Albayın ölümündeki kahreden şüphe

1992 yılında hayatını kaybeden Albay Vicdan Başaran'ın yeğeni Bahadır Başaran'dan, amcasının ölümü ile ilgili çarpıcı iddia.

Albayın ölümündeki <b>kahreden şüphe</b>

İl Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaptığı Hatay'da 1992 yılında hayatını kaybeden Albay Vicdan Başaran'ın yeğeni Bahadır Başaran, amcasının normal yollardan ölmediğini iddia etti. Bahadır Başaran, Eşref Bitlis'in yakın arkadaşı olduğu amcasının ölüm nedeninin araştırılması için savcılığa başvuracağını söyledi. Başaran, Vicdan Başaran'ın ölümünün hemen ardından amcasının yakın bir arkadaşı ile Eşref Bitlis paşanın ölümünü düşündürücü bulduğunu belirtti. Ergenekon davası gizli tanığının, "Ben Hatay'da görev yaparken Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz ile Hatay İl Jandarma Alay Komutanı Vicdan Başaran olduğu halde şehir kulübünde yemek yedik. Bu yemekte bölge komutanının yanında bulunan ve önceleri emir eri olduğunu zannettiğim sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul'da Hizbullah operasyonunda ölü ele geçirilen Hüseyin Velioğlu olduğunu öğrendim." şeklindeki ifadesinin medyada yer alması üzerine Vicdan Başaran'ın yeğeni Bahadır Başaran, amcasının ölümüne ilişkin soruların bu haberle birlikte yeniden zihninde canlandığını ifade etti. Amcasının ölümüne ilişkin yetkililerin araştırma yapmalarını ve gerekirse ceset kalıntıları üzerinde inceleme yapılmasının isteyen Başaran, amcasının eşyalarını teslim aldıkları sırasında kendilerine verilen tutanakta, "Hatay İl Jandarma Komutanı iken 18 Şubat 1992 günü saat 19.40 sıralarında kalp krizi geçirmesi sonucu İskenderun 200 Yataklı Askeri Deniz Hastanesi'nde vefat eden Jandarma Albay Vicdan Başaran" ifadelerinin yer aldığını söyledi. Amcasının kalp krizi sonucu ölmediğini iddia eden Başaran, olayın araştırılması yönünde savcılığa başvuruda bulunacaklarını belirtti. Başaran, "Aile fertleri olarak vardığımız ortak düşüncemiz; amcamızın eceliyle ölmediğidir. 'Kalp krizi dediler' ama amcam bir kalp hastası değildi. Cenazesinin de apar topar kaldırılmış olması bizim kafamızdaki soru işaretlerini artırdı. Sanki suyuna bir ilaç katılmış ve vefat etmiş hissiyatı doğdu o günden bugüne. Ve bugün de bu hissiyat ciddi şekilde pekişmiş durumda." şeklinde konuştu. Amcasının ölüm haberini 18 Şubat 1992'de akşam üzeri askeriyeden gelen bir telefonla öğrendiklerini kaydeden Başaran, "Amcamın ölümü çok ani gerçekleşti. 18 Şubat akşamı bize haber geldi ve biz vefatı için o akşam İskenderun'a yola çıktık. Fakat biz ulaşmadan evvel cenazesi bölge komutanlığı tarafından kaldırılmıştı. Cenazesine katılamadık ve biz de sorduk 'neden beklemediniz?' diye, 'İşte ceset beklemez amcanız kalp krizinden vefat etti' dediler fakat biz bu konuda rahat edemedik." dedi. -"AMCAMIN ÖLÜMÜNDEN HEMEN SONRA BİR ARKADAŞI İLE EŞREF BİTLİS PAŞA ÖLDÜ"- Bahadır Başaran, amcasının ölümüne ilişkin herhangi bir otopsi raporunun bulunmamasına da dikkat çekiyor. Başaran, "Otopsi raporunu görmedik, çünkü otopsi yapılmadı o zaman. Acılı durumlar vardı. Bununla alakalı da herhangi bir istekte bulunmadık. Yaşım küçük olduğu için ben de bu konularda bilgili değildim. Bence bizim bu konuda talepte bulunmamız gerekmiyordu ordunun bu konuda rapor istemesi gerekirdi diye düşünüyorum. En azında bir otopsi testi yapılabiliyorsa. 1992 yılından bugüne eğer yapılabiliyorsa ben bunun yapılmasını istiyorum. Yetkililerden de bunu istiyorum." şeklinde konuştu. Bir dönem amcasının yanında kaldığını ve bu sırada amcasının Eşref Bitlis ile olan telefon konuşmalarına da şahit olduğunu kaydeden Başaran, "Amcamın vefatından sonra bir yakın arkadaşının vefatı gerçekleşti. Arkasından da Eşref Paşa'nın ölüm haberini aldık. Amcam, Eşref Paşa ile çok yakın arkadaştı ve Eşref Paşa ile çok ciddi telefon görüşmeleri yapardı. Aradan 1 sene geçmişti ve Sayın Turgut Özal'ın ölümü oldu. Bugün de Ergenekon olayları var." ifadelerini kullandı. 1992 yılında Hatay'da emniyet müdürü olarak görev yapan Bülent Orakoğlu'nun ve yine aynı dönem amcasının altında görev yapan Cemal Temizöz'ün de amcasının ölümü hakkında bilgilere sahip olabileceğini öne süren Başaran, "O zaman Orakoğlu'na konuyla ilgili sormuştuk ama bizi yuvarlak laflarla geçiştirdi. Kendisinden bu konuda bize yardımcı olmasını istiyorum. O dönem İskenderun'daki bölük komutanını kendim ziyaret ettim. Bu kişi Yüzbaşı Cemal Temizöz'dü. O zaman bize çok sıcak davranmıştı kendisi de amcamın altında görevli bir askerdi. Amcamın yanındaki askerlerin cesedin şiştiğini ve yemyeşil olduğunu söylemesi kafamızda soru işaretleri oluşturdu. Cemal Temizöz de bu konuda bir şeyler bildiğini düşünüyorum." diye konuştu. Bahadır Başaran, istenmesi halinde Ergenekon davasında ifade vermeye hazır olduğunu sözlerine ekledi. (CİHAN)
<< Önceki Haber Albayın ölümündeki kahreden şüphe Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER