'Anadolu'yu Ayna'yla keşfettik'

Dört yıllık bir aranın ardından yeni albümleri Asmalımescit ile kendi tarzlarını ortaya koyan Ayna Grubu, yine aynı kalitesini devam ettiriyor.

'Anadolu'yu Ayna'yla keşfettik'

Bugüne dek 2 binden fazla konser veren Ayna'nın kurucusu Erhan Güleryüz, "Ayna o kadar güzel bir okul ki, ben bile ayrılsam grup dağılmaz. Ayna ticari bir meta değil, daha manevi yönü olan bir grup." diyor. Ayna ayna söyle bana, sizden daha iyi albüm çıkaran var mı bu yaz da? Tabii var. Türkiye'de son yıllarda çok moda bu, insanlar bir şey ürettiklerinde onu satabilmek için aynı tarzda ürün veren diğer şeylere saldırıyorlar. Bunun çok ayıp bir şey olduğunu, Anadolu kültüründe böyle bir şeyin olmadığını hatırlatmak lazım. Esnaf esnafı, artist artisti, siyasetçi siyasetçiyi rencide etmemeli. Biz 4,5 yıl stüdyoda samimiyetle bir şeyler üretmeye çalıştık. Ama ürettiğimiz ürünün kalitesiyle ilgili benim bir fikrim yok. Çok yoğun çalıştık, çok emek harcadık ve her gün kendimizi yeniledik. En son noktada iyinin ne olduğuna karar verecek olan dinleyiciler. Daha çok gözettiğimiz, bizim 20-30 yıl sonra dinlediğimizde ne hissedeceğimizle ilgili kaygımız var. Umarız kalıcı oluruz. Birkaç yıl daha bekleseniz daha mı iyisi çıkardı? Elbette çok daha iyisi olabilirdi. Bir gün arada bile dağlar kadar fark oluyor. Şimdiye kadar da yaptığımız albümleri dinlerken bile, 'keşke keşke, ah şöyle olsun' dediğimiz eksiklikleri daima hissedeceğiz. Türkiye'de birçok ilke imza atmış bir grup olarak 4,5 yıldır aynada boy göstermemeniz bir dezavantaj değil mi? Buna biraz üzülüyoruz da, çünkü Ayna, 13 yılda 2.500 konser vermiş bir grup. Ayrıca TRT'de 'Aynadan Yansıyanlar' isimli TV programına da devam ediyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey var: Yepyeni bir ürününüz yoksa ortalıkta gürültü çıkarmanızın hiçbir anlamı yok. Öyle olunca da popüler dünya içerisinde sanki yokmuşsunuz gibi saçma bir algı oluşuyor. Biz, miş gibi yapmamaya çalışan insanlarız, müzisyeniz. 100 şarkı arasından seçmişsiniz bu 12 şarkıyı. Bu kadar çok şarkı varken bu kadar yıl beklemek haksızlık gibi? Sadece bir şarkının tek bir yerindeki, tek bir içeriği için bile yıllarca beklemek gerekebiliyor. Tıpkı bir çayın demlenmesi, bitkinin büyümesi gibi. Bazı şarkılar çok zor büyüyebiliyor. İçlerinden zor seçtik ve kalıcı olanları tercih ettik. Popüler ve ticari olanlardan uzak kaldık. Uzak yılları düşünerek yaptığımız bir albüm. Asmalımescit'in diğer albümlerden farklı olan iddiası nedir? Biz yavaş yavaş emeklemekten adım atmaya başladık diyebiliriz. Müzik öyle kolaylıkla koşulabilecek alan değil. Yıllarca çok sağa sola çarptık başımızı, gözümüzü, çok yere düştük. Emeklediğimiz yıllar çok uzundu. Yeni yeni bir duvardan bir duvara koşmaya başladık. Daha uzun koşmak istiyoruz. Mütevazılık değil bu, kesinlikle öyle. Grup müziği yapmanın dezavantajları vardır çünkü ama bir yandan da müziğin özü insanın hep beraber yaptığında ortak değer oluşturmaktır. Grup olarak çok şanslıyız ki, iyi arkadaşlarız. O yüzden mi 14 yılda grupta 27 