Akademisyenler ÜAK'a tepki gösterdi

Erciyes Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. M. Adnan Öztürk, türban tartışmalarının çözüm yerinin parlamento olduğunu ifade etti.

Akademisyenler ÜAK'a tepki gösterdi

Prof. Dr. M. Adnan Öztürk, düzenlediği basın toplantısında, başörtüsü yasağının 1980'li yıllardan beri gündemde geniş yer kaplayan ve Türkiye'nin Batılı anlamda gelişmiş bir demokrasiye kavuşmasını engelleyen önemli problemlerden birisi olduğunu kaydetti. Eğitim özgürlüğünün önünde ciddi bir engel teşkil eden yasağın kaldırılması için Meclis Anayasa Komisyonundan ''evet'' kararı çıktığını belirten Prof. Dr. M. Adnan Öztürk, şunları söyledi: ''Demokratik ülkelerde, bu tür problemlerin çözüm yeri parlamentolardır. Ve dün itibariyle bu konu milletimizin hür iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmıştır. Eğitim özgürlüğü önünde ciddi bir engel teşkil eden yasağın kaldırılması için Meclis Anayasa Komisyonundan (evet) kararı çıkmıtır. Sürecin şu anda olduğu gibi tamamen demokratik kurallar çerçevesinde işletilmesi ve sonuca bu şekilde gidilmesi, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin saygınlığı açısından çok önemlidir. Şu andan itibaren, milli iradenin tecelli ediş sürecini dikkatle izleyip, sonucu olgunlukla karşılamak, demokratik sorumluluğun gereğidir. Çünkü bütün gerçek demokrasilerde, en temel prensip, (seçilmişlerden oluşan yüce meclisin kararına saygı duymak) olarak kabul edilir. Madem problem bir ülkenin sorunu haline gelmiştir, çözümün tek adresi milli iradenin temsil yeridir.'' Prof. Dr. M. Adnan Öztürk, konuya ön yargılardan arınmış, pozitif bir biçimde yaklaşılmasını da isteyerek, şunları kaydetti: ''Hukuken uygunsuz zeminlerde, ülkedeki huzur ortamını olumsuz yönde etkileyecek, amacını aşan açıklamalar yapılmasını doğru bulmuyoruz. Hele hele bu tür açıklamaların, üniversitemizde görev yapan bütün akademik kadroların görüşüymüş gibi yansıtılmasından büyük rahatsızlık duyuyoruz. Türkiye'nin yıllardır gelişmiş dünya karşısında, bir kambur gibi sırtında taşıdığı bu antidemokratik yükü, bir an evvel üzerinden atıp, muasır medeniyetler yolunda, çok hızlı adımlarla ilerlemesini istiyoruz. Saygın akademisyenlerden oluşan camiamızı, Türkiye'nin önünü tıkamak için üretilmiş çağ dışı yasakları değil, bilimin namusunu korumaya davet ediyoruz.'' Prof. Dr. M. Adnan Öztürk, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'a karşı yapılan açıklamaları da eleştirdi. Prof. Dr. Öztürk, ''Bir ülkenin öğretim üyelerinin ve Üniversiteler Arası Kurul üyelerinin, basından izlediğim kadarıyla YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'a karşı takındıkları tavrı esefle karşılıyoruz. Çünkü, sayın Özcan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde atanan ve görev yapan bir başkandır'' dedi. AA İŞTE ERCİYES ÖĞRETİM ÜYELERİ DERNEĞİNİN YAPTIĞI AÇIKLAMANIN TAM METNİ Başörtüsü yasağı 1980’li yıllardan beri, ülkemizin gündeminde geniş yer kaplayan ve Türkiye’nin batılı anlamda gelişmiş bir demokrasiye kavuşmasını engelleyen önemli problemlerden biridir. Demokratik ülkelerde, bu tür problemlerin çözüm yeri parlamentolardır. Ve dün itibariyle bu konu milletimizin hür iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine alınmıştır. Günün ilk saatlerinde de eğitim özgürlüğü önünde ciddi bir engel teşkil eden yasağın kaldırılması için