"Laikçi Hoca’nın fikrine güvenmeyin: Çalıntı çıkabilir!
Yazı işleri toplantısında
CHP’nin
Sultanbeyli ilçe binasında çekilmiş fotoğrafa bakıyoruz.
Başörtülü, türbanlı, çarşaflı kadınlar, ‘altı ok’lu balonlarıyla ‘imam
başkan adayı’nı selamlıyor.
İhtimal çoğu ‘
açılım’ sözcüğünün anlamını bile bilmiyor ama...
Oradalar işte; CHP saflarında!
Fotoğrafa bakarken, bir başka CHP’linin; Prof. Dr.
Necla Arat’ın aynı saatlerde yaptığı açıklama geliyor aklıma:
Bu kadınlara a-lış-ma-ya-ca-ğız!
Necla Hanım kararlı. Alışmayacak ve partisinin ilçe binalarına üye yerine
Atatürk’ün en sevdiği çiçekleri koyacak!
Beyoğlu’na kasımpatı, Çan
kaya’ya krizantem, Alsancak’a garbera... Veeee Sultanbeyli’ye beyaz lilyumlar...
İtiraf edeyim:
Ertuğrul Özkök’ün
aile fotoğrafıyla süslediği ‘hüzünlü’ yazısından sonra konuyu sulandırmak hoş kaçmıyor belki ama... Ben CHP’nin kapanarak yaptığı bu açılımda hüzünden çok bir
stand-up havası seziyorum nedense.
Mesela, ‘
Çarşafa alışacaksınız’ diyen Deniz Bey ile ‘Alışmayacağız’ diyen Necla Hanım’ın hali, ‘Kızım ört üstünü başını’ diyen evin babasıyla ‘Banane örtmiycem ‘ diyen asi kızın itişmesini andırıyor (Necla Hanım’ın Ocak’ta 69’undan gün alacağını biliyorum tabii)...
Mavrası bu da... Peki gerçekte ne bu Necla Hanım meselesi?
Bu ‘saygın milletvekili’mizin amacı ne? (CHP
İstanbul İl Başkanı gibi ‘tombala milletvekili deyip, azar işitecek halim yok ya, saygın tabii)...
Türkiye’nin,
Cumhuriyet mitinglerinden tanıdığı bu ‘Cumhuriyet Kadını’nın bence en önemli vasfı, boş konuşma virtüözü olmasına rağmen ‘önemli bir figür-müş’ izlenimi yaratıyor olması. Tek parti dönemi modasını hatırlatan döpiyesleri, o döpiyeslere uygun belli belirsiz makyajı ve asık yüzüyle kanal kanal dolaşıp Genel Başkan’ına fırça kayması da bu vasfından kaynaklanıyor.
Mesela, çarşaf açılımını eleştirenleri ‘tek parti zihniyeti’ni sürdürmekle suçlayan Deniz Bey’e ‘Reddi
miras yapıyor’ diyor (Doğrusu ‘Reddi miras ediyor’ olacak ama ‘ultraçağdaş’ olduğu için böyle mürteci lakırdılara dili dönmüyor)...
Hatta
Baykal’ı liberallerin ketenpereye getirdiğini bile söylüyor: “
Newsweek’te çıkan bir haberde Prof. Dr.
Atilla Yayla ve bir grup liberalin Baykal’la görüştüğü ve görüşmede Baykal’a laikliğin de liberalleşmesi gerektiği, bunu Baykal yaparsa siyasi primini de CHP’nin alacağı yolunda bilgiler vardı. Bu ne kadar doğru bilmiyorum ama laikliğin yeniden tanımlanması çok tehlikeli olur”...
Yani!!!
Vahim dil yanlışlarını ayıklarsak şunu diyor Necla Hanım:
# Benim Genel Başkan’ım dolduruşa çabuk gelir.
Liberaller onu kandırabilir.
# Laikliğimi kimseye elletmem. Tanımını bile!
# Her zamanki gibi kulaktan dolma bilgiyle konuşuyorum (Bir kamyon laf ettikten sonra ‘Doğru mu bilmiyorum’ diyor çünkü)...
Necla Hanım meselesinin CHP’ye ilişkin özeti bu... Muhalif kimliği, o kimliği taşıyan ‘argümanlar’ bunlar?
Peki onun hakkındaki argümanlar ne?
Yıllardır konuşulan ama doğru dürüst yanıtlanmayan iddialar?
Hadi onu da ben söyleyeyim de, Deniz Bey biraz nefes alsın.
Siyasetteki varoluşunu akademik kariyerine borçlu olan Necla Hanım’ın meslek hayatı spekülasyonlarla dolu. Asistanlıktan doktorluğa, doktorluktan doçentliğe
terfi edişinin hep çok uzun yıllar alması ciddi bir soru işareti...
Tam 13 yılına mal olan
profesörlük macerası ise tam bir skandal.
Çünkü Necla Hanım, profesörlük tezini üç yazarın, üç farklı kitabından araklayarak yazdı. İntihal (
hırsızlık, aşırma) suçlamasını değerlendiren komisyonun raporundan sonra da 6 ay süreyle üniversiteden uzaklaştırıldı.
Raporu merak edenler için noktası, virgülüne dokunmadan yazayım: “Görüldüğü üzere, Necla Arat’ın 218 sayfalık tezinin sadece 20 sayfa kadar tutan kısmının orijinal mi olduğu tespit edilememekle beraber, geri kalan 200 sayfalık kısmı tamamen intihalden ibarettir.”
Yani ne?
Necla Hanım, tezinin 200 sayfasını çalmış, 18 sayfayı çalıp çalmadığı ise tespit edilememiş.
Fıkra tadında olacak ama tezin adı da ‘Ahlak Felsefesi’ymiş!
İyi mi?
Peki bu işten nasıl sıyrılıp profesör oldu derseniz?
Kenan Paşa ile arkadaşları
darbe yapmış... Karısı zor durumdaki bir
kurmay albayın ricası mı kırılacak?
Bu da soru mu şimdi!
Canım Necla Hanım’ı niçin suçluyoruz? Kadıncağız 200 sayfalık bir ‘alıntı’ yapmış. Aç ve kapa tırnak işaretlerini unutmuş! Hepsi bu!
Arat’ın tezinin çalıntı olduğunu tespit eden komisyonun başkanı Prof. Dr. Berke Vardar’ın
felsefe tarihine geçen ‘ironik’ açıklaması.
MEHMET KENAN KAYA - AKŞAM