Genelkurmay Harekat Başkanlığı'nda hazırlandığı iddia edilen “
İrticayla Mücadele
Eylem Planı”
belgesiyle ilgili
Fatih Altaylı yönetimindeki Gazete
Habertürk, ilginç bir yol izliyor.
Belgenin ortaya çıktığı ilk günden itibaren belgenin sahte olduğu tezini işleyen
gazete bu amaca yönelik bir çok habere
imza attı. İlginç olanı ise
komplo planı belgesinin
Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığına ilişkin “gerçeklik” bulguları neredeyse kesinleşmişken ve Askeri savcılığın bile sonunda kabul etmek zorunda kaldığı belge üzerindeki imzanın Çiçek'e ait olduğu gerçeğini Altaylı yönetimindeki gazete bir türlü kabul etmek istemedi.
Kamuoyunun artan baskıları sonucu Askeri Savcılık bir açıklama yapmıştı. Savcılık millete komplo belgesi hakkında yaptığı soruşturmayı
görevsizlik kararı ile sonuçlandırmıştı. Büyük tepkilere sebep olan bu karar bugün Fatih Altaylı'nın köşesinde de kendine yer buldu. Fakat Altaylı'nın yazısını okuyanlar gözlerine inanmakta zorlandı. Çünkü yazıya göre Gazete Habertürk'ün bir hafta önce askeri
savcılık kaynaklarına dayandırarak verdiği açıklama ile dün savcılığın yaptığı açıklama birebir örtüşüyordu. Bu durumu büyük bir övünç kaynağı olarak köşesine taşıyan Altaylı bir de gazetecilik dersi vermeye kalkıştı. Şimdi kamuoyu Askeri Savcılığın dün yaptığı resmi açıklamanın nasıl olup da bir hafta önce Gazete Habertürk'ün eline geçtiğini merak ediyor. Ya da
askeri savcılık bu bir haftalık süreçte imza üzerinde yapılan inceleme çalışmalarını hiç dikkate almadı mı?
İŞTE ALTAYLI'NIN KÖŞE YAZISI VE O İNANILMAZ NOT
YANDAŞLARDA da, karşıtlarda da aynı hava hakim. "Bu iş bitti."
Kimin kime
yandaş, kimin kime karşı olduğu önemli değil. Hava aynı.
Bir grup, "Zaten böyle diyeceklerdi" diyor, diğer grup "Bakın sahteymiş".
Oysa Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın dediği bu değil.
Genelkurmay Askeri Savcılığı diyor ki: "Biz belgenin orijinaline ulaşamadık. Belgeden çok buradaki bilgisayarları inceledik. Oralarda bu belge yazılmamış. Bunun burada yazıldığına veya burada birine verildiğine dair bir emare de yok. Belge fotokopi olduğu için sahte mi gerçek mi belirlememiz mümkün değil. İmza Albay'a ait gibi görünüyor ama fotokopi olduğu için oraya monte edilmiş olabilir."
Yani aslında ortada bir ilerleme yok.
Gazetenizin 6 gün önce duyurduğu noktadayız.
Bu nedenle ısrarla diyorum ki,
Albay Dursun Çiçek, gelip
Ergenekon savcılarına ifade vermelidir.
Sadece Albay Çiçek değil, Albay'la birlikte çalışan, aynı ortamı paylaşan, başında olduğu birimin sekreteryasını yürütenler de savcılıkta ifade vermelidirler.
Bu mesele, ilk günden beri söylediğim gibi, "Aman boşver sahteymiş" diye de geçiştirilemez, "Doğru, ama kanıtlayamıyoruz" diye de.
Kuyuya taş atılmıştır.
Suyu kirletmektedir.
Zaten belge sahteyse de, gerçekse de amaç budur.
Belgeyi hazırlayanlar amacına ulaşmıştır.
NOT: Geçen hafta Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın yapacağı açıklamayı aynen yayınladık. Genelkurmay kaynaklarından alıp yayınladığımız bu haber üzerine
kıyamet koptu. Başta
Taraf olmak üzere bazı gazetelerin hedefi olduk. Şimdi bu açıklama aynen bizim 6 gün önce duyurduğumuz şekliyle yapıldı.
Gazetecilik yapağımız için özür dileriz.