Meclis Anayasa Komisyonu’ndan “evet” kararı çıkmıştır. Sürecin şu anda olduğu gibi tamamen demokratik kurallar çerçevesinde işletilmesi ve sonuca bu şekilde gidilmesi, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığı açısından çok önemlidir. Bu süreci, mecliste çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisiyle, güçlü bir muhalefet partisinin uzlaşarak, birlikte hazırlamış olmalarının, demokratik teamüller açısından ciddi bir önemi haiz olduğu da unutulmamalıdır. Şu andan itibaren milli iradenin tecelli ediş sürecini dikkatle izleyip, sonucu olgunlukla karşılamak demokratik sorumluluğun gereğidir. Çünkü bütün gerçek demokrasilerde, en temel prensip, ‘seçilmişlerden oluşan Yüce Meclis’in kararlarına saygı duymak’ olarak kabul edilir. Meclisin, dolayısıyla milli iradenin üstünlüğünü sorgulamaya kalkmaksa, demokratik değerlerle asla bağdaşmaz. Madem problem bir ülke sorunu haline gelmiştir, çözümün tek adresi, Milli iradenin temsil yeridir. Bundan sonra meclisin iradesini hiçe sayan tavırlar içine girmek ve konuyu büyük bir kargaşanın başlama atışı haline getirmek, ülkesini seven hiçbir vatandaşa yakışır bir davranış olamaz. Konuya önyargılardan arınmış, pozitif bir biçimde yaklaşmak, en çok da bilimle uğraşan biz akademisyenlere uygun düşen bir tavır olacaktır. Çünkü bizler “başöğretmen” Atatürk’ten aldığımız ilhamla, öğrencilerimize gelişmişliğin ve aydınlanmanın temeli olarak ön yargısızlığı ve özgür düşünceyi öğütlüyoruz. Bu arada, anayasamızda teminat altına alınan laiklik ilkesinin korunması konusunda endişeleri olan arkadaşlarımıza da, bu ülkenin hepimizin ülkesi, Atatürk ilke ve inkılaplarının hepimizin ortak değerleri, bu anayasanın da fert fert hepimizin birincil kabulü olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bununla birlikte hukuken uygunsuz zeminlerde, ülkedeki huzur ortamını olumsuz yönde etkileyecek, amacını aşan açıklamalar yapılmasını da doğru bulmuyoruz. Hele hele bu tür açıklamaların, üniversitelerimizde görev yapan bütün akademik kadroların görüşüymüş gibi yansıtılmasından büyük rahatsızlık duyuyoruz. Kimsenin, kendi siyasi görüşlerini, bütün akademik camianın ortak görüşüymüş gibi gösterip, bu aziz milleti tedirgin etmeye, moralini bozmaya, ülkesine ve devletine olan inancını sarsmaya hakkı olmadığını düşünüyoruz. Bizler, çağının ve ülkesinin değerlerinin farkında öğretim üyeleri olarak; Yüksek öğrenim hakkından her öğrencimizin, en son satırına kadar faydalanması gerektiğine inanıyoruz. Hiçbir öğrencimizi, kılığından, kıyafetinden, söylediğinden ya da düşündüğünden dolayı ‘öteki’ olarak görmüyor, dışlamıyoruz. Ve bizler, üniversitelerin yasaklarla, kavgalarla, çıkar çatışmalarıyla değil özgürlükle, aydınlıkla, bilimsel üretimle anılmasını istiyoruz. Türkiye’nin yıllardır gelişmiş dünya karşısında, bir kambur gibi sırtında taşıdığı bu anti-demokratik yükü, bir an evvel üzerinden atıp, muasır medeniyetler yolunda, çok daha hızlı adımlarla ilerlemesini istiyoruz. Saygın akademisyenlerden oluşan camiamızı, Türkiye’nin önünü tıkamak için üretilmiş çağdışı yasakları değil, bilimin namusunu korumaya davet ediyoruz. Türkiye kamuoyuna saygılarımla arz ederim. Prof. Dr. M. Adnan Öztürk Erciyes Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı
<< Önceki Haber Akademisyenler ÜAK'a tepki gösterdi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER