Dehşet senaryo ve kritik sorular
Türkiye, garip bir sarmalın içinde kendine yön arıyor. Daha doğrusu
yerli ve
yabancı işbirlikçilerinin yeniden dizayn etmeyi planladığı Türkiye, dizlerinin üzerine çökertilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu büyük tuzağı kuranların hesabı birbirinden farklı olsa da buluştukları ortak payda,
AK Parti’nin
tasfiye projesinden geçiyor. Son dönemde Neoconlarla ulusalcılarımız arasındaki dirsek temasının hız kazanması ve meyvelerini vermeye başlaması, tehlikenin boyutlarını göstermesi açısından son derece önemli.
Kızsak, tepki göstersek de American Enterprise İnstitute uzmanı, hızlı Neocon Michael Rubin’in ulusalcılarımıza methiyeler dizen ifadeleri iyi okunmalı ve etrafımızdaki baş döndürücü gelişmeler daha geniş bir perspektiften değerlendirilmelidir.
Şu da unutulmasın, önümüzdeki süreç bu tehlikeyi daha derinden hissedeceğimiz günler olabilir. Neden mi? Başlayalım anlatmaya...
Karanlık senaryo
Devletin karanlık dehlizlerinde geliştirilen senaryo şu:
Kapatma davası en erken ekim ayında sonuçlanacak, hem Başbakan hem Cumhurbaşkanına siyaset yasağı konacak, dava sürecinde yolsuzluk dosyaları patlatılacak, Erdoğan Yüce Divan’a gönderilecek, Gül Çankaya’dan indirilecek, AK Parti (farklı isimle) küçülecek ama devletle kavgalı olmayan isimlere emanet edilecek, bu kez sadece CHP değil aynı zamanda MHP de bu oyuna destek verecek!
Anlaşılıyor ki, projeyi hazırlayanlar Gül ve Erdoğan sonrasını bile planlamışlar. Şimdiye kadar hiçbir öngörüleri gerçekleşmeyen siyaset mühendisleri bu kez başarır mı? Bana mümkün gelmiyor ama gerekli tedbirler alınmazsa yol açacakları
hasar büyük olabilir. Açıkçası, AK Parti yönetiminin tehlikenin farkında olduğu izlenimini edinmedim.
İki sandık
Senaryoda ilginç bir ayrıntı var. Kapatma davasında karar için ‘ekim’ ayını gösteriyorlar. AK Parti ise eylülden önce davanın sonuçlanmasından yana. Neden AK Parti acele ediyor? Senaristler neden en erken ekim ayı diyorlar?
Anayasanın 78. maddesine göre; Üye tam sayısının yüzde 5’inden fazla milletvekilliği boşalırsa ara
seçim, 90 gün içinde yapılmak zorunda. Yani AK Parti kapatılır, 28 ve daha fazla milletvekiline siyaset yasağı konursa 3 ay içinde
ara seçim zorunlu. Eğer senaristlerin planı tutar ve karar ekim ayında çıkarsa,
ocakta ara seçim var demektir.
Biliyorsunuz 29
Mart’ta da
yerel seçimler yapılacak. Bu durumda nasıl bir yol izlenecek?
Anayasanın 127. maddesine göre; Ara seçimden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken yerel seçimlerin, ara seçimle birleştirilmesi gerekiyor. Senaryoya göre hareket edersek; marttaki yerel seçim gelecek ocak ayına. Ocak ayında seçmenin önüne iki sandık birden konacak.
Başka bir ifadeyle,
Anayasa Mahkemesi’nin ara seçimi zorunlu kılacak şekilde vereceği bir karar, 29 Mart’taki yerel
seçim tarihini değiştirecektir. Karar ne kadar erken çıkarsa, yerel seçim tarihi o kadar erkene alınır.
6 ay şartı
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı
Muammer Aydın açıkladı, siyaset yasağına rağmen bağımsız milletvekili
adaylığı yolu açık. Her şeyi bilen büyük savcı
Sabih Kanadoğlu da aynı kanaatte olduğuna göre, bu konuda pürüz yok demektir. Siyaset yasağına maruz kalanlar,
bağımsız aday olabilir yola kaldığı yerden devam edebilir.
Ama işin bir de yerel seçim boyutu var. İki seçimin birleştirilmesi anayasal zorunluluk haline gelecekse, yerel seçimlere ilişkin yol haritasının şimdiden belirlenmesi gerekir. Çünkü; Siyasi Partiler Kanunu’nun 36. maddesine göre,
siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için ‘illerin en az yarısında
oy verme gününden en az altı ay evvel
teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya
TBMM’de grubu bulunması’ şart.
AK Parti’de kimi hukukçular,
kanun maddesindeki bu 6 ay şartının sadece teşkilatlanmayla sınırlı olduğunu, grup kurmayı kapsamadığını savunuyor. Yani, her hangi bir zaman diliminde kurulacak grupla seçim vizesi alınacağı kanaatindeler. Teorik olarak haklı olduklarını düşünüyorum.
Ne var ki, ulusalcı çevrede bir süredir şu tez işleniyor: 6 ay şartı hem teşkilatlanma hem grup kurmak için geçerlidir. Karşılık bulur mu? Sadece 367’i hatırlayın yeter.
Böyle bir gelişmenin ne anlama geldiğini biraz daha açacak olursak şunu söyleyebiliriz; Her şey siyaset mühendislerinin öngörüleri doğrultusunda gelişir ve ocakta çift seçim kaçınılmaz olursa, AK Parti’nin en geç temmuz ayına kadar yeni parti projesini hayata geçirmesi gerekebilir. Anayasa Mahkemesi daha erken karar verirse, bu süre daha da kısalabilir.
Bu durumda
ek süre vermeyerek zaman kazanmaya çalışan AK Parti için bu aceleciliği ayağına da dolanabilir. Bir bakarsanız, yeni parti için zaman kalmamış da olabilir. Tek yol kalır, o da seçime girme şartlarına sahip bir partiyle
işbirliği yapmak.
Can alıcı sorular
Bir önemli gelişme de
Kuzey Irak’ta yaşanıyor. Sakın ola ki, bu gelişmeleri iç siyasetteki gelişmelerden bağımsız düşünmeyin. Gelin şu sorulara hep birlikte
cevap bulalım:
Uzun süredir üzerinde çalışılan, ABD’nin de destek verdiği
PKK’nın tasfiyesine yönelik proje neden AK Parti hakkında
kapatma davası açıldıktan sonra yürürlüğe kondu?
Abdullah
Öcalan paketlendiğinde bu konudaki tüm açıklamalar siyasi otorite tarafından yapılırken, neden bu kez sözcülüğü
Genelkurmay üstlendi?
Sonbaharda
İran’a
operasyon beklentilerinin tartışıldığı bu dönemde, ABD kiminle ne pazarlığı yaptı?
Özel Temsilci
Murat Özçelik ve Prof. Dr.
Ahmet Davutoğlu, Irak’taki temaslarını tamamlayıp dönerken operasyondan haberdar mıydı?
MİT, Başbakanlığı gelişmelerden ne kadar bilgilendiriyor?
Süreç AK Parti’ye rağmen mi yürütülüyor?
ABD, bu denklemin neresinde?
Yerimiz kalmadı, Cumaya buluşmak üzere...
ŞAMİL TAYYAR - STAR