukukçu vatan kurtarmaz, hukuku uygular’ diyorsa da, bu nevi siyasî dâvalarda pozitif hukuka kimsenin aldırmadığını hepimiz biliyoruz. Zaten bu yüzden sizlere hukuktan, Anayasa’dan, yasadan değil vatanseverlikten bahsedeceğim.
Vatanseverlik anlayışlarımızın bir hayli farklı olduğunu biliyorum ama arada mutlaka kesişen ortak noktalar vardır.
Sayın Üyeler,
Büyük çoğunluğunuzun vatanseverlik anlayışında ‘lâiklik’ çok önemli bir yere sahip. Mensup olduğunuz sosyal çevredeki, moda deyimle ‘mahalle
baskısı’, sizlere
Türkiye’nin süratle Humeynî İranı’na doğru gittiğini, ‘
türban’ın lâik ve çağdaş
yaşam bakımından
tehlike oluşturduğunu ve AK Parti’nin bu gidişin baş sorumlusu olduğunu telkin ediyor. Üniversitelerde ve toplumun
yönetim seviyesinde ‘türbanlı’ları görmeye tahammül edemiyorsunuz. Bu yüzden elinize fırsat geçmişken AK Parti’yi kapatma kararı vererek ‘Cumhuriyeti irticadan kurtarıp’ vatanseverce davranmayı
tercih edeceksiniz. Böylece Türkiye’nin Humeyni İranı’na ya da
Malezya’ya dönüşmesine ‘vatanseverce’ engel olacaksınız.
Sayın Üyeler,
Geliniz sloganların ve fobilerin ötesine geçerek bu durumu beraberce değerlendirelim.
Siz AK Parti’yi kapatınca neler olacak?
1. Türkiye’nin dış itibarı bir anda sıfırlanacak.
AB müzakereleri dondurulacak; belki de
AB üyeliği tümüyle reddedilecek. Türkiye’nin, 12
Eylül’de olduğu gibi,
Avrupa Parlamentosu’ndan ihracı gündeme gelecek. Türkiye’nin
Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi üyesi seçilmesi hayâl olacak. Türkiye, kısa zamanda bir Üçüncü Dünya Ülkesi durumuna düşecek.
2. Türkiye’de büyük bir
ekonomik kriz başgösterecek. Millî Gelir ve
Servet yüzlerce milyar dolar azalacak.
Borsa dibe vuracak ve enflâsyon hızla yükselecek. Türkiye’de, kısa sürede önlenmesi mümkün olmayan bir ekonomik istikrarsızlık dönemine girilecek.
3. İç siyaset istikrarsızlaşacak. Darbeciler ve çeteciler cesaret bularak faaliyetlerini arttıracaklar. Önce, AK Parti’nin siyasi yasaklı olmayan kısmının başına bir emanetçi getirilecek; sonra da seçimlere gidilecek. Bu arada AK Parti’den sonra DTP ’nin de büyük bir ihtimalle kapatılması sonucunda,
Güneydoğu halkı temsil edilemez duruma düşürülecek. AK Parti’nin Güneydoğu ’da bölücülere karşı uyguladığı başarılı
politika sona erecek. Terör örgütünün ekmeğine yağ sürülecek.
4. 27
Mayıs’ta DP kapatılınca yerine AP kuruldu ve DP’den daha muhafazakâr bir politikayla yıllarca
iktidarda bulundu.
12 Eylül’de kapatılan AP’den sonra
ANAP, bütün engellemelere rağmen iktidara geldi. RP ve FP’nin kapatılmasından sonra kurulan AK Parti de tek başına iktidar oldu. 2007’deki haksız ‘367 Kararınız’, AK Parti’nin oylarını en az 10 puan arttırarak onun tekrar iktidar olmasını sağladı. Şimdi de AK Parti’yi kapatırsanız, bu defa da yerini alacak parti ilk seçimlerde yüzde 50’den fazla oy almayacak mı?
O zaman, lâiklik uğruna soyunduğunuz bu ‘vatanseverlik’ boşa gitmeyecek mi?...
Sayın Üyeler,
Niyetim kararınızı etkilemek değil. Tam aksine, sizlere kapatma konusunda baskı yapanlar karşısında bir başka pencere açmaya çalışıyorum. Bu pencere, demokrasiye, hukuka, modernleşmeye, Türkiye’nin gerçekten ışıklı olan istikbaline açılıyor.
Açıkçası pek fazla ümidim yok ama vatanseverlik ufkunuzu genişleterek bu pencereden bakınız ve Türkiye’nin geleceğini karartmayınız.
Saygılarımla.
HASAN CELAL GÜZEL - RADİKAL