İstihbarat Şube eski Müdürü Ali Fuat Yılmazer, kendilerine yöneltilen suçlamalarla ilgili mahkemece tek bir delil gösterilmediğini vurgulayarak, "Tek dayanak 2 müfettişin hazırladığı inceleme raporu" dedi..
Sahur vakti operasyonu kapsamında tutuklanarak Metris Cezaevi'ne konulan İstanbul İstihbarat Şube eski Müdürü Ali Fuat Yılmazer, kendisini ziyaret eden alilesi aracılığı ile bir açıklama yaptı. Ziyaret çıkışı kızı Fatma Yılmazer'in okuduğu Yılmazer'in açıklaması şöyle:
"Ortalama 20 yıllık meslek geçmişiyle ülkesine büyük hizmetlerde bulunmuş hakiki vatanın evlatları itibarsızlaştırmaya çalışıldı. İçine düştüğü yolsuzluk ve hırsızlık bataklığında bir türlü kurtulamayan hükümet kendini, geçmişin derin çeteleri ile ittifakı mahkum etti. Bu ittifakın pazarlığı demokrasi gönülden bağlı hukukun üstünlüğü prensibi ile ülkesine hizmeti şiar edinmiş namuslu devlet görevlilerini tasfiyesi üzerine kuruldu.
"CASUSLUK SORUSU YOK"
Halen ne olup bittiğini anlamayanlar varsa lütfen soruşturma sayfalarına ilişkin evrakları incelesin. O dosyada bir tane bile delil yok. Tek dayanak iki müfettişin hazırladığı inceleme raporu. İstihbarat Şubedeki dinlemelerin usulsüz olduğu iddiasında bulunan bu müfettişleri, istihbarat mevzuatı ve uygulamaları konusunda hiçbir mesleki tecrübeleri yoktur. O kadar ki istihbari önleme dinlemesinin yasa maddelerini bile bilmedikleri için hazırladıkları raporu, hiç ilgili olmadığı halde CMK Madde 135 üzerinden yapılandırmışlar. Bu sebeple Organize Şube Müdürlüğü’nde ilk 3 gün doğru düzgün ifade alınamadı ve bütün sorular değiştirildi.
İddialara göre esas olan deliller tarafıma gösterilmedi. Casusluk ve örgüt kurma suçlamasıyla ilgili herhangi bir soru da yöneltilmedi. Bir sürü maddi ve teknik hatalar içeren müfettiş raporlarıyla ilgili hiçbir araştırma yapılmamış olduğunu gördük. Örgüt iddiasının tek dayanağı şu ifade: 'İstanbul'daki dinlemelerin denetleme yapılan diğer illerdeki usul ve prosedürlerle benzerlik arz ettiği dolayısıyla aynı sistematik içinde hareket eden kadroların örgütsel bir amaçla hiyerarşik bir yapı içerisinde faaliyet gösterdikleri kanaati hasıl olmuştur.'
'DÖNEMİN DİLSİZ ŞEYTANLARI...'
Tartışmasız bir şekilde hukuksuz olan ve esasen gerçek tespitlere de dayanmayan bu müfettiş raporunu hiçbir ilave araştırma ihtiyacı hissetmeden işleme koyan savcının ve önüne geldiği safha itibariyle bütün hukuksuzluklar açığa çıkmış olmasına karşın eline tutuşturulan 'tutuklanacaklar listesini' mesleğin bütün etik değerlerini ayaklar altına alma pahasına karara dönüştüren hakim Bekir Altun'un şeref vicdan ve haysiyet ölçeğinde ne anlam ifade ettiklerine Türk toplumunun vicdanına havale ediyoruz.
Ancak bizi yakından tanıyan ve Başbakan'a hâlâ yakın olduklarını bildiğimiz bu dönemin dilsiz şeytanlarını da içine düştükleri zavallılıkla beraber Allah'a havale ediyoruz. Ülkelerine hizmete şimdilik Metris Cezaevi'nde devam eden vatan evlatları adına."