Bakın şu Ak Parti'nin yaptığına!
Toplumda bayağı fanatiği bulunduğu anlaşılan '
Kurtlar Vadisi' dizisinin yayınını,
rakip bir partinin imajını parlatmasın diye,
RTÜK'ü devreye sokarak engellemiş… Bir televizyon kanalına da, sırf ekrandan muhalefet yaptığı için,
vergi denetçileri göndermiş, sesini kısmaya çalışıyor…
Basın özgürlüğüne de hiç saygısı yok Ak Parti'nin…
İyi de, bu Ak Parti yöneticileri, akıllarını peynir ekmekle mi yemişler kuzum?
Bilen biliyor: 'Kurtlar Vadisi' dizisini çeken
ekip Başbakan Tayyip Erdoğan'la ünsiyeti bulunan insanlardan oluşuyor. Aynı ekibin çektiği 'Kurtlar Vadisi –
Irak' filmini özel gösterimde izlemiş ve takdirlerini belirtmişti bazı Ak Partili liderler; hem de Türk-
Amerikan ilişkileri açısından olağanüstü nâzik bir dönemde, o tür bir tavrın Washington'da yanlış algılanacağını bile bile…
Şimdi tutup da 'Kurtlar Vadisi' dizisinin yeni bölümlerinin gösterimini neden yasaklatsınlar?
Dizide işlenecek olayların cereyan ettiği dönemde Ak Parti'nin veya lider kadrosunun herhangi bir rolü olması mümkün mü? PKK'yı kurduran eli, onun iç ve dış bağlantılarını, gelir kaynaklarını, eylemlerinin zamanlamasını sergileyecekse dizi, bundan Ak Parti neden gocunsun, neden rahatsız olsun ki? Böyle bir
senaryo ile çekilen dizi rakip partilerin imajını mı parlatır, yoksa hangi eğilimde olurlarsa olsunlar, o dönemlerde sorumluluk taşıdıkları ve muhtemelen karmaşık ilişkiler içinde yer aldıkları için, güvenilirliklerini mi zedeler? Ha, ne dersiniz?
O halde sorulması gereken soruyu biz soralım:
'Kurtlar Vadisi' dizisi, RTÜK'ün, Hrant Dink sonrası Türkiye'de kendini belli eden zehirli havanın daha da öldürücü bir hal almasını engelleme çabasına kurban olmasın? Bu soruya olumsuz
cevap vermeye hazırlananlara, RTÜK Yasası'nın 'yayın ilkeleri' başlığını taşıyan çok ayrıntılı yazılmış 4. maddesini okumalarını salık veririm.
RTÜK'ün yayın durdurma, sansür etme yetkisi yok; 'Kurtlar Vadisi' kendisini yayınlayacak bir kanal bulursa izleyicileriyle buluşabilir.
Kanalturk kanalına vergi denetçileri gönderme, yayın kadrosuyla ilgili mâlî
soruşturma başlatma uygulaması da Ak Parti'nin üzerine pek oturmuyor. Kanalın
muhalif olması, günler ve geceler boyu
iktidar aleyhinde yayınlar yapması ile
denetleme girişimi arasında bir ilişki kuruluyor da şu soru hiç sorulmuyor: Ak Parti açısından, onlarca kanaldan birinde yapılan aleyhte yayınlar mı, yoksa girişimin o kanalı susturma amaçlı olduğunun bütün kanallarda ve gazetelerde haber olması mı daha rahatsız edicidir?
Meslek kuruluşlarının ve yazarların
destek çıkışları Ak Parti'nin hoşuna mı gidiyordur dersiniz?
Bir televizyon kanalına denetçi göndermenin ardından meydana gelecekleri öngöremeyecek kadar idrak yoksunu bir kadrosu olduğunu mu düşünüyoruz Ak Parti'nin yoksa?
Her iki olay da Ak Parti aleyhine sonuç verecek, hiç değilse hükümetin işine yaramayacak gelişmeler… Seçime doğru hızla yol alınan ülkemizde, bir siyasî partinin, o parti bir de iktidardaysa, asla göze alamayacağı gelişmeler bunlar…
Tabii, Ak Parti yönetimi aklını peynir ekmekle yemediyse…
Yemediyse, şu sıralarda kendi adının karıştırılacağı her konuda daha dikkatli, daha titiz ve daha açıklayıcı olmak zorunda Ak Parti. Devlet birimlerinin rutin ve yasalardan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmek üzere giriştiği her eylemin hesabını bir siyasî parti veremez; bu kadar da gönlü geniş olmak zorunda değil iktidar partisi…
'Sansürcü' ve 'medya üzerinde baskı uygulayan' hoş sıfatlar değil…
Fehmi Koru - Yenişafak