Kamuoyunda büyük üzüntü yaratan ve BBP Genel Başkanı
merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının hayatlarını kaybettikleri elim helikopter
kazasını müteakiben başlatılan, şahsımın da görevli olduğu
arama kurtarma faaliyetlerinin son günü olan 30
Mart 2009 tarihinde,
Cihan Haber Ajansı kameramanlarından Sn. Lütfi Aykurt'un şahsım tarafından "ölüme terk edildiği" şeklinde ifadelendirilen ve 15, 16, 20, 22, 29, 30
Nisan, 4, 12 ve 13
Mayıs 2009 tarihli Zaman gazetelerinin baskılarındaki ve 29 Nisan 2009 tarihli zaman.com.tr internet sitesinde adımın da geçtiği haberlere konu olayın gerçekte cereyan tarzı şu şekildedir:
25 Mart 2009 günü BBP Genel Başkanı merhum
Muhsin Yazıcıoğlu'nun da içinde bulunduğu helikopterin
Kahramanmaraş-
Göksun ilçesi dağlık
arazi kesiminde düşmesi üzerine başlatılan arama ve kurtarma faaliyetlerinin son günü olan 30 Mart 2009 tarihinde, kendisinin Cihan Haber Ajansı kameramanı olduğunu yazılı ve görsel basından öğrendiğim ve
polis helikopteri ile bölgeye geldiğini değerlendirdiğim Sn. Lütfi Aykurt ve beraberindeki şahsın, askerî birliklerin bir kısım unsurlarının arkasında helikopter in
iş yerine doğru ilerlediğini gördüm. Birliğin arkasından ilerleyen şahısların, gelen helikopteri polis helikopteri ile karıştırdıklarını değerlendirerek, kendilerine yardımcı olmak maksadıyla kibarca "Bu gelen askerî helikopterdir. Sizleri bu helikoptere alamayız." dedikten sonra gelecek olan polis helikopterini kastederek, "Buraya ne ile gelmiş iseniz onunla dönebilirsiniz." demiş olmam dışında olayın başkaca cereyan tarzı bulunmamaktadır. Akreditasyon iddiasıyla ilgili olarak belirtmek isterim ki; bugüne kadar Jandarma teşkilatının içerisindeki görev ve meslek yaşantımda, emredilen vazifelerin icrasında, vazife bilincini ve görevin gereklerini, kişilerin hak ve hukukunu her şeyin ve her türlü siyasî görüşün ve de şahsî kanaat ve hassasiyetlerin üstünde tutarak, mevcut bilgi ve kabiliyetimi en üst seviyede kullanmak suretiyle yerine getirmek gayreti içerisinde hareket etmiş bulunmaktayım. Olay günü
enkaz bölgesinde herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın askerlerin arasında çekim yapan CHA kameramanının helikoptere alınamayacağının belirtilmesi, kesinlikle bir ayrımcılık ve yahut da
akreditasyon uygulaması neticesinde olmayıp helikopterde yer olmamasından dolayıdır. Kaldı ki; diğer helikopter faaliyetlerinde Sn. Lütfi Aykurt aranmış, ancak 15.30-16.00 saatleri sıralarında bölgeden yaya olarak geri dönen birliklerin arkasından gittikleri öğrenilmiştir. Hava sıcaklığına ilişkin iddialara ilişkin olarak ise belirtmek isterim ki TC Göksun Kaymakamlığı
Meteoroloji Müdürlüğü'nün 19.4.2009 tarihli yazısında 30 Mart 2009 tarihinde Göksun'da hava az bulutlu ve açık, en düşük
hava sıcaklığı gece -2,8, en yüksek hava sıcaklığı gündüz 13,2 derece olarak belirtilmiştir. 13 Mayıs 2009 tarihli Zaman gazetesinin birinci sayfasında yer alan meteoroloji
raporuyla yukarıdaki açıklanan rapor farklı bölgeleri işaret etmektedir. Göksun ilçe merkezinin 1.400 metre civarındaki rakımı dikkate alındığında, ilçe merkezi ile
olay yeri arasında 550 metrelik bir yükseklik farkı bulunmaktadır. Her yüz metrelik rakım artışında sıcaklığın 0,6 derece düştüğü prensibinden hareketle, kazanın meydana geldiği yerde, mezkur olay günü hava sıcaklığının asgari 5-6 derecenin üzerinde olacağı bilimsel bir gerçekliktir. Bu nedenle Sn. Lütfi Aykurt ve beraberindeki vatandaşların dondurucu soğukta, dağ başında bırakılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Zira kaza kırım ekibinin saat 17.30'a kadar bölgede görevine devam ettiği ve bölgeden ayrılırken kimsenin kalmadığı tespit edilmiş olup, şahsımda derin üzüntü yaratan haberlere cevaben kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Keşide eden: Mazlum KOÇOĞLU (J. Kur.
Albay)