eleman değişti? (Gülüşmeler) 14 yıl önce yola çıktığımızda küçücük çocuklardık. Anadoluyla ilgili bilgimiz sıfırdı. Türkiye'nin orta ve yükseköğrenimine bakın genelde ağır bir kültür emperyalizmi fotoğrafı vardı. Biz de Batı hayranlığıyla, Anadolu'dan birazcık uzak bırakılmış gençler olarak büyüdük. Ayna kurulunca Anadolu'yu görme şansı elde ettik. Bir anda Anadolu'yu görünce şoklanmış balık gibi olduk. Soğuk baktığımız halk müziğimiz ve Anadolu aslında Batı'nın bütün rock müziğinin tamamının felsefesini yıllardır taşıyıp anlatan ve onlara örnek olan bir öze sahip. Bu yüzden Ayna benim için okuldur, her konser de bir derstir. Grubumuzda yer değiştiren 27 arkadaşımız da dünyanın dört bir tarafına dağılmış arkadaşlarımızdır. Performans grubu olduğumuz için sürekli dolaşıyoruz ve herkesin aynı yolculuğa ayak uydurması zor olabiliyor. Cemil Özeren neden ayrıldı peki? Ne değişti? Cemil bizim canımız, çok iyi müzisyendir. Başka bir grupla devam etmek istediği için ayrıldı. Ne yaptığını bilmiyorum şu an. Ayna'yı ne çatlatır? O kadar güzel bir okul ki, ben bile ayrılsam gruptan Ayna dağılmaz. Ticari bir meta değil, daha manevi yönü olan bir grup. Bundan sonraki albüm bu kadar beklemez, ama araya sıkıştırılmış bir solo albüm olabilir. Asmalımescit'in anlamı ne sizin için? Buradaki emlak fiyatlarını artırır mı bu albüm? Yok yok, artırmaz. Asmalımescit'teki stüdyomuzda 13 yıldır çalışıyoruz. Bu semt, tarihi boyunca farklı bir elektriği içinde barındırıyor. Yakın dönemde var olan popülariteden uzak, bu binaların üst katlarındaki hayatlar ve elektrikler ilgilendiriyor bizi. O hayatlar içinde İstanbul âşıkları ve âşıkların İstanbul'u var, albümde anlattığımız bu. İstanbul niye haram peki? Güzelliği ortaya çıkaran şey, insanın verdiği anlamdır. Anlam elinden kaçtığında bulunduğun her yer sana acı verir. Aşkla yoğrulmuş İstanbul böyle bir acı verir. İstanbul'da yaşayıp da aşkı, sevgiyi, dostluğu tadıp da bu acıyı yaşamayan yoktur. Nakde mi sıkışıksınız? Acil para lazım diyorsunuz da? (Gülüşmeler) Bunun esprisini Nejat Yavaşoğulları ile yapmıştık, onların 'Acil Demokrasi' diye bir şarkıları vardı. Malum ekonomik krizler yaşanıyor ve bu her tarafı vuruyor. Yokluk ve yoksulluk, insanı hayal etmeyeceği yerlere götürebiliyor. Sanırım yaşamak için para lazım diyen insanların sesi, Boğaz'da yat alacağım diyenlerin değil. Paylaşımla ilgili çok ağır sorunumuz var, ne gözümüz doyuyor ne de açlığımızı giderebiliyoruz. Adaletin ve hukukun ihtiyaç duyduğu yıllardan geçiyor insanlık. Sektördeki manevi krizin neresindeyiz? Müzikteki manevi kriz hiçbir zaman geçmedi ki? Dünya ile karşılaştırdığımızda Türkiye'nin süreci çok komik. Barış Manço'nun dediği gibi '9/8'den 4/4'e yeni geçmeye başladık'. Günde 200 kelime ile günü bitiren insanların olduğu bir dünyadayız. Dili doğru kullanamadığınız takdirde atom silahının kötüye kullanılması gibi bir gün yüzünüze çevrilecek bir kötülükle karşılaşıyorsunuz. Dilimizi taşıyabileceğiniz her yerde çok özenli ve düzgün olmak durumundayız. Dünyada 300 milyon insan Türkçe konuşuyor, bu zenginliği iyi algılamak lazım. TV ve popüler müziğe aynayı tuttuğumuzda en azından kendi hatalarımızı ve cehaletimizi görecek durumdayız. Kendi cehaletimizin farkındayız, kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Referandum için ne diyorsunuz? 