Laura Salm adlı muhabir,
İstanbul ziyaretinin ardından kenti tanıttığı yazısında, turistlerin genelde
döner yediklerini, ancak İstanbul'u iyi bilenlerin kokoreci
tercih ettiklerini belirtti. Muhabir, yazısında, ''Kokoreç: İleri aşamadaki insanlar için döner; Beylerbeyi: Helmut Kohl'ün
kiraz satın aldığı yer;
Beyoğlu: Güzellerin ve zenginlerin dans ettiği yer'' şeklinde alt başlıklar kullandı.
Yazıda, kentteki
sokak satıcıları ve bazı kafelerden söz edildikten sonra,
Beyazıt Camii önünde her gün binlerce güvercinin beslendiği ve
Sokullu Mehmet Paşa Camisi'nin içindeki
siyah porselenlerin Kabe'den getirildiğinin tahmin edildiği kaydedildi.
İstiklal Caddesi'nde çalışan tarihi tramvayın ücretinin sadece 50 sent olduğuna işaret edilen yazıda, Beylerbeyi'ndeki bir manavın da eski
Almanya Başbakanı Hellmut Kohl'e zamanında kiraz ve
kayısı sattığını söylediği belirtildi.
Yazıda,
domuz eti yemek isteyen Almanların bunu Polonezköy'de bulabilecekleri, buradan İstanbul'un
Avrupa yakasına dönmek isteyen turistlerin, köprülerin yanı sıra balıkçılara biraz para vererek Boğaziçi'ni bir balıkçı teknesiyle geçebilecekleri ifade edildi. İstanbul'un gezilip görülmesi gereken klasik yerleri, gazetede
Ayasofya,
Sultanahmet Camii,
Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnacı, Kapalı
Çarşı, Kariye Cami, Galata kulesi ve Pera Palas olarak sıralandı.
Bild am Sonntag gazetesindeki yazıda kısaca Göcek,
Antalya,
Bodrum ve Kemer'den de söz edildi ve buralara en uygun fiyatlarla nasıl gidilebileceğine ilişkin bilgi verildi.