12 Eylül'de sağcı ve solcu olmak dışında bir alternatif yokmuş gibi gösterildi. Eğer olmuş olsaydı 12 Eylül olmayacaktı. Bir insanın kendisi olma hakkı yok muydu? Referanduma partiler üstü olarak bakmak lazım. Herkes hiçbir ayrım gözetmeksizin bizim insanımız. Referandumun günlük, politik bir durumu yok, çok daha yukarıdan büyük resme bakmak lazım. Ben şairim demek acayip bir ukalalık Sizin şiir kitabınız da var. Ben rekabetçi bir adamım. Yazdıklarıma şiir kitabı demiyorum, sözler, yazılar diyorum. 'Şairim' dememin acayip bir ukalalık olduğunu düşünüyorum. Şairlerin dünyayı değiştirebilme yeteneklerinin olduğunu düşünüyorum. Kendimde öyle bir yeteneğimin olup olmadığı ile ilgili bir saçma hayalim bile yok. (Gülüyor) Yazdıklarım birer ürün... Ne olduğu 50 yıl sonra anlaşılır, ona da benim ömrüm yetmez. Yazdığım şeylere şiir diyecek kadar cesur değilim. Yazmak mı daha iyi, müzik yapmak mı? Yazmanın daha iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Müzikte başka bir şey yapıyorsunuz çünkü. Sahnede siz tek başınıza değilsiniz, karşınızda aynı şarkıları söyleyen insanlar var. Çıktığınız her konserdeki şarkıların ruh hali tamamen değişir, aynı şeyi söyleyemezsiniz. Şöhret?... Bir hastalık, patolojik bir vakadır. Bu hem şöhretli insan için hem de bunu karton karakter olarak görenler için. Tedavi edilmeli. Şöhret, sahnede çok ihtiyaç duyduğum bir şey ama sahnedeki ben oradaki kalabalığa ait bir figür sadece. Sahnede kendine âşık olma rizikosu vardır ve birçok popüler karakterin düştüğü hatadır o. Ayna, kendindeki varlık ve yokluktan emin olma aracıdır. Siz ne görüyorsunuz aynaya bakınca? Bilgisizlik görüyorum. O kadar çok cevabı olmayan sorular barındırıyoruz ki! Neyse ki en azından cevapsız da olsa sorularımız var, birçok kişi onun da farkında değil. Cevabını bulamadığınız en büyük soru ne? (Düşünüyor) Sorularımın hiyerarşine başlarsak bitiremeyiz. Hangisini öne alsam, arkasındaki ağlar. Çok sorum var cevapsız. Niye hep gözlükle geziyorsunuz? Gözlük şöhretten kaçmak için çok önemli bir kalkan. Gözlüksüz dolaşırken kimse tanımıyor beni. Oysa şöhretler gözlük takar tanınmamak için sizde tersi? (Gülüşmeler) Evet öyle. Sahneye çıkmadan gözlüğümü takıyorum, taktığım an Ayna'nın bir müzisyeni oluyorum. Çıkarttığımda da ben benim. Karton karakter olarak değil, Erhan olarak sokakta dolaştığımda kendime ait bir hayat yaşayabiliyorum. Şöhretli bir adam olmuş olsaydım bu kadar uzun süreli üretim içinde olmayabilirdim. Anadolu'da nerede yaşamak isterdiniz? Yolgeçen Hanı'nda. Su altında kalacak Hasankeyf'te bir mağara orası. Orada yaşamak isterdim, kışın sıcak, yazın serin hem. Anadolu'da yaşanmayacak herhangi bir köy yok, her yerde yaşanır.
<< Önceki Haber 'Anadolu'yu Ayna'yla keşfettik